Kalp

11 1 2
                                    

"Ama...Ama ben seni," diyordu ki sözünü kesip "sen beni umursamıyorsun.Artık,beni umursamayacaksın" dedim. "Bu mümkün bile değilken benden bunu nasıl istersin?" sırıtarak "Bende öyle düşünüyordum.Seni unutamayacağımı falan filan.Yalan...Bu yalana kendini inandırmayı kes.Bak,artık ismini bile zor hatırlıyorum." bu sözler onu yıkmıştı,ama daha çok yıkacaktı.Hemde ben yıkacaktım.

Kapı çaldığında,içeri korumalarımdan bir tanesi girdi. "Sidelya Hanım.Tabletiniz" dedi.Elinden tableti aldıktan sonra çıkması için işaret yaptım.

Çıktığında,yanımda ki adam "Sidelya mı? İsmini mi değiştirdin?" bu soruyu es geçerek,tablette açtığım görüntülü konuşmayı ona doğru uzattım.Halen cevap beklerken elimde ki tableti almadan yüzüme bakıyordu.Gözlerimi devirerek anlatmaya başladım."Benim gerçek ismim Sidelya Doğa Kaçkın'dı.Sidelya'yı kullanmanızı istemediğim için size kendimi Doğa olarak tanıttım.Artık ismim Sidelya Kaçkın,sonuçta Doğa öldü.Oldu mu prenses?." ilk Doğa öldü kısmını duyduğunda morali alt üst olsada 'prensesim' kısmına kaşlarını çattı. "Hey!Ne prensesinden bahsediyorsun?" dedi. "Birazdan göreceklerin yüzünden,ağlak bir prensese dönüşeceğin için önceden hazırlık yapmak istedim... Prenses" diyerek bu kez tableti eline tutuşturdum.

Gözleri tabletle buluştuğunda sertçe yutkunmuştu.Gördükleri dayanılmaz olsa da umrumda değildi.Can yakma sırası bendeydi,değil mi?Olacakların sorumlusu sensin, Rüzgar bey.

Yavaşça gözleri dolarken,can yakıcı bir sahne izlediğini biliyordum.Bana bakıp sinirli gözlerini göstermek istesede şuanda başını ekrandan kaldıramıyordu.

Sonunda birinci kişinin işi bittiğinde gözleri yavaşça benim gözlerimi buldu.Biliyordum,acımasız bakıyordum, ama bunun sorumlusu ben değildim ki.

Sinirli gözler yerine yardım ister gözler görmek şaşırmama neden olmuştu.

Ekranda tam olarak kendi görüntüsü hariç 4 kişi görüyordu.5'e ayrılmış ekranda,ilk acıyı Buse'nin hissettiği an görmüştü işkenceyi.O yüzden dolmuştu gözleri.

Ne çeşit bir psikopat olduğumu bilmiyordum ama işkence türlerini ben seçmiştim.Buse'ye uygulattığım işkence türü tırnaklarını çekmekti.

"Acıtmıştır." dedim sahte bir üzülmeyle.

Halen bana bakarken,ikinci işkence başlıyordu.

Gözlerimle ekranı işaret ettiğimde tekrar tablete baktı.Sırada, Buğra vardı.Onu yurt dışından getirttirmiştim.Onun cezası ise,canlı canlı yanmaktı.

"Hayır." dedi kısık sesiyle yanımda ki adam. "Hayır, biliyor musun?Doğa'nın öldüğü gün içinden neler söylediğini? 'Hayır,onlar ölecek.Arkadaşlarım ölecek. 'Müdür!Sevdiklerini koru...' neden gitmiyor ki?Ben ölüyorum,ama arkadaşlarım ölmesin.Neden hala buradasın be adam.Git ve sevdiklerini koru' diyordum.Ama bir işe yaramadı,gitmedin onların yanına..." acı istiyordum,daha fazla acı...Benim çektiğim acıyı çeksinler istiyordum.İhaneti iliklerine kadar onlarda yaşasın istiyordum ama zaten ihanet etmemiştim onlara...Daha zamanı gelmedi.

"Dursunlar,bir şey söyle...Lütfen." yalvardı...Umrumda değilsin müdür!

"Maalesef,devam edin çocuklar." ekrana seslendiğimde,müdürün sinirli nefesleri hızlanmaya başladı. "Durun!" müdür, söylediklerini dinlicekler sanıyor,tek kelimeyle yazık bu adama...

Benzin döküldü,ve çakma yandı.Pantalonundan alevlenen Buğra'da tek bir yalvarma bile yoktu.En azından cesaretli.

Tutuşan Buğra, iniltiler çıkararak yanmaya başladı.Karşımda ki adam ecel terleri dökerken nefes almakta zorlanıyordu. "Durun, lütfen durun.Yalvarırım.Daha fazla yakmayın canını." ah,yüreğime dokundu merhametli müdürün söyledikleri. "Yeter,bu kadar çocuklar." dediğimde pek gecikmeden kafasından aşağı su dökülen Buğra kendine gelmişti.

"Acıyı ne kadar hissediyorsun.Baltacı?" bu sözümle bana bakmasını sağladığımda,bu sefer sinirli gözlerle karşılaştım. "Ne yapıyorsun sen!?Ne yapmaya çalışıyorsun.Neden benim değilde onların canını yakıyorsun Kaçkın?" bana ilk defa soy adımla seslenmişti. "Senin canın yanmıyor mu Baltacı?"

"Yanıyor...Kahretsin ki yanıyor.Yapma lütfen yapma ayaklarına kapanayım yapma,yalvarırım buna bir son ver...Yalvarırım Doğa!Her şey için çok çok özür dilerim...Kalbim acıyor Doğa!" canı yanıyordu,peki benim canım yanmamış mıydı?

"Hepsinin işini bitirin." sadece bunları söyleyerek odadan çıkarken Baltacı kolumdan tutup beni durdurdu. "Doğ-" sözünü kesip "Yeter artık!Bana Doğa diyip durma,benim canım o gün seninkinden daha çok yandı Baltacı!O öldü,şu küçük beynine bunu sok ve bir daha bana asla dokunma!" diyerek odadan çıktım.

Canımı yakarlarsa,canlarını yakarım...

Doğa'nın Rüzgar'ıWhere stories live. Discover now