Ölüm Vazifesi

8 1 2
                                    

                                             Doğa'nın Anlatımıyla

Ayna karşısında dururken,gözlerim uyumadığımı yine belli ediyordu.Karşımda ki kadın 3 senedir başka biriydi.O günden sonra o kıza dönememiştim...

Lavabodan çıkıp koridorlar arasında yürümeye başladığımda çıkan topuklu sesleri yankı yapıyordu.Savrulan saçlarım ise açık kapıdan giren rüzgarın yüzündendi.

Sonunda o kapıya gelmiştim...Yavaşça kulpunu indirip kapıyı açtığımda kapının gıcırtı sesi bile  korku filmlerini andırıyordu.

Sonra onu gördüm,oturmuş pencereden dışarıyı izliyordu.

Kapıyı kapatıp içeri ilerlediğimde arkasına bile dönememişti.Oysa ki ben olduğumu biliyordu.

Onu bilerek bağlattırmamıştım.Çünkü kaçmazdı,biliyordum.Beni görmek istiyordu,yüzleşmek istiyordu gerçeklerle.Nasıl hayata tutunduğumu merak ediyordu.

Oturduğu sedire oturmak yerine yanımda ki sandalyeyi çekip oturdum.

"Nasılsın?" bu soruyu beklemiyormuş gibi kasıldı,ve "İyi.Sen nasılsın?" dedi. "Herkesin ağzında dolanan bir yalan..." dediğimde "Sen nasılsın?" dedi tekrar üstüne basarak. "Bu seni ilgilendiren bir konu değil." dedim. "İyi olup olmamak mı?Hem sen neden bana sordun" diye sordu. "Evet,iyi olup olmamak...Şuan sen benim mahkumumsun. Eğer bir gün bende senin mahkumun olursam,sende bana sorarsın." bu sözümden etkilenmiş gibi görünüyordu ama umrumda değildi.

"İntikam isteği duygusunu hiç tattın mı?Bir kere bile dayandığın ağacın yıkıldığını hiç gördün mü?"

"Hayır." dedi dürüstçe.

"Tattığında,ve yıkıldığını gördüğünde aynı acıyı iliklerine kadar hissedeceksin."

"Sen mi?Sen mi ihanet edeceksin bana Doğ-"

"Şiiit!...O,öldü..." dedim sözünü keserek.

"O ölmedi!O yaşıyor" dedi sesini yükselterek.

"Nerede!?" dediğimde,sol göğsüne koydu işaret parmağını.

"Burada..."

"Ne orada?O ölen kız mı?Ona o gün söylediğin yalan acıttı aslında onun canını...Sana aşığım Doğa! dediğin gün sana inanan kızdan mı bahsediyorsun?Güldürme beni,tekrar aynı yalanı başka bir kadına söyleme!" dediğimde gözleri dolmuştu...

"İstediğini yapabilirsin...Ama beni affet, yalvarırım affet...Öldürürsen öldür,can çekiştireceksen çektir...Ama beni affet." dedi akan gözyaşlarını silerek.

Onu ilk defa böyle görüyordum...İlk defa ağlıyordu ve gerçekten canı yanıyor gibiydi.Ama,benim canım kadar yanamazdı onun canı...

"Hayır...O öldü,ve bunları onun mezarına gidip söyleyebilirsin...Ben,Doğa değilim!"

"O zaman ne için aldın beni?İhanet etmek için değilde ne için?Al öcünü,ama bırakma beni...İstediğini yap,benide öldür benide başka kişiliğe büründür,ama ayrılma benden.3 yıl oldu...3 yıl.Seni o kadar özledim ki...Bir kere...Bir kere sarılayım mı?" canım acıdı...Kalbim parçalandı...Yine aynı acının katlandığı yerdi...Onu hiç böyle görmemiştim...

"Ne münasebet?" dedim dik durarak."Dün beni öperken,ne yapıyordun?Sen...Ben istemediğim sürece beni öptün,ve bunu nişanlım gördü..." bu sözler yetmişti kahrolmasına,bu sözlerle yıkıldı,hiçbirşeyi bağlaştıramadı.

"S-Sen..." dedi zar zor. "Ne zannediyordun? 3 yıl seni bekleyeceğimi mi?Ben sana aşıktım,ve sen bana ihanet ettin...Ben şuan nişanlıyım,ve onu gerçekten çok seviyorum.Senin yüzünden işler karıştı.Merak etme,öcümü alacağım...Ve umrumda bile değilsin.Herşeyi bitirdikten sonra seni bırakacağım ve nereye gideceksen,defolup gidersin..." bu sözlerimle daha fazla yıkıldı,daha fazla girdi toprağın içine...

Doğa'nın Rüzgar'ıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin