BÖLÜM 42

9.2K 540 17
                                    

Merhaba kıymetli okurlarım.

Size minicik bir bölüm bırakıyorum.

Yorum yapmayı ve vote vermeyi unutmazsanız sevinirim.

Keyifli okumalar diliyorum 🍀💙


2 hafta sonra..

.

.
 
.

Hayatımda her şey yolunda ilerliyordu. Eskisi gibi değildim mesela gülüyor, eğleniyor ve ailemle doya doya vakit geçiriyordum.
  
   
Düşüncelerimden kurtulup gardırobun kapağına astığım elbiseyi giyinip saçlarıma hafif dalgalar yaptım.
   
  
"Hadi bebeğim, daha hazırlanmadın mı annem?"
  
  
Annemin sesiyle elimdeki ruju dudaklarıma yedirip "hazırım anne, geliyorum" diye seslendim.
   
  
Aşağıya indiğimde Savaş abim heyecandan yerinde duramıyor gibiydi.
  
  
"Kuzey! Hadi oğlum abine kız istemeye gidiyoruz sana değil"
   
  
Abim birden arkasını dönüp "yüzük, yüzükler nerede " diye bağırdığında korkudan sıçramıştım.
   
   
Abime kızgın bir şekilde bakarak "yavaş oğlum ne bağırıyorsun, aklımı aldın meleğimin " babamın abime söyledikleriyle abim bana dönmüş "papatyam valla birden heyecan yaptım" demiş sonra tekrar aklına gelen yüzükleri sorduğunda yanağından makas alıp "tek görümce olarak tabi ki bende abicim aklın kalmasın" diyip salonda oturan Ayaz abimin yanına geçtim.
   
   
"Güzelim harika görünüyorsun" alnımdan öpüp beni göğsüne çeken abime sıkıca sarılmıştım.
    
  
Geçtiğimiz günlerde abimi ne kadar çok özlediğimi farkettim bu sayede aramızdaki buzlar erimiş ve abim zorunlu olmadıkça nöbete kalmıyordu. Kalmadığı günlerde ise gününün çoğunluğunu benimle geçiriyordu.
    
  
Bu süreçte onu affetmemi fırsat bilip Devran'dan kıskandığını, beni paylaşmak istemediğini çok belli ediyordu.
.   
   
"Geldim, hadi çıkalım" kuzey abimin gelmesiyle hep beraber evden çıktık.
   
  
Babam annem ve Kuzey abim babamın arabasıyla, Abilerim ve bende Savaş abimin arabasıyla yola koyulduk.
   
   
Uzak mesafe değildi ama annemin 'kız istemeye sokakta salına salına mi gideceğiz Mehmet' demesi ve şu anda arabada oluşumuz annemin sözünün geçtiğinin ispatıydı.
    
  
Arka arkaya iki araçta durunca annem ve babam önde bizlerde onları takip eden yavru ördekler gibi arkalarındaydık.
   
  
Su kapıyı açıp gülücükler eşliğinde bizi karşılayınca büyükler önden geçmişti. Ben ve Savaş abim geride kalınca Devran " vazgeçtim vermiyorum" diyip Su'yu kendine çekmişti.
  
   
Abim ters bakışlar atıp beni arkasından yanına çekerek "öyle mi" demiş tek kaşını havaya kaldırmıştı.
   
  
"Vayy arkadaş ya naz da yapamıyoruz ki, gel güzelim biz içeriye gidelim" devran gülüp elimi tutarak içeriye doğru yürüttü.
  
   
Merdiven boşluğuna geldiğimizde Devran başını boynuma gömüp "bugün son çok şükür hazırlık adı altında beni senden mahrum ettiler yavrum" boğuk çıkan ve sitem eden sesine gülüp.
   
  
"Devran bırak hadi geçelim içeriye birileri görecek" beni dinlemeyip "dur yavrum ya azıcık daha seveyim seni " demişti.
   
    
Boğaz temizleme sesiyle hızlıca ayrıldım Devranın kollarından "bana bak Savaş abimi Su ile kandırabilirsin ama beni asla" Ayaz abim beni omuzumdan çekip kendi göğsüne yaslamış arkadan Devranın homurdanmasına sırıtıp "beter ol" diyerek salona girmişti.
    
   
Sohbet sohbeti açtıkça Savaş abim ecel terleri dökmeye devam ediyordu. 
   
  
Devran her fırsatta babamlar konuya girmesin diye sürekli konu açıp durmuştu.
  
    
"Eee Mehmet amca oğlunuz ne iş yapıyor" dediğinde Kuzey abimle Mert hunharca gülmeye başlamışlardı.
   
  
Aliye teyzenin "devran!" demesine omuz silkip "ne anne bir tane kız kardeşim var" diyip abime dönmüştü.
   
  
Savaş abim sadece başıyla önce beni göstermiş sonrada 'sen görürsün' der gibi başını sallamıştı.
   
  
Aliye teyzenin kaş göz yapmasıyla Su mutfağa geçip kahveleri yaparak gelmişti. Abim tek seferde kahveyi içince devran ona göz devirmiş "artist yaptı yine yapacağını" diye söylenmişti.
   
  
Babam abimin kahveyi içtiğini görünce "Gelelim sebebi ziyaretimize, ben seni bilirim sen beni.. çocuklarda beraber büyüdü zaten" dönüp bana buruk bir şekilde bakıp devam etti konuşmasına " Su benimde kızım Ayliz'den bir farkı yok yani demem o ki Allah'ın emri peygamberin kavliyle Su benim kızım oğlumun da hayatı olsun mu?"
  
  
Babamın konuşmasıyla dönüp baktığımda Su gözlerinden akan yaşları siliyordu.
   
    
Arslan amca söze girmeden önce dönüp Suya bakmış " Su benim gözbebeğimdir bana kardeşimden kalan tek ve en değerli, kıymetli parçadır. Savaş oğlumu tanırım bilirim sizi de öyle onun gözünden akacak tek damla için canımı veririm bugün karşımda siz değil başkası olsaydı bu kadar gönlüm rahat bir şekilde konuşamazdım belki o yüzden sen bir kız evlata daha sahip olurken benim de bir oğlum olacak inşallah, haklarında hayırlısı olsun" diyip yerinden kalkınca hepimiz birden ayağa kalktık.
   
  
Masanın üzerindeki tepsiye yüzükleri koyup tepsiyi elime alıp yanlarına geçtim. Babam makasla uzanacağı an geri çekilip "ayy tüh makas kesmiyor" diyerek makası vermedim.  
  
  

AYLİZ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin