3.7

174 19 65
                                    

"And in the end; promises are just words

Oops! Ang larawang ito ay hindi sumusunod sa aming mga alituntunin sa nilalaman. Upang magpatuloy sa pag-publish, subukan itong alisin o mag-upload ng bago.

"And in the end; promises are just words... "









Bazı anlarınız olur, çıkmazda hissettiğiniz. O kadar karmaşıktır ki her şey, sonuca ulaşamazdınız. Ancak bir o kadar da can alıcı ipucular belirir ki önünüzde, sonuçla aranızda sadece tül bir perde olduğunu hissederdiniz.

Nasıl bilebilirdi bunu? Hiç beklemediğim birisi çıkacaktı, değil mi?

Belki de ekipten birisi, belki Leon belki de RJ. Çok korkunç olmaz mıydı bu?

Belki de Bucky...

Üçümüz departmandan çıkarken düşüncelerim yüzünden ona hüzünle bakmaya başladım. Eğer o çıkarsa kimseden yemediğim darbeyi yerdim.

Ona kalbimi açmıştım ben. Onunla sevmiş, sevişmiştim. Gözlerine hayranlıkla bakmış, denizleriyle inanmadığım aşkı yaşamıştım.

"Neden öyle bakıyorsun?"

Bakışlarımı farkettikten sonra sorduğu soruyla kendime gelmiştim. Ne yapıyordum ben böyle?

"Hiç," diyerek bakışlarımı kaçırdım.

Onun katil olma ihtimali sıfırdı. Çünkü odama giren kişi bana takıntılı olduğu için bunları yaptığını söylemişti ve Bucky zaten hayatımda olduğu için bunlara gerek duymazdı.

Bir sorun olduğu gözünden kaçmamış olmalı ki yanımda olduğunu hissettirmek istercesine elini belime yerleştirip kendine çekmişti.

Gülümsedim ama bana temas etmesi her ne kadar hoşuma gitse de Leon'un etrafındayken bunu yapmamız doğru değildi.

Bu yüzden ona bakıp gözlerimle Leon'u işaret ettiğimde gözlerini devirerek elini bulunduğu yerden çekmişti.

Bir anda telefonum titreyince istemsizce tedirgin olmuştum. Cebimden çıkarıp ekrana baktığımda bilinmeyen bir numaradan mesaj geldiğini gördüm.

Bucky'ye çaktırmamaya çalışarak mesajı okudum.

Eski sinema salonuna gel. Kim olduğumu öğreneceksin, oyun yok.

Yalan söylüyor olma ihtimalini gözden geçirdim. Ama ne olabilirdi ki zaten, en fazla ölürdüm.

Birden durup, "Benim bir yere gitmem lazım." diyerek dikkatlerini çektim. "Siz gidin."

Bucky kaşlarını çatıp, "Nereye?" diye sorunca hızlıca bir yalan düşündüm. Bunu yapmak zorundaydım çünkü benim kararlarımın sonunda ona zarar gelmesini istemiyordum.

"Melanie ile bazı şeyleri çözmenin vakti geldi." dedim ve vereceği cevabı beklemeden ters istikamete doğru yürümeye başladım.

Birkaç saniye sonra arkamdan geldiğini duyunca bıkkınlıkla nefes vermiştim.
Elimden tutup çektiğinde durmak zorunda kaldım. Neden üsteliyordu ki?

Chaos And The White Wolf ~Bucky Barnes [Tamamlandı]Tahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon