ÖLMEK

16 2 7
                                    

Ya ölüyorum diyorum!S-son isteğimi gerç-gerçekleştirmeyecek misin?" gittikçe sesi kısılmaya başlamıştı.

"Hayır!Herşeyi iste yaparım.Ama bunu,yapamam." dedim sakince.

"Herşeyi mi?" dedi huysuzca.

"Evet!"

"Söz ver." diyerek yarasını tuttu ve kaşlarını çattı.

"Söz!" dedim hızlıca.

Pansuman malzemelerini çıkardım,daha sonra müdürün gömleğini sıyırdığımda, yutkundum.

Dağ gibi bir sırtı vardı,ama buna yenilemezdim.Yarası o kadar kötü değildi,ama çok kan kaybediyordu.

"Ama sen beni iyileştiriyorsun" dedi zar zor.

"Ne yapayım?!" dedim sinirlice.

"Ya ölüyorum diyorum be kadın!"

"Bak,ben seni iyileştirmeye çalışacağım,ve sende iyileşmeye çalışırsan,sana söz veriyorum beş gün içinde istediğin şeyi yapacağım." ikna edici bir şekilde konuşunca başını salladı.

"Sen söz verirsen tutarsın." dedi.

Gülümseyerek pansumanını yapmaya başladım.

10 dakika sonra

"Yakıyorsun!" diye bağırdı.

"Hayır!İşte bitti canın ne kadar azmış!" deyip yarasını sardım.

"Evet!Şimdi ne istiyorsun?" dedim önüne geçerek.

Konuyu ben açmıştım,beni zorlayacağını bilsemde.

Gözlerimin içine baktı.

Bende ona baktım.

O bana baktı.

Bende ona baktım.

"Söylesene!" dedim bağırarak.

Sinsice sırıttı.

"Ya ciddi olamazsın!" dedim başımı tutarak.

Ne istediğini anlamıştım,ve söz vermiştim.O,...Her neyse.

"Bunu nasıl isteyebilirsin!?"

"Ya ben bir tek seni istiyorum!" dedi.

"Rüzgar!" diye bağırdım seslice.

"Bu kadar adi bir adam olamazsın!Ya inanamıyorum sana!Bunu yapamam...Duydun mu?Evet,söz verdim.Ama böyle şeyler için değil.Kendine gel!Neyin ortasındayız?Görüyor musun.Artık bize rahat yok.Çok büyükler.Sizin çeteden on tane olsa bitiremezsiniz..." dedim gözyaşlarım akarken.

Hızlıca ormanın içine yürüdüm.Biraz onu görmemem gerekiyordu.

"Dur!" diye bağırsada durmadım.Devam ettim.

"Nesrin..."

"Sus artık!Sevgilin umrumda bile değil Rüzgar!" dedim devam ederken.

Beni takip etmeye başlamıştı.

"Gelme ya gelme!" diye haykırdım resmen.

"Geleceğim Doğa! Geleceğim."

"Eğer ben istemeden bir daha bana Doğa dersen,sana yemin ederim kendimi vururum Baltacı!"

"Yine Baltacı!Peki,Sidelya..." dedi umutsuzca.

"Sen,sen neden bu kadar sert tavır yaptın Do-...Sidelya...?"

"Neden mi bu kadar sert tavır yaptım?" deyip ciddi bir kahkaha attım. "Neyi istediğinin farkında mısın?Heh!Yoksa ben mi yanlış anladım?Ne kadar adi bir adam çıktın!Umrumda değilsin.Şimdi burdan s..... git" diye azarladım.

Evet,sert çıkmıştım ama bu normal birşey değildi.Ne istediğini biliyor muydu?

"Peki...Sen nasıl istersen,Kaçkın!" deyip geldiği yöne tekrar yürüdü.

#########################

Fena ağladığım için,gözlerimin kıpkırmızı olduğunu biliyordum.2 saattir bir ağacın altında kendimle dertleşiyordum.Benim çeteye yemin etmiştim,ihanet etmemek adına.Ama bir şartım vardı,biz haklıysak sözümü tutacaktım.Ve yemin ettiğim için vana güveniyorlardı bunun için eğer gidersem ne olursa olsun şehire ineceğime dair bilgiler vermiştim.Bu yüzden bizi aramamışlardı.Çünkü şehire inmişlerdi.

Ve bir silah sesi duydum...Nefesimin kesildiği andı,ölüp tekrar dirildiğim...

Ya Baltacı kendini vurduysa?

Tekrar ayağa kalktım ve koşar adımlarla geldiğim yöne tekrar yürüdüm.

Onu gördüğüm anda kendimi yere bıraktım.Ağzımı kapatıp hıçkırıklar içinde ağlamaya başladım.Gözlerimden süzülen yaşlar gerçek miydi?Onlar...Onlar gerçekti.Ben, yaşıyor muydum?Peki o,o yaşıyor muydu.Değer miydi kan akan gözyaşlarım onun için?

Başı diğer tarafa dönük bir şekilde kafasından kan fışkırıyordu...Fazlasıyla.Ve ben,artık yaşamıyorum.Doğa artık gerçekten yaşamıyor,çünkü o şuan ölü....

Başıma yaslanan silahı bile yeni fark ediyorum.Kelimelerç birleştiremezken,nasıl fark edeyim?

Başıma silah dayayan kişi umrumda değil.Sadece vücudumu öldürsün, ruhum zaten ölü...

"Senden-senden sadece bir şey isteyeceğim..." dedim arkamda kişiye.

"Söz veriyorum.Söz.Gerçekten yemin ederim.Beni,beni..Kahretsin!" konuşamıyordum.Doğa'mın Rüzgar'ını öyle gördükçe dayanamıyordum...

"Yalvarırım sana!Beni-beni onun yanında öldür." ilk defa yalvardım,ilk defa...Oda sevdiğim adam içindi.

"Tek yanlış hareketinde-" dediğinde sözünü kesip,

"Yemin ederim....Söz veriyorum." dedim tekrar.

"Kalk!"

Yerden tutunarak ayağa kalktım,ama düştüm...

Tekrar denedim ama yine düştüm...

"Seni taşımamı ister misin?" umrumda değildi hemen başımı sallayıp kabul ettim.Ben şuan sevdiğim adamın yanında ölmek istiyordum.

Kolları bacaklarımı,ve belimi sardı ve kalktı.Ardından durdu hiç hareket etmeden bana bakıyordu.Ama ben adamımdan gözlerimi anlamıyordum.

"Bana bak." dedi.
"Bana bak!" dedi tekrar.

Zar zor başımı çevirdimde,onu gördüm...Sevdiğim adamı,adamımı...

O,yaşıyordu...

Hayatımda bu kadar mutlu olmamıştım,kalbim atmaya başlamıştı tekrar...

Onun sesini bile tanıyamayacak kadar perişandım.

Herşeyi yerine oturttuğumda hayretler içerisindeyim.Ne yapmam gerekiyordu?Yapmam gereken neydi?Şuan sadece kalbimle hareket istersem ne mi yapardım?Onuno balo günü yaptığını...Şuan onlara gerçketen çok ihtiyacım var. "Seni öyle-öyle seviyorum ki,aşkımdan ölecek kadar be adam!Sen ne olursa olsun,benimsin.Benim Doğa'mın Rüzgarı'sın..." deyip sadece beni taşıyan adamın dudaklarıyla dudaklarımı hafifçe birleştirdim...

Ölmek nasıl bir duyguydu?Herkes bir gün tadacak...

Doğa'nın Rüzgar'ıWhere stories live. Discover now