2.2

174 23 10
                                    

Sırtımı yatak başlığına yaslamış, dizlerimi kendime çekmiş bir şekilde otururken, onun söyledikleri aklımdan çıkmıyordu.

Ne söylemişti o? Benimle uyuduğu zaman kâbus görmediğini söylemişti. Uyandığımda bileğimi sıkıca tutması şimdi mantık kazanıyordu. Kaçıp gitmemden korkar gibi uykusunda bile asla kurtulmama yeterli olacak kadar gevşetmiyordu elini.

Bir de ne zaman yakınımda olsa kalbinin titrediğini söylemişti.

Düşünmemeye çalıştım ama aklımdan atamıyordum. Benimleyken huzurlu bir uyku çektiğini söylediği için yalnız uyuduğu her an acaba şu an kâbus göüyor mu diye düşünecektim. Tıpkı şimdi olduğu gibi...

Telefonumun çalmasıyla kaşlarımı çattım. Kim bu saatte arardı?

Sam'in aradığını görünce nefesimi tutarak aramayı yanıtladım. Ne geleceğini bilmiyordum ve Bucky hakkında kötü bir haber duymak istemiyordum.

"Durumunuz biraz karmaşık biliyorum ama,"

Biraz duraksayınca, "Devam et," diye müdahale etme gereği duydum.

"Bucky iyi değil,"

"Neyi var Sam?"

"Sanırım şu an bir öfke nöbeti geçiriyor çünkü odasından birkaç eşya kırma sesi geldi. " derin bir nefes aldıktan sonra, "Uyuyamıyor Ace, sana ihtiyacı var."

"Geliyorum."

"Hey, bu arada uyuduğumu sanıyor, o yüzden-"

"Bilmeyecek." diyerek kestirip attım. "Camdan gireceğim."

Sonra telefonu kapatıp üzerime ince bir hırka aldıktan sonra odamdan çıkıp sessizce merdivenlerden indim ve evden çıktım.

Fazla uzak değildi Sam ve Bucky'nin kaldığı yer bu yüzden motorumu alma gereği duymamıştım.

Efil efil esen rüzgâr şortumun ve atletimin açık bıraktığı vücudumu okşarken attığım her adımda hissettiğim heyecan ve endişe duygusu daha fazla artıyordu.

Sonunda evlerinin önünde durduğumda derin bir nefes alıp bahçeye girdim ve evin arkasından dolaştım. Bucky'nin odası hangisi bilmiyordum.

Bir pencerenin önünde durup cama yaklaştım ve tıkladım küçük küçük. Neyseki tek katlıydı da daha fazla iş çıkmayacaktı.

Uzun bir süre ses soluk çıkmayınca sinirlenip tam bir taş bulup kırmayı aklımdan geçiriyordum ki pencerenin yavaşça açılmasıyla durdum.

"Sam?"

"Burası mutfak camı, gerzek!"diye fısıldayarak kızdığında kaşlarımı çattım. İlk defa geliyordum, nereden bilebilirdim?

"Kâhin boku yemedim, kuduracağına odasını göster?"

Gözlerinden ateş çıkararak bana bakan adam parmağıyla işaret ederek, dişlerinin arasından, "Şu ilerdeki cama git." dediğinde gözlerimi devirip tarif ettiği yere gittim.

Camın dibinde durup yine hafif bir şekilde tıklattım. Ancak bir süre gelen giden olmayınca daha sert vurmaya başladım. Kırılacak diye düşünürken bir anda açılmasıyla tam yumruğum Bucky'nin karnına gelecekken tutmasıyla şaşkınlıkla ona bakmaya başladım.

"Bana vurmayı düşünmüyordun, değil mi?"

"Hayır, düşünmüyordum."

"Öyleyse ne yapıyorsun?"

Hâlâ tuttuğu bileğimi kendime çektim ama bırakmadığı için derin bir nefes vererek, "Çok misafirperversin, hayran kaldım açıkçası." dedim.

