2.1

185 23 25
                                    

Bölümle en uyumlu olduğunu düşündüğüm şarkı.












"Yapma," diyerek alayla kısık sesli bir şekilde gülmesini sağlamıştım.

"Neyi?"

"Bahsetmeyi planladığın şeyleri anlayamama ihtimalim korkutmuyor mu?" diye sordum. Anlayamayacağımı bildiğimden dolayı bahsedecek olduğu şeyler beni korkutuyordu çünkü.

"Korkutmuyor," dedi düşünmeden. "Sadece, hislerimi saklamak benim olayım değil."

"O hislerin kaynağı olduğunu düşündüğün şeye inancım yok," dediğimde kulağıma çarpan nefesinden yüzünü bana çevirdiğini anlamıştım.

"Ben de inanmıyordum, hissedene kadar."

Bazı şeyleri hissediyordum ama bunun hormonlardan kaynaklı olduğunu düşünüyordum. Ondan hoşlandığımı hiçbir zaman inkâr etmemiştim, ben sadece bunun aşk olmadığını düşünüyordum. Bana göre öyle bir şey yoktu.

"Hissettiklerin bu değil," dedim boğazımda bir yumru oluşurken. Neden kötü hissettiriyordu ağzımdan çıkanlar? "İnan bana, değil."

Bir anda karşıma geçip ayak parmak uçlarımız birbirine değecek kadar yaklaştı. Bir elini başımın yanında duvara sabitlerken histerik bir şekilde güldüm.

Elini belime yerleştirip üzerime eğildiğinde etki alanından çıkmak adına gözlerimi yumup yüzümü çevirdim. "Aramızdaki ten uyumu bir şeyi kanıtlamaz?" dedim imâyla.

Onu arzuluyordum ve bunu kullanarak bazı şeyleri dayatmaya çalışması doğru değildi.

Bir anlık kendime engel olamayıp gözlerine baktım ve gözlerindeki o ifade ile nefesimin kesildiğini hissedince tekrar gözlerimi kaçırdım.

"Beni umursuyorsun."

"Bunda bir sorun göremiyorum."

"Sen değer verdiklerini umursarsın."

"Öyleyse sana değer veriyorum," dedim yüzüyle yüzüm arasında sadece santimler varken. "Ama aşk değil." gözlerindeki hüzün içimi acıtırken zorlukla, "Tıpkı senin hislerinin de olmadığı gibi." dedim.

Bu kelimeler ağzımdan çıktığında kaşlarını çattı ve yumruk olan elimi avuçları arasına aldı, sıkılı olan parmaklarımı açtıktan sonra beklemediğim bir şekilde göğsünün, tam kalbinin olduğu yere koydu. "Hissediyor musun?"

Elimin altında hissettiğim hızlı atan kalbiyle iç çektim.

"Ben hissediyorum." dedi, kırılmış bi sesle. Korkmadığını söylemişti ama anlayamadığımı görünce kırılmıştı işte bana.

"Bahsettiğim şey buydu-"

Sözlerimi keserek, "Senin yakınındayken, nasıl titrediğini ben hissediyorum." dedi çatılı kaşları düzelirken. "Bu yüzden kendi hislerini nasıl tanımlarsan tanımla benim için sorun değil, ama benimkilere dokunma."

Bu sözler bir hançer misali kalbime saplanırken o konuşmaya devam etti, ben ise dinlemeye...

"Senden kendin hakkında bir şeyleri farketmeni beklemiyorum. Ama aklında bulunsun; onları hissetmediğin sürece duygularıma bir isim verme hakkına sahip değilsin."

Tam ağzımı açıp üzgün olduğumu söyleyecekken işaret parmağını dudağımın üzerine yasladı. "Bir şey söyleme."

Sonra da, "En azından hislerinin farkına varana kadar." dedi ve arkasını dönerek gitti.

Aramızda bazı yakınlıklar yaşandığı için ona bu şekilde davranmam iğrenç ve suçlu hissettirmişti. Bana karşı içinde aşk sandığı duyguların oluşacağını düşünmemiştim hiç.

Belki de kendimi kandırıyordum çünkü ağzımdan çıkan şeyler kalbimin gösterdiği tepkilere çok tersti. Ama sorun değildi, ben var olan kalbimin üzerine toprak atmıştım çoktan. Gömülü olduğu yerden çırpınışlarını görmezden gelmek zor olmazdı.

Bucky'nin peşinden yavaş adımlarla giderken bir anda sarışın bir kadının Bucky'nin boynuna atlamasıyla kaşlarımı çattım. Neler oluyordu ve bu kimdi?

RJ'in yanında durup içimdeki sebepsiz öfkeyi söndürmeye çalışırken, belli etmemek için çabalayarak onlara bakıyordum.

"Sharon?"

"Ziyaretinize gelmek istedim."

Bucky sarılışına karşılık vermediği hâlde hâlâ neden ısrarla yapışkanlık yapıyordu ki?

"Habersiz çıkıp gelmiş." diyen Sam ile gözlerimi onlardan alamıyordum.

Bucky, "Pekâlâ," diyerek ondan ayrılmasını sağladı ancak bu seferde bize bakarken kolunu Bucky'nin omzuna atmıştı. Bucky gereksiz samimiyetten hoşlanmazdı.

Derin bir nefes alırken Sam bana gülmemek için kendini zorlayarak bakıp Sharon'ın kulağına duymadığımızı düşünerek, "Şu gitarı görüyor musun?" diye fısıldayarak benim gitarımı gösterdi.

O konuşurken bir anda iki küçük çocuğun Bucky'ye koşmasıyla,Bucky sevinerek onlarla ilgilenmeye başladığı için konuşmanın geri kalanını duymamıştı.

Vay canına, bu adamı ilk defa böyle görüyorum...

Daha sonra Sam beni göstererek, "O gitar demeye bin şahit isteyen suç aletiyle birisinin elini kesti herkesin gözleri önünde." Sharon kaşlarını çatarak anlamaya çalışır gibi bana baktığında, "Ve hayatımda gördüğüm en kıskanç insan. Bucky ile göz teması kurduğun için bile Charming'i Woodsboro'ya çevirebilir." diye ekledi.

Bu söyledikleri ile gülmemek için kendimi zorlarken Sharon gülüp bir anda Bucky'ye, "Demek kızın bu?" diye şakıdığında gözlerimi devirdim.

Bucky kafası karışmış gibi bakarken onu umursamadan bana elini uzattı. "Ben Sharon Carter. "

Uzattığı eline hiçbir şey söylemeden baktığımı gören kadın, bir karşılık görmeyeceğini nihayet anlayınca alayla Bucky'ye döndü tekrar. "Oldukça benzer bakışlarınız var. Her an kafamı duvara sürtebilirmiş gibi hissettiriyor."

"O kadar çok istiyorsan neden olmasın?" diye homurdandığımda Marcus yapmacık bir şekilde gülümseyip omzuma vurdu. "Kibar ol."

Bir anda siyahi bir bomba aramıza katıldığında dikkatini çekmişti. Vay canına, Sam ile bir akrabalığı olmalıydı çünkü onu daha önce hiç görmemiştim. Kolombiyalı intikam meleği kadar olmasa da, güzel bir kadındı.

Bir anda Bucky'nin yapmacık olduğu belli olsa da umurumda olmayan işveli sesiyle, "Selam, Sarah." demesiyle içimden bir küfür savurdum.

Neyseki kadın karşılık verip bulunduğum yerde sinirden kudurmamı sağlamamıştı. Ben de çok dengesizdim ama elimde değildi...

Sam bir anda Sarah'yı arkasına çekip, "Kardeşimi seviyorum Bucky, ölmesini istemiyorum." dediği an Bucky gibi gözlerimi devirdim.

















Kıza fazla yüklenmeyin diğer kitapta bucky toksikti şsmdşmgşdmlfmeş

Chaos And The White Wolf ~Bucky Barnes [Tamamlandı]Opowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz