2.9

168 23 15
                                    

Telefonumun titremesiyle gecenin ikisinde kimin beni rahatsız edebileceğini düşünürken ekranı açıp gelen mesaja baktım ve kardeşim olduğunu gördüm.

Hesaplaşma vakti

Okuduğum mesajla kaşlarımı çattım. Ne saçmalıyordu bu şimdi? Tam cevap yazacakken gelen konumla yutkundum. Burayı biliyordum. Her korktuğunda bu eski binalarla çevrili yere gelir, normalde korkacağı bir yer olmasına rağmen orada saklanırdı.

Üzerime bir hırka geçirip sessizce evden çıktım ve motoruma atladım. Zihnimde canlanan silik hatıralarla gözlerimi yumdum. Acı veriyordu artık bana.

"Melanie!"

"Korktun mu, kızdın mı?"

"Neden bahsediyorsun?" diye sordu Tatum.

"Bana her zaman Mel diye seslenirsin, korktuğun ve kızdığın zamanlar dışında."

"Korktum." dedi Tatum içi acırken. İlk defa sekiz yaşındaki kardeşi bu şekilde ortadan kayboluyordu ve umursamaz ailesi yüzünden bütün kasabayı tek başına aramak zorunda kalmıştı. Üstelik o da daha on üç yaşındaydı.

"Ben de korktum." diyerek küçük kız ıslak gözlerinin arasından ona bakınca Tatum hüzünle gülümseyerek yanına oturmuştu.

"Amcam seni incitiyor mu Tatum?" diye sorduğunda kanı donmuştu Tatum'ın. Nasıl açıklayabilirdi ki böyle bir şeyi ona? Daha kendisi bile tam olarak anlam veremiyordu. "Bana yalan söyleme çünkü onun senin odana girip sevdiğin eşyaları çaldığını biliyorum. Hep ağlatıyor seni."

Küçücük aklıyla olayları daha masum bir şekilde yorumlamıştı. Tatum bunu farkedince ağlamamak için kendini zor tuttu. "Bazı insanlar kötü olabiliyor Mel. Kötü insanlardan uzak durmalıyız. Amcamdan uzak dur, olur mu? Çünkü o fazlasıyla kötü. "

"Beni de ağlatır mı?" diye dudaklarını büzerek sorduğu soruyla Tatum daha önce hissetmediği karanlık bir öfkeyi hissetti tüm bedeninde. Yavaş, şeytani bir şekilde yayılıyordu kanında.

"Seni ağlatmasına asla izin vermem."

Melanie biraz düşündükten sonra gözleri dolarak ablasına döndü. "Annem ve babam beni neden sevmiyor Tatie?"

Tatum'a Tatie diyen tek kişi küçük kız kardeşiydi.

Tatum sorusu üzerine içi burkulurken, elini boşver dercesine salladı. "Onlar birbirleri dışında kimseyi sevmiyor Mel." sanki kanın bir önemi varmış gibi, kendi öz kızlarına iyi davranıyorlarmış gibi bir sabah kapılarının önünde buldukları bebeğe bir türlü ısınamamışlardı gerçek bebekleri olmadığı için.

"Ama amcamı seviyorlar. Babam, amcam için sana vurdu bugün." dedikten sonra yeniden aklına gelmiş gibi ablasının yanağına dokundu. "Acıyor mu, Tatie?" korkup kaçmasının sebebi de buydu, nasıl unuturdu?

Tatum, Melanie'nin eline küçük kızın kalbini eritecek bir içtenlikle öpücük kondurduğunda kocaman gülümsemişti Melanie. "Artık acımıyor, çünkü senin sihirli ellerin değdi."

Kıkırdadı Melanie.

"Ben seni çok seviyorum Tatie. Sen de hep sev beni, olur mu?"

"Bana söz verdirme Mel. Tutamadığımı biliyorsun."

"Olsun ben yine de severim seni."

...

"Değişmiş buralar da. Evler yenilenmiş, ama hâlâ kuytu."

Chaos And The White Wolf ~Bucky Barnes [Tamamlandı]Where stories live. Discover now