𓅓18

9 3 0
                                    

"İlk önce düzgün kıyafetler bulmalı.."
Kraliçe giydiği zengin görünümlü kabarık hanboktan çıkmış, yerine başka kıyafetler giymişti. Giydiği beyaz tişörtün üzerine pembe bir ceket aşmış, siyah bir pantolon geçirmişti bacaklarına. Çantasını ve gözlüğünü de yanına almış aynada kendini süzmüştü. Başındaki uzun altın çubuğu çıkartıp topuzunu bozmuş ve onun yerine bir tokayla saçlarını bağlamıştı gevşek biçimde.
Kraliçe yaygın bir ada sahip olmalıydı. En azından o öyle olmasını düşünüyordu.
  Jungkook ile nişanlı iken gerçekten sevmişti onu, ama sonradan bütün sevgisini tahta satmış ve planını uygulamak için Jungkook'a acımamıştı. Nişanlı iken sadece kendisinin bildiği bir sırrı vardı, ve bu sırrı kendisinin bile unutacağına söz vererek geçmek istemişti tahta.
Elini karnına götürüp okşadıktan sonra eski zamanları gelmişti aklına. Jungkook ile nişanlıyken bir bebeği olacaktı onun, bebeğin babası bile bundan haberdar değilken bebeğinin olmasını hiç istememişti. Hamile halini sadece o biliyordu, ve ileride bunun yoluna çıkmasını istemediği için bebeği öldürmeyi seçmişti.
Eğer karnı büyüseydi Kraliçe olduğunda çok soru ve nefret alabilirdi, o günden sonra Jungkook'u yakalamaya çalıştığı adama dönüştürüp bebeğinin babalık görevini ondan defetmişti.
  Şimdi tek istediği Jungkook'u geri alabilmekti ama sevmek için değil, ona acı vermek için. Jeon Jungkook ona hiçbirşey yapmamıştı, sadece sevgisini vermiş ve nişanlısı olduğu için ona gülmüştü. Kraliçe ise hamile olduğunu öğrendikten sonra bunun aileler arasında bir kavga çıkaracağını düşünerek, kendi içinde Jungkook'u acımasız bir adama dönüştürmüştü.

İnsanlar kaçmak istedikleri kaderi günahlarla yok etmek isteseler bile birgün yine karşılarına çıkacaktır.

O sırada içeriye bir adamın girmesiyle Kraliçe Chung-Cha o tarafa döndü. 
"Sen miydin Nam Kyu?"
"Kraliçem, görünen o ki acil bir durum var."
"Ne oldu?"
"Kim Taehyung'u ortaya çıktığı zaman silmiştiniz. Jungkook'a ise Anka kuşunu göstermiştiniz."
"Ne olmuş?"
"Kim Taehyung hala burada."
"Nasıl olabilir? Bizim dünyamıza dönmesi gerekiyor!"
"Onu Jungkook ile beraberken gördüm. Işıkların orada karşılaşmışlardı."
Kraliçe tamamen sinir ile dolmuş ve planının mahvolduğunu düşünmüştü.
"Daha fazla geç kalmadan aklımdaki şeyi yapacağız Nam Kyu."
"Fakat bunun çok ciddi olduğunu söylemiştiniz, daha zamanı vardı."
"Jungkook ve Taehyung'un tekrar birbirine bağlanmasını izleyemem! Ne de olsa geçmişte Jungkook benim bebeğimin babasıydı!"
"Ama o bunu bilmiyordu ve siz.."
"Sus. Seni bana karşı çık diye yanıma mı aldım sanıyorsun? Çocuğumu öldürdüm evet ama bunu yapmasaydım işler daha kötüye giderdi! Acilen kırmızı iplikle bu işi bitirmem gerekiyor."
Kraliçe Chung-Cha sinirle üzerini değiştirerek eski haline geri döndü ve ortamı hazırladı. Tekrardan bir ülkenin Kraliçesi gibi gözüküyordu..

***

Gözlerini açan Chung-Cha yüzüne korkunç bir gülümseme yerleştirdi ve derin bir nefesle parmağına baktı. Parmağına bağlanmış kırmızı iplik uzanıyor ve karanlıklarda kayboluyordu. Parlak kırmızı ipi inceledi ve heyecanlandı, istediği şey olmuş ve Jungkook'u kendine bağlamayı başarabilmişti.
"Bu yolda kimse peşimizde düşmemeli ve engel olmamalı Nam"
Sesinde netlik ve mutluluk bulunan Kraliçe, aniden ayağa kalkmasıyla gözlerinin karardığını hissederek başını tuttu. Bu hareketi işe yaramamış ve anında kendini yerde bulmuştu..
Nam-Kyu ise onun yanına koşmuş ne olduğunu anlamaya çalışıyordu, fakat Kraliçenin gözleri çoktan kapanmıştı..

***

Onun üzerini değiştiren Nam Kyu Chung-Cha'yı hastaneye getirmiş ve ne olduğuna baktırmak istemişti. Ne kadar denese de uyanmayan Kraliçe 1 veya 2 saat sonra hastanede uyanmıştı. Gözlerini açan Kraliçe etrafı incelerken yanlarına bir hemşire gelmişti, kadın mutlulukla ikisine bakarak gülüyordu.
"Neden hastanedeyim ben? Neyim var!"
"Tebrikler hanımefendi."
"Ne için?"
"Hamilesiniz."
"N-Ne?!"
Dediklerini anlamaya çalışan Kraliçe deliye dönmüş ve karşısındaki kadını öldürecek gibi bakıyordu. Nam Kyu ise hayretle hemşireye bakıyor, kaşlarının çatmasına engel olamıyordu.

Doğru, Kraliçe kaderinden kaçamamıştı. Yıllar öncesinde öldürdüğü bebek ona geri dönmüş, tekrar anne olmasını sağlamıştı.
Peki çocuğuna yaptığı bu günahı, nasıl ödeyecekti?  Onun en istemediği şey bir bebeğinin olması ve çocuklu yaşamaktı, eskiden de sırf bunu istemediği için çocuğunu bilerek düşürmüştü ya! Fakat şimdi, bunu ikinci defa yapmaya cesareti olmayacak kadar korkaklaşmış ve küçülmüştü. Belki onun cezası, ona bu şekilde geri dönmüştü..
Bebeğinin babasının kim olduğunu aklına bile getirmeden kırmızı iplikle bağlı olduğu Jungkook'u düşündü. Birden yüzünde bir gülümseme oluşmuş, gözlerine sinsi bir parıltı saçılmıştı..
"Nam Kyu, işte şimdi herşeyin tam sırası!"
"Fakat Kraliçem, bizim dünyamıza geri döndüğümüzde halk küçük şehzadenin kimden olduğunu bilmek ister. Üstelik hamileliğinizin birden ortaya çıkması da tuhaf bulunabilir."
"Bu bebeğin babası Jungkook olacak Nam. Böylece onu hem kendime bağlayabilir hem de halka bir açıklama yapabilirim."
"Bence bebeğin kimden olduğunu öğrenmemiz gerekir."
"Onun babası Jungkook olacaksa gerçek babasının kimliğinin benim için bir önemi yok. Tahtımı elimde tutmam ve planımı uygulamak zorundayım."
Nam-Kyu susmuş ve ilerisine bakmıştı. O hiçbirşey hatırlamıyordu, bildiği tek şey Kraliçenin sağ kolu ve eskiden beri var olduğuydu.

"Nam-Kyu! Kendine gel. Herşeyi unutacaksın, bunların hepsini unutacaksın. Unutmak zorundasın, yoksa Jungkook ile aram açılacak!"
"Chung-Cha, baştan beri benimle oynamamalıydın. Jungkook beni farkederse neler olacağının farkında mısın?"
"Yalvarırım saklan."
"Peki ya söylersem? Ne yaparsınız, nişan bozulmaz mı? Böyle sefil bir halde yaşamak varken neden tahta geçmiyorsun?"
Gözleri dolan Chung-Cha yakasına yapıştığı ve sarstığı adamı aniden bırakmış, iki adım gerilemişti. Gözleri yaşlıyken gülümsemeye başlamış ve yüzü korkunç bir hal almıştı.
"Doğru. Niye senin gibi birisini tehdit olarak görüp sefil bir hayat yaşayayım ki? Yoluma engel olmazsın. O zaman sana herşeyi unutturabilirim, gücümü kötüye yorup seni sadece bana hizmet edecek birisine dönüştürebilirim. Bunu neden yapmayayım ki!"
Gerçekten aklı kötülüklerle dolmuş ve günaha bürünmüş fahişe bir kadındı Chung-Cha. Hayatını hep en yükseklerde yaşamak isteyip her türlü dolandırıcılığı yapmaya razıydı.

"Ben biraz hastanede kalacağım Kraliçem."
"Tamam, ama çok gecikme."
"Anlaşıldı."
Kraliçe Chung-Cha gittikten sonra onun olmadığından emin olan Nam-Kyu, avucunu açarak bir saç teli çıkardı.

Bu ona yardımcı olabilecek bir parçaydı. Her ne kadar bebek karında olsa da farklı biryerden geldiği için o da kendi gücünü kullanarak Kraliçenin bilmek istemediği gerçekleri öğrenebilirdi..

Devam edecek...


Tuhaf Tutsak {Taekook}Where stories live. Discover now