1.8

185 26 22
                                    

Hayley'nin zorla giydirdiği siyah, göğüs dekoltesi olan mini elbiseye aynadan bakınca bugün bu yüzden kaç kişiyi hastanelik edeceğimi hesaplamaya çalıştım.

Yine de, güzel görünüyordum...

Merdivenlerden inip ana salona geçiş yaptığım anda oradaki tüm gözlerin üzerime dikildiğini gördüm. Ama sadece bir tanesininki dikkatimi çekmişti.

Marcus ve Trevor ıslık çalarken Leon'un bana endişeyle baktığını gördüm ve yanına ilerledim. Anında beni göğsüne çekmiş ve bir süre sonra ayrılıp alnımdan öpmüştü. "Bu gece kendini öldürtme lütfen."

"Sadece bu gece mi?" diye dalga geçerek sorduğumda gözlerini devirdi.

"Asla diyelim şuna."

Daha sonra beni beğeniyle süzen adama doğru ilerledim ve koluna girip resmen sürükleyerek evden öıkmamızı sağladım. "Vay canına, hiç böyle bir kıyafet içinde görmemiştim seni."

"Ayıp yaptığın," diyerek ona cidden bir kabahat işlemiş gibi baktım. "Kıyafet değil bu, toz bezi."

"Çok mutluymuşsun içinde gerçekten."

"Bir tekme atsam götüm görünecek."

Tamam umurumda değildi ama oradaki kart zamparaları mutlu etmek istemiyordum.

"Bana uyar." diye sırıtarak söylediğinde arabasına ulaşmıştık.

"Pis sapık."

Arabayı çalıştırdığı esnada, "Bir dakika, plan neydi?" diye sordu.

"Plan falan yok. Dalıyoruz, alıyoruz, çıkıyoruz."

"Sonunda da ölüyoruz." diye tersçe çıkıştığında gözlerimi devirdim. İyi de plan falan yapmamıştık ki zaten.

Homurdanarak arabayı çalıştırdığında, "Tamam," dedim. "Carlos'un dikkatini çekecek bir şekilde davranıyorum, onu odaya götürüyorum ve tehdit edip istediğim bilgiyi alıyorum."

Bana yandan bir bakış attığında sinirinin bozulduğunu düşündüm. Aman ya, her boka da bozuluyordu zaten paşa siniri.

"Sen niye hep milleti tahrik etmenin peşindesin?"

"Daha iyi bir planın var mı?"

Somurtarak önüne döndüğünde cevabının hayır olduğunu anlamıştım. Carlos hakkında pek bir şey bilmiyorduk ve bu bizim aleyhimize işliyordu.

Charming'in diğer ucunda bulunan yeraltı mekanına sonunda ulaştığımızda gergin olduğumu belli etmemeye çalışarak indim arabadan. En iyi yaptığım şey buydu, hatta tek vasfım bu diyebilirdim.

Bucky'nin elini bir anda belimde hissedince yine bir çarpıntı gelmişti. Dokunuşu heyecanlandırıyordu ve ne yapacağımı şaşırıyordum.

Bodyguardın ters fakat beni gördükten sonra gözlerinde oluşan o merakla egom tatmin olurken daha bir havaya girmiştim. Chaos'u tanıyorlardı...

Bucky hâlâ eliyle belimden desteklerken küçük küçük masaların olduğu, ancak ayakta durmaktan yorulursak, bacağımızı makatımıza sokmamız gerektiği için sandalye bulunmayan büyük salona geçiş yaptık.

Boşa geçirdiğimiz yarım saatin sonunda açık arttırma başlarken açılışı çok gerekli bir maddeyle yapmışlardı... Bir şişe su.

Görevli, "Bugün aramızda görmekten mutlu olduğumuz birisi adına, ilk olarak Axl Rose'un içtiği suyu satışa sunuyoruz." deyince kahkaha atacaktım az daha.

Aslında çoktan Carlos'un dikkatini çekmiştim, değil mi?

"Evet, açılışı bin dolar ile yapıyoruz... Var mı arttıran."

Kimseden çıt çıkmayınca, "Beş bin dolar." dedim.

Birden böyle yükseltmemle, daha doğrusu bir su şişesi almak istememle Bucky bana delirmişim de akıl hastanesine kapatılmayı bekliyormuşum gibi baktı.

"Susadım." dedim niyetimin masum olduğunu kanıtlamak istercesine.

Kimseden ses çıkmadığı için şişe bana satılırken, "Ayrıca Axl Rose'un meme piercingini bile isterim ben." dedim. Carlos idolümü tanıyormuş...

"O şişenin Axl Rose ile bir alakası olmadığını biliyorsun, değil mi?"

Elbette biliyordum. Şişe ağzına kadar doluydu, Axl Rose'u geçtim kimsenin dudağı değmemişti o şişeye...

"Asıl sen bildiğimi biliyorsun, değil mi?"

"O zaman lanet şişeyi neden aldın?"

Sırıtarak kulağına eğildim ve tüm kibrimi ses tonuma yansıtarak, "Carlos'un dikkatini çekmek için varlığım yetti." dedim.

"Sana sattığı şeye bakılırsa bence daha çok dalga geçiyor gibi."

'Boşver' dercesine elimi salladım. "O aptal bunağın espri anlayışını sorgulamakla zaman harcayamam."

Sonra Bucky bana göz devirirken ben Carlos'u bulmak adına etrafa göz gezdirdim ve üst katımızda balkon gibi bir yerden beni izleyen adamla göz göze geldim. Muhtemelen o olmalıydı; yaşlıydı, sarı saçları pembe teniyle komik duruyordu ve arsız elaları bedenimi süzüyordu.

Adına yakışır bir görüntü gerçekten...

Aklımdan geçen şeyleri umursamadan ona kışkırtıcı bir şekilde gülümserken bana kafasıyla bir yeri işaret ettiği anda tam alnının ortasından vurulmasıyla neye uğradığımı şaşırdım.

Korkuluklara yaslandığı için vurulduğu an oradan düşüp yere yapışmıştı. Beklemedikleri bir şey olduğu için bir anda çığlık sesleri yükselirken küfrettim.

Neye uzansam elimde kalıyordu.

Bucky arka tarafa bakıp bir anda kolumdan tutarak koşmaya başladığında onu durdurmaya çalıştım ama sanki uzay boşluğundaydık da sesim ona gitmiyor gibiydi.

Koşmak zorunda bırakıldığım için zaten kısa olan elbisem iyice yukarı çıkarken, "Lanet olsun Bucky, bu elbiseyle bir sikim yapamam." diye yakındım.

"Öyleyse burada bekle."

Tam dönüp gideceği esnada, "Hayır," dedim. "Seni de vurmaktan çekinmez."





















Oylayın kurban olduklarım emec var emec

Chaos And The White Wolf ~Bucky Barnes [Tamamlandı]Where stories live. Discover now