Doğa'm

10 1 9
                                    

Kokusu bana sanki gerçekten Doğa'yı andırıyordu...Onu o kadar özlemişim ki,kokusunu,gülüşünü,gözlerini,saçlarını...Ne yaptın sen bana böyle be kadın?

Yavaşça nefes alıp verirken halen dudaklarından ayrılmamıştım.Sakince dudaklarımı oynatmaya başladığımda,onun dudaklarında halen hareket yoktu.
Halen bir elimde belini tutarken,daha fazla kendime bastırmak için yavaş yavaş kaldırmaya başladım.Gözlerimi açtığımda onun o güzel gözlerini gördüm.Ardından yavaşça ayrıldım dudaklarından...

Hızlıca elini tutup yürütmeye başladım onu.Dışarı çıktığımızda herkes bize bakıyordu,ama bu benim umrumda bile değildi.Benim umrumda olan sadece Doğa'mı oraya götürmekti.

Cebimden çıkardığım araba anahtarıyla arabayı açtım.Ardından ön yolcu kapısını açıp Doğa'mın binmesi için yavaşça elini bıraktım.

Hiç itiraz etmeden arabaya bindiğinde nazikçe kapısını kapatıp bende şoför koltuğuna geçtim.

###########################

Yaklaşık yarım saat sonra o çıkmaz sokağa geldiğimizde arabadan inip Doğa'mın kapısını açacaktım ama o kendi indi.

Hızlıca yanına gidip elini tuttum,ve o çıkmaz sokağa girdik.Onun orada o gün deliler gibi yağmurda yattığı yere doğru ilerledim.Tam orada durup yüzümü ona doğru çevirdim. "Yaşıyorsun,be güzel kadın..." belkide saatler sonra konuştum...

"Yaşıyorum,be o adam..." dedi bana bakarak. "Neden gelmedin?Neden yaşattın bu acıyı bana?" diye sordum ona. "Ne acısı,oğlum?Ne acısından bahsediyorsun...Sen ne acısı hissedeceksin?" dediğinde tam onu sevdiğimi söyleyecekken,eli beline uzandı...Çıkarmıştı artık silahını...

Silahı bana doğrulttu ve yavaşça elini çekti elimden "Herşeyi biliyorum,Baltacı..." Baltacı...O yazı,o intikamımı almaya geldim Baltacı! yazısı... "İhanet... Evet,o kadar saftım ki bunları anlayamayacak kadar...Ama biliyorum artık,biliyorum sizin bir şerefsiz olduğunuzu...Muhtaçsınız siz o şerefe...Ben en son ölürken ne söyledim sana hatırlıyor musun? 'Sevdiklerine iyi bak müdür...' ben o gün ölürken bile sana bunu söyledim ya...Ben o lanet acıyı hissederek ölürken,kurtuldum.İyileşmeden öğrendiğim ne oldu biliyor musun?Sizin bana ihanet ettiğiniz...Şimdi söyle bana,bundan daha acı ne hissedebilirsin?" dedi acımasızca bakarken...
 
Yağmur yağmaya başlamıştı,hemde bardaktan akarcasına...

"Benim acım ne biliyor musun?Ben seni kendi elimde ölüm çukuruna attım...Aslında ölmeyecektin,sadece böyle bir tehlikesi vardı... Buğra'nın zehirli silahı alması gerekirken bir problem sonucu gerçek silahı aldı.Zehirli silahla vursaydı,panzehir verebilirdik...Ve sen öldün şirine... 3 sene sonra ne oldu biliyor musun?Kendi elimde öldürüldüğüm kadına aşık olduğumu...Peki bundan daha acısı var mı?Öldür beni Doğa!Öldür...Öcünü al!" diyerek  bir adım attım. "Ben şirine değilim!Şirine öldü.Aşk ne işe yarar ki?Sevdiğin kadın öldükten sonra?Seni hemen mi öldüreyim?O kadar kolay kurtulamazsın...Keşke ben ölseydim,keşke ben gerçekten ölseydim de sizin ihanetinizi duymasaydım...Ne yapacağım biliyor musun Baltacı?Bilmiyorsun...İşte öğrendiğinde başından aşağı kaynar sular dökülecek...Ama şuanlık sadece bekle..." diyerek silahın arka kısmıyla enseme vurması ve yere yapışmam bir olmuştu...

Doğa'nın Rüzgar'ıWhere stories live. Discover now