4.3

21.2K 1.3K 270
                                    

🥂

VİSAL

Özgünün ağzından.

"Hoş geldin" dedi Bulut yüzünde ki gülümsemeyle ve ondan beklemediğim bir şekilde bana sarılıp geri çekildi. Gülümsemeye çalışıp bakışlarımı adının Başak olduğunu bildiğim ve geldiğinden beri bana bakan kadına çevirdim. Aslında bakışlarında olağan bir şey yoktu. Gülümseyerek bana bakıyordu ve samimi gibi duruyordu.

Başakla birbirimizi tanıyorduk aslında. Bulutun galiba lise arkadaşıydı. Uzun süredir arkadaş kalmışlar, ki bu uzun süre gerçekten çok uzun bir süreydi, bu uzun süre arkadaşlığın sonunda da bir şekilde sevgili olmuşlardı.

Ara sıra Bulutgilde kaldığım zamanlarda Bulutgilin evine çok sık gelirdi. Çağıl ve benden büyük olduğu için bize ablalık yaptığı zamanlarda olurdu. Ve eskiden bizimle de zaman geçirirdi ama şimdi işler değişmişti.

Çekiniyordum ondan ve onun yüzüne bakarken içimden ağlamak geliyordu.

Benimle de uzun süredir tanışıyordu Bulut ve acaba uzun yıllar sonra onda anlayıp da bende anlayamadığı ne vardı?

Onu görmüştü ama beni bir türlü göremiyordu.

Bilmiyorum belki de onun yüzünden beni göremiyordu.

"Hoş geldin" dedi Başak bakışlarımın ona dönmesini sağlayarak. Gülümsemeye çalışıp saçlarımı omzumdan arkama doğru savurdum ve başımı iki yana sallayarak konuşmaya başladım. "Hoş buldum" dedim aynı onun gibi gülümseyerek.

Ama şu an onun yüzüne gülümsemek bile canımı acıtıyordu.

Bulut bana doğru yaklaşıp yere koyduğum çantamı almaya çalıştı ama ondan önce davranıp çantayı yerden aldım ve konuşmaya başladım. "Ben taşırım" dedim yüzüme yalancı bir gülümseme kondurarak. "Bulut abi"

Bulut abi.

Abi.

Bir kelime bu kadar mı canımı yakabilirdi?

Bulut bir süre yüzüme anlamaz gözlerle baktıktan sonra gülümsemeye çalışıp benden uzaklaştı ve hızla arkasını dönüp adımlamaya başladı. "Arabayı arkaya park ettim" dedi hâlâ adımlamaya devam ederken.

Çantanın kulbunu sımsıkı tutarak Bulutun ve Başak'ın arkasından adımlamaya başladım.

Beş dakikadan sonra o çok yabancı olmadığım gri arabanın önünde durduk. Bulut birkaç metre ötede ki markete gidip birkaç bir şey alacağını söyleyerek yanımızdan uzaklaşmıştı.

Başak ve ben kalmıştım.

Elimde ki çantayı sıkıca tutmaya devam ederken arabanın arka koltuğuna doğru adımladım ve kapıyı açtım ama Başak benden önce davranıp konuşmaya başladı. "Öne sen oturabilirsin" dedi bakışlarını bana çevirirken.

Sevgilisi varken mi?

Gülümsemeye çalışıp kafamı iki yana salladım ve açtığım kapıdan içeri girip elimde ki çantayı yan tarafıma bıraktım. Benim binmemden sadece bir dakika sonra Başak ön kapıyı açıp koltuğa oturdu ve bakışlarını bana çevirdi.

"Neyin var?" dedi anlamayarak. "Bir şeyim yok" dedim ve gülümseyerek bakışlarımı ona çevirdim. Bir süre gözlerimin içine baktı ve hemen ardından bakışlarını benden çekti.

Güzel bir kadındı.

Uzun kızıl saçları vardı. Gözleri kahverengiydi, dudakları dolgun ve teni bembeyazdı. Burnunun ucunda olan siyah kemik gözlükleri ise ona ayrı bir hava katıyordu.

Güzeldi, gerçekten.

"Tebrik ederim" dedim bakışlarımı ondan çekmeden. "Yakışıyorsunuz" belki de bunları önce kendimin kabullenmem için söylüyordum, bilmiyorum ama yan yana güzel duruyorlardı. "Anlamadım?" dedi ve bakışlarını bana çevirdi. "Ne yakışması?"

"Bulut ve sen yani" dedim gülümseyerek. "Yakışıyorsunuz"

Kalbimin acıdığını hissettim. Neden yapıyordum bunu kendime?

"Ne yakışması be?" dedi Başak hafifçe gülümseyerek. "Siz" dedim anlamaz gözlerle ve gözlerimi bir an olsun gözlerinden çekmedim. "Özgü iyi misin?" dedi hâlâ gülümseyerek. "Siz Bulutla sevgili değil misiniz" dedim bakışlarımla elinde ki poşetle arabaya doğru ilerleyen Buluta çevirirken.

"Değiliz" dedi şaşıracağım o kelimeyi kullanarak. "Hem ne sevgilisi saçmalama" dedi ve o da bakışlarını buraya doğru adımlayan Buluta çevirdi. "Bulut benim en yakın arkadaşım"


🥂

NOLUYO 2

VİSAL | Texting Where stories live. Discover now