3.2

160 21 44
                                    







Bölüm şarkısı; Rammstein~Mein Herz Brennt











"Orada ne yapıyordun?" diye gözlerindeki sinsi parıltılarla soran Calum ile kaşlarım havalandı. Benimle konuşma fırsatını bulmuştu ya, kaçırmazdı hiç.

"Nerede ne yapıyordum?" diye sorusuna soruyla karşılık verdim. Beni şaşırtarak tuzağa çekebileceğini düşünüyordu ama sorun şuydu ki, cidden neler döndüğünü bilmiyordum ve bir ilgim yoktu.

"Sen daha iyi bilirsin."

"Demek ki bilmiyormuşum?"

Benden bıkmış gibi bir yüz ifadesi takınıp karşıma oturduğunda alayla güldüm. "Ne o? Bu sefer sihirli sözcüğü söyle, seni çıkarayım repliği yok mu?"

Kafasını hayır anlamında salladığında yapmacık bir üzüntüyle dudak büzmüştüm. "Yazık, bu sefer kabul edebilirdim."

Gözlerinde oluşan umut kırıntılarıyla bana doğru eğildiğinde kafamı geriye atarak kahkaha attım. "Gerçekten zavallısın Sheriff."

"Mahkemede de böyle konuşabilirsin umarım. Mâlum, seni ipe götürecek kanıt var elimizde."

Zafer gülümsemesi atan adama, "Kanıtlasanız bile, tek bir cinayetten kim ipe gitmiş şu zamana kadar?"

"Tek bir cinayet değil, departmanın açıklamadıklarıyla birlikte tam sekiz cinayetten sorumlusun küçük hanım."

"Diğer cinayetlerle bağlantılı olduğunu nereden çıkardınız?" diye sordum kendimden emin bir tavırla. "Cinayet silahı farklı ve taklit cinayet olması ihtimali yüksek. Yani anlayacağın birkaç gün sonra olacak mahkemede, yargıcın gözünde ben bir seri katile özenen aptal bir akıl hastasıyım."

Sinirden moraran suratına keyifle bakarken bir anda kapının açılmasıyla içeri şerif yardımcısı gelmişti. Yaklaşıp kulağına bir şeyler fısıldadıktan sonra daha da sinirlenen Calum, homurdandıktan sonra bana kısa bir bakış atmış ve kalkıp gitmişti.

Bir süre sonra içeriye çavuş Barnes girdiğinde gülümsemeden edemedim. Nereye gitsem peşimden geliyordu.

Tam karşımdaki sandalyeye oturup yorgun bakışlarla beni izlediğinde, "Sıkıldın mı?" diye sordum alayla. Hiç uyumamıştı, üzerine bir de hastaneden çıkıp sorgu odasına girmem de tuzu biberi olmuştu. Geldiğim günden beri bir genel evden toplamadıkları kalmıştı, o da olursa hiç şaşırmazdım.

Neyseki sonunda güldürebilmiştim onu. "Hiç bu kadar eğlenmemiştim."

"Sen bir de darağacında gör beni."

Kafasını iki yana salladı. "Hiç oynama boşuna, buradan çıkacağını sen de biliyorsun."

Bir süre sessizlik oluşurken gözlerimi kısarak onu izlemeye geldim. "Ne öğrenmek için geldin?"

Kaşlarını çatıp bakışlarını kaçırdığında, bir şeyleri merak ettiği için geldiğinden emin olmuştum. "Hiçbir şey, seni yalnız bırakmak istemediğim için geldim."

Kafamı iki yana salladım. "Bir amacın olmasa, burada oturmak yerine beni daha hızlı çıkarmak için koşuşturuyor olman gerekirdi."

Gözlerini devirmesinin bu söylediklerimin doğruluğunu kanıtladığı için güldüm. "RJ gibi konuşma, sinirlerimi bozuyorsun. Benden daha zekileriyle iletişim içinde olmaya tahammül edemiyorum."

Chaos And The White Wolf ~Bucky Barnes [Tamamlandı]Where stories live. Discover now