"Misafirden çok hırsız gibisin."

"Hırsıza mı benziyorum?" diye sordum kaşlarımı çatarken. Üstüm başım gayet düzgündü.

"Görünüşünden değil, eve girme tekniğinden bahsediyorum."

Bir süre boş boş yüzüne bakarken, aklımdan kendimi nasıl davet ettireceğimi düşünüyordum.

Pencereye atlayıp, saksı türü şeylerin konulması için geniş olan mermere oturdum. "Karnın ağrıyacak."

"O zaman beni içeri al."

Bir süre gözlerindeki eğlenen ifadeyle bana bakarken cıkladı. Bu sinirimi bozmuştu, beni nasıl içeri almazdı?

"Bucky, kayıp düşeceğim. İçeri al beni."

Bu söylediğimle kafasını eğip yere baktığında, ben yakınlığından dolayı ürperirken o tekrar geri çekilip, "Ayakların yerden yalnızca yirmi santim yükseklikte, farkındasındır umarım." dediğinde kafasına vurasım geldi.

"Neden geldin?" diye bir anda sorduğunda yüzüm düşerken gözlerine bakmaya devam ettim. Umut ediyordu ve ben böyle yaparak önce ona umut veriyor, sonra onları teke teker parçalamak zorunda kalıyordum...

Ayaklarımı da kaldırıp mermere koydum ve dizlerimi kendime çekerken, "Vazgeçtim ben," dedim. "Artık içeri girmek istemiyorum, burada oturacağım."

"Düşersin oradan." diye tek kaşı havalanırken söylediğiyle, "Ölmem." diyerek misilleme yaptım.

"Tamam geç içeri."

"Yok, burası güzel."

"Bela mısın kadın? Geçsene."

Hayır anlamında kaşlarımı kaldırdığımda sinirden çenesi kasılırken bir anda bir elini bacaklarımdan geçirip diğer elini de belime sabitleyerek vücudumu kaldırdığında refleks olarak kollarımı boynuna sarmıştım.

Beni odaya çektikten sonra yere indirdiğinde bakışlarının yüzüme takıldığını farkettim. Tam dudaklarıma yaklaşmıştı ki az bir mesafe kala durup iç çektikten sonra dudağımın kenarına bir öpücük kondurmuştu.

"Zorsun, emin olduğum şeylerden şüphe ettirecek kadar zorsun."

Cevap veremediğimi görünce histerik bir şekilde gülüp yatağına ilerledi. Sırtını yatak başlığına yaslayıp beni izlemeye başladığında yavaşça ona yaklaştım ve tam yanına aynı şekilde oturup dizlerimi kendime çektim.

"Odana tazmanya canavarı uğramış gibi."

"Sam sakarlık yapıyor," dediğinde güldüm. Sam'i odasına almadığını biliyordum, kimi kandırıyordu. Odasına kimseyi almazdı o...

"Neden geldin?"

"Uyuyamadım." diye yalan söyledim. Aslında yalan sayılmazdı, gerçekten uyuyamamıştım ama buraya gelme sebebim bu değildi.

Alayla gülerken, "İnanılır gibi değilsin." dedikten sonra kayarak uzandı ve kollarını açarak ona gelmemi işaret etti.

Onun gibi kayarak, ona doğru ilerledim ve başımı boynuna gömdüm. Yerimi sabitlemek için kıpırdanırken burnumun boynuna sürtünmesiyle anında vücudu kaskatı kesilmişti. "Rahat dur."

"Rahat duruyorum, bayım." dedim. Kokusu burnuma doluştuğu an mayışmıştım.

Bazı engeller sonucu seksi adamı yatağa atamıyordum...


















Neyse Ace'in inadını kırmasını da bilirim...



Chaos And The White Wolf ~Bucky Barnes [Tamamlandı]Where stories live. Discover now