Bir Yetimhanenin Çocuğu Doğa

71 7 6
                                    

Odadan hızlı bir şekilde çıktım ve kapıyı kapattım.Kapının dışında bekleyen Burak gülümseyerek "Günaydın" dedi."Beni beklemene gerek yoktu" dedim mahçup bir sesle."Ben seni her zaman bekleyebilirim Doğa..." utancım yüzünden anlamamış gözlerle gözlerine bakıp başımı sola doğru yatırıp gülümsedim.Hemen merdivenlerin oraya doğru yürüdüm Burak'ta benimle yürümeye başladı.Ellerini cebine sokmuş başını yana yatırıp bana gülümsediğini fark ettim."Bir şey mi oldu?"diye sordum."Sana bakmam için bir şey olması mı gerekiyor?"cevap vermedim ve yürümeye devam ettim.Yemekhaneye geldiğimizde burnuma gelen yemek kokuları nedeniyle daha fazla acıkmıştım.Burak bir sandalye çekti ve oturdu.Bana bakıp karşı sandalyeye otumamı ister gibi gözleriyle sandalyeyi işaret etti.Yavaş adımlarla karşısındaki sandalyeyi çektim ve oturdum."Ben yemeklerimizi alıp geliyorum"diyerek ayağa kalktı.O sırada telefonun titrediğini hissettim ve cebimden telefonu çıkardım.Bilinmeyen bir numaradan gelen mesajı pek önemsemeden telefonu tekrar kapatıp cebime koydum.Burak sırıtarak geldi yemeğimi önüme koydu ve oturdu."Neye gülüyorsun böyle"diye sordum.Arkasında sakladığı eli çıkardı ve elindeki gülü bana uzattı.Sırıtarak"Bunu nereden buldun?"dedim ve ardından"Teşekkür ederim"diyerek gülümsedim.

Bir gül,en sevmediğim çiçek.Kim bilir ki?...
Güller,güller....Kadınların çoğu sevsede ben sevmiyorum,nedenini kim bilir ki?Babam nedeniyle mi?Kim bilir ki?...Belkide hayattan nefret etmemin nedeni babamdır kim bilir ki?

"Sen nereye daldın öyle?"Burak'ın sesiyle irkildim."Bu gün canım dışarı çıkmak istiyorda,gidebileceğim yerleri düşünüyordum."yalanlar....Yalanlar."Hmm düşündün mü peki?"ne diyeceğimi bilemedim ve boş gözlerle Burak'a bakmaya başladım."Eğer karar vermediysen seni bir yere götürmek isterim"dedi tekrar gülümseyerek."Olabilir"diyerek sohbeti sonlandırdım.Yemeği yedikten sonra tekrar odaya girdim ve kıyafetlerimi değiştirdim.Üstüme beli açık bir crop altıma kargocu pantolonu ve cropun üstüne gri bir hırka geçirdim.Masamda duran makyaj malzemelerinin bir kısmını çantama koydum.Telefonumu açıp şarjını kontrol ettikten sonra aklıma telefona gelen mesaj takıldı.Mesajlar kısmına girdim bilinmeyen numaraya tıkladım ve kısa mesajı okumaya başladım.

"Merhaba Doğa.Ablanı özledin mi?"

O an her şey durdu...Zaman bile benim kalp atışlarım bile...Kalbimin çıkacak gibi atmasının nedenini anlayamadan derin bir nefes verip tekrar mesajı okumaya başladım.

"Kalbini durduracak bir bilgi daha!ABLAN YAŞIYOR"

Telefonun ellerimden kayıp gitmesine önem vermeden yere bıraktım kendimi dizlerimin üstüne çökmüş gözlerim açılmış sadece telefona odaklanıyordum.

Geçmişimi unutmadım unutamazdımda.Ablamın bedeninde sadece saçlarını hatırlıyorum.Simsiyah saçları o kadar hoşuma giderdi ki küçükken,kıskanıyordum diyebilirim.Yüzünü hatırlamasamda yüzü çok güzeldi.Ben mutlu olayım diye hep gülerdi benim yanımda.Benim yanım hariç her yerde yüzü asık gezerdi,buna bir kaç kez şahit olmuştum.Babamın ona ne yaptığını bilmiyordum.Bilmek istiyor muydum emin değildim.Bir yandan ne olduğunu bilmek isterdim diğer yandan ise ona yapılanlar yüzünden kendimi bir intikam savaşının ortasında bulurdum.O an akan su durdu.Zaman durdu.Ben durdum ve kalbim...

Kapının sert çalınışı daldığım yerden beni kurtardı.Burak kapıyı sert bir şekilde çalıyordu.Önceden de bir kaç kez çalmış olacak ki sürekli bağırıyordu."Doğa açsana şu kapıyı.Bir şey mi oldu?"dudaklarımın arasından bir kelime dahi çıkamadı tıpkı o gün gibi. Tıpkı o gün gibi...Sanki yaşadığım o lanet günü yine yaşıyordum ikinci kez.

