8.6 | Final part3

11.9K 1K 125
                                    


Son kez bu satırları yazıyorum, sizlerde son kez bu satırları okuyorsunuz. Upuzun bir bölüm yazmak istedim ama o kadar uzun olamadı maalesef. Bunun için beni maruz görün ama hemen yazıp bu evreni bitirmek istedim. Onlara veda etmek benim için çok zor oldu. Günlerdir sırf final bölümleri diye son iki bölümü yazamıyordum ama şimdi zamanının geldiğini düşünüyorum. Çok uzun konuştum ama bölüm sonunda daha da uzun konuşacağım.

Keyifli okumalar diliyorum, umarım zevk alacağınız bir bölüm olur♥