🌸5🌸

11.6K 529 79
                                    

Geç de olsa hepinizin bayramı mübarek olsun.
Gözden kaçan yazım hataları varsa şimdiden özür dilerim.
İyi okumalar
💫

Üzerimdeki kahverengi sade, balon kollara sahip elbisenin üstüne sütlü kahve tonlarındaki şalını örttüm. Hiçbir yerimin belli olmadığına emin olduktan sonra ayağıma çoraplarımı geçirip normal ev terliklerimi de ayağıma geçirdim ve odamdan çıktım. İçeride Esra ve Yağmur kendi kendilerine bir sohbet içindeydi. Abim ve arkadaşlarının gelmelerine az kalmıştı. Kardeşleri ise abilerinden sonra geleceklerdi. Mutfağa geçip her şeyin hazır olduğundan emin olduktan sonra TV ünitesinin raflarında birinde bulunan ailecek çektiğimiz fotoğrafı TV ünitesinin çekmecesine sakladım. Anneme diyordum oraya koymamasını ama inatla oraya koyuyordu.

Kapı çaldığında annemle beraber kapıya ilerledim. Kapıyı açtığımız anda içeri resmen bir erkek ordusu daldı. Başımı önüme eğdim ve gelenlere bakmadan sessizce "Hoş geldiniz." Dileklerimi ilettim.

"Hoş geldin Mert oğlum," Dediğinde annem, hemen atıldı.

"Hoş buldum, ama hışımız çıktı Semiha teyze!" dediğinde çok ayrıntılı bakmayarak hızla bakışlarımı ona çevirdim ve geri indirdim. Harbiden hışları çıkmıştı. 

"Neyse hadi bir elinizi falan yıkayın da içeri geçelim. Biraz oturunca sakinleşiriz zaten." dedi abim ve misafirlerini lavaboya yönlendirdi. Ben de içeriye hazırladığım atıştırmalıkların yanına büyük bir sürahide buz gibi su bıraktım.

İyi yaptık, susamıştır adamlar.

İç sesim kendi kendine konuşurken onu hiç takmadım ve odama kızların yanına gitmek için hareketlendim fakat içeriye geçemeden çalan kapı ile oraya yöneldim. Sanırım abimin arkadaşlarının kardeşleri gelmişti. Onlar sonradan gelecekleri için böyle bir tahminde bulunmuştum. Hemen kapıya ilerleyip açtım ve o an karşımda güzeller güzeli iki kız gördüm. 

Görüyor musun? Ne güzeller var.

Sorma iç ses, sorma!

"Şey, Dicle sensin değil mi?" diye naif sesiyle birisi sorduğunda hızla onun kadar naif olmayan sesimle atıldım.

"Evet Dicle benim. Hoş geldiniz. Gelin buyurun lütfen." İkisi de ayakkabılarını çıkardı ve içeriye girdiler. Ben ise onların naifliklerini seyrediyordum. Nasıl sürekli çevresi bulutlarla kaplıymış gibi naif olabiliyorlardı?

Öküz gibi yemedikleri için!

Ben öküz gibi mi yiyorum?

Evet.

Kırıldım, haberin olsun. 

Kendi kendime iç sesimle konuşurken kızlardan birinin bana sarılması ile gerçek dünyaya döndüm.

"Ben Feride." Feride'yi bir inceledim. Benden uzundu, tahminen 170 boylarındaydı. Beyaz tenli ve zayıftı. İri ela gözleri ile fazlasıyla sevimli bir kızdı. 

"Ben de Dicle, biliyorsunuz ama..." dedim ve diğer kıza sarıldım.

"Ben Nigar." dedi. Nigar esmer tenli 160 boylarındaydı. boyu kısa olduğundan felaket derecede tatlı gelmişti gözüme. O da renkli gözlere sahipti ve Mert abinin kardeşi olduğuna yemin edebilirdim. O kadar benziyordu.

"Tanıştığıma memnun oldum." dedim. "Abimler salonda oturuyorlar, bir sakıncası yoksa biz de benim odama geçelim?" 

"Olur." dediler ve yönlendirmem ile peşime düştüler. Odanın kapısını açıp onları Esra ve Yağmur'un yanına yönlendirdim.

"Kızlar misafirlerimiz geldi, bu Feride bu da Nigar." Dedim ve onları bizimkilere tanıttım.

"Kızlar bu Yağmur, benim kuzenim olur. Bu da Esra arkadaşım." Dedikten sonra kızlarla otururuz diye annemin yatakları koyduğu dolabından binbir eziyetler çıkardığım pofuduk minderleri gösterdim.
Bu kadar güzel minderleri en alta koymak kesinlikle annemin suçuydu.

DİCLEWhere stories live. Discover now