Burak tekrar etti"Doğa açacakmısın.İçerde olduğunu biliyorum.Neden açmıyorsun?"zorla ayağa kalktım hızlı bir şekilde yere düşen telefonu çantama koydum.Çantamdaki dudak parlatıcıyı alıp dudağıma sürdüm.Parlatıcıyı tekrar çantama koyduktan sonra hızlı adımlarla kapıyı açtım.Gülümseyerek "Kusura bakma kıyafetimi değiştiriyordum.Banyodaydım"çatık gözlerle beni süzdü"Merak ettim.Ama madem birşey yok gidelim mi?"diye sordu."Tabiki" diyerek kapıyı kapattım.Merdivenlerden indikten sonra gözüme kapının önündeki siyah araba çarptı."Nasıl beğendin mi"dedi."Evet ama sen bu arabayı nereden buld-"sözümü keserek"Şiitt orasıda bende kalsın bin bakalım" diyerek ön yolcu koltuğunun kapısını açtı."Gerek yok"diyerek kapıyı tuttum ve geri çekilmesini bekledim."Peki.Bu sever senin dediğin olsun"diyerek sürücü koltuğuna geçti.Arabaya bindiğimde beni rahatsız eden araba çilek kokusuna gözüm çarptı."Sen böyle şeyler sever miydin?"dedim kısık bir sesle.Öksürdü ve çilek kokusunu alıp arabadan indi ilerdeki çöp kutusuna araba kokusunu attı.Şaşkın gözlerle ona baktım.Arabaya tekrar bindiğinde "Neden attın?" diye sordum."Senin hoşuna gider diye almıştım ama rahatsız olduğun belli o yüzden atma gereği duydum"dedi konuyu kapatmak ister gibi.Arabayı çalıştırdı benim ne söyleyeceğimi istemiyormuş gibi bir duruşu vardı."Koku yeni değildi"dedim yola odaklanarak.Kafasını bana çevirdi bir kaç saniye bana baktıktan sonra "Neden böyle yapıyorsun?"diye sordu."Ne yapıyorum?"dedim."Cevabını bildiğin soruları sormaktan vazgeçmeyeceksin değil mi?"diye sordu tekrardan"Ya ben hiç bir şey yapmıyorum Burak ne yaptım?"bağırdığımı fark etmeden.Kaşlarını çattı bana tam döndü ve arabayı durdurdu "Sana ne oldu?"dedi kaşlarını çatarak."Bana hiç bir şey olmadı Burak neden bahsettiğini anlamıyorum"dedim bu kez daha az ama yinede fazla bağırmıştım."Devam eder misin?"dedim bu kez konuyu ben kapatmayı ister gibi.Halen bana bakmaya devam etti."Burak devam eder misin?"dedim tekrar ederek."Peki"diyerek arabadan indim ve hızlı bir şekilde bizim Yetimhanenin olduğu caddeye doğru yürümeye başladım.Arkamdan koşan Burak'ı fark ettiğim için adımlarımı daha da hızlandırdım.Bir an kolunu kavradı ve "Dur.Ne yapıyorsun Doğa neler oluyor?"bu sefer gerçekten sinirlenmiştim"Şu soruyu tekrar edip durmasana!"dedim bağırdığımı fark etsemde.Hiç bir şey söylemeden beni anlamayan gözlerle bana bakıyordu."Kolumu bırakır mısın"dedim gözlerimi kapatarak."Kolumu bırak"dedim ciddiyetle."Bak dört senedir kardeşimsin.Sana bir şey söyleyip seni incitmek istemiyorum.Lütfen kolumu bırak"dedim bu sefer daha yumuşaktı sesim."Kardeşin..."dedi daldığı yerden "Dört senelik kardeşin"diyip devam etti "Tamam"diyip kolumu bıraktı,rahat bıraktığı kolu bacağına çarpsada önemsemedi."Gidebilirsin"dedi arkamda ki yolu göstererek."Gitsene"sesi beklemediğim bir şekilde çok yüksek çıkmıştı.Bu kez tam gözlerimin içine baktı.Ve elleriyle iki omzumu itmeye başladı sert bir şekilde.İtmeye devam etti.İttikçe daha çok güçleniyordu kolları. Bağırmaya başladı "Gitsene hadi"gözlerimi açtım sinirle bakmaya başladım"Burak ne yapıyorsun!"bende onu itmeye başladım ne o geri gidiyordu nede ben "Burak yapma"diyerek bağırdım.Devam etti "Gitsene!Yürüsene hadi git kardeşin olarak tavsiye veriyorum"dedi."Ya bana bak,gideceğim zaten neden böyle yapıyorsun?"devam etti,hiç durmuyordu."Burak YETER!"hiç beklemediğim bir şekilde sağ elim Burak'ın yanağına sert bir şekilde girdi.Artık durmuştu başı sola bakıyordu attığım tokat nedeniyle.Başını hiç kaldırmadı o durumda kaldı.Ellerimi ağzıma götürdüm şaşkınlıkla Burak'a baktım.Gözlerim kocam açılmış şaşkınlıkla bakıyordu.Hızlıca arkamı döndüm koşarak Yetimhaneye doğru koşmaya başladım.Ellerimi ağzımdan çektim.Gözümden akan yaşları silen ellerim sırılsıklam olmuştu.Sürekli düşen gözyaşlarımı silerken koşmaya devam ettim.Ben ne yapmıştım ne yapmıştım?Benim tek arkadaşıma bana tek değer verene ben ne yapmıştım?

Yetimhaneye girdim hızlıca merdivenlerden çıkıp anahtarla kapıyı açtım.Akan gözyaşlarım kurumuş bir şekilde yüzümü yakıyordu.Kapıyı kapattım ve sadece kendimi yatağa bıraktım...

Doğa'nın Rüzgar'ıWhere stories live. Discover now