BÖLÜM 41

9.5K 489 17
                                    

💙
💙
💙

Merhaba kıymetli okurlarım sizi daha fazla bekletmemek adına ufak bir geçiş bölümüyle geldim.

Bildiğiniz üzere yeni kurguya başladım çünkü Ayliz'i çok uzun tutup sizleri sıkmak istemiyorum.

İlerleyen bölümlerde kısa kısa zaman atlamalari olacağını şimdiden sizlere bildirmek isterim.

Henüz kesin bir bölüm sayısı verip bu bölümde bitecek diyemem ama tadında bırakmayı düşünüyorum.

Şimdi sizi papatya kızım Ayliz'i okumaya davet ediyorum.

Keyifli okumalar diliyorum 🍀

.

.

.





Sabahın köründe Devranın susmak bilmeyen telefon sesiyle uyanıp kendimizi apar topar hastaneye atmıştık.


Arslan amca kalp spazmı geçirince hastaneye yatırmışlar.



Babamlarda buradaydı ve gece evde olmadığım anlaşıldığı için yüzlerine bakmaya utanıyordum.


Babam bana bakıp yüzünü çevirince içim cız etti.


Ben onun bana yüz çevirmesine dayanamam ki. Bunca yıl sonra böyle bir babamin varlığını hissetmişken onun bana sırtını dönmesi ile yüreğim sanki iki el tarafından sıkılıyor gibi hissettim.


Ben yanına doğru yürüyünce omuz üstünden bana bakmış tıpkı bir küçük çocuk gibi omuz silkerek önüne dönmüştü.



Önüne geçip " baba" dememe rağmen bana bakmamıştı. Tekrar "baba bana bakar mısın?" dediğimde "bakmıyorum" diyip dudaklarını büzmüştü.


Canım çıkana kadar ağlamak istiyordum ama insanların derdi başlarından aşkınken benim bu yaptığım devran'a ve ailesine karşı saygısızlık olurdu.


Beni dinlemeyeceğini bilsem de kendimi açıklamak istedim. "Babacım annemin haberi vardı?" düşen bir damla göz yaşımı elimin tersiyle silip "bana sırtını dönme, hem yemin ederim kötü bir şey yapmadım ki"


Babam yüzünü bana çevirip beni kollarının arasına alarak " sen benim kızımsın o nasıl laf öyle ne yaparsan yap ne olursa olsun ben yanındayım, sadece kızıma azıcık naz yapayım dedim" başımın üstünden öpüp akan gözyaşımı sildi.


"Ne yani bana küs değil misin" burnumu cekerek sorduğum şeye " güzel bebeğim ben sana neden küseyim? Annen söylemişti zaten haberim vardı yani" rahatlamanın verdiği hisle babamın boynuna kollarımı sarıp iki yanağını da öptüm.


Karşıda bana tebessümle bakan sevdiğim adama mahcup bir şekilde gülümsedim.


"Annen kötü kötü bakıyor seni ağlattım diye bana trip atacak" diyerek benden uzaklaşan babamın haline acıdım.


"Ben söylerim babam ağlatmadı içimden geldi diye hı olmaz mı?"


Babam burnumun ucuna fiske vurup kaşlarını çatarak "yalan söylemek kötü bir şey?" demiş sonra tekrar anneme bakınca "ama bu seferlik görmezden gelebilirim" diyip beni anneme doğru yönlendirdi.

Doktorun odadan çıkıp Arslan amcanin iyi olduğunu sadece anjiyo olup eve çıkabileceğini söylemesiyle hepimiz rahat bir nefes almıştık.



Bizimkiler aliye teyzeleri alıp gidince geriye ben devran ve mert kalmıştık.


Su amcasını da kaybetme korkusuyla kötü olunca onu da abim alıp çıkmıştı.


Devran her ne kadar gitmemi burada perişan olmamam gerektiğini söylese de onu dinlenememis sevgilimi yalnız bırakmamıştım.


Koridordan görünen Ayaz abim yanımıza gelip " size evden bir seyler getirdim, yan oda boş bu gece de orada dinlenin" diyip elindeki poşetlerden birini bana birini de devran'a uzatmıştı.


Geceye kadar ben ve devran beklerken mert uyumuştu. Ara sıra yanımıza uğrayan Ayaz abim Arslan amcanin da durumunu kontrol ettikten sonra kantine inip bizim için yiyecek bir şeyler almıştı.


Ayaz abimin bana karşı olan mahcubiyetinin geçmediği barizdi.


AYLİZ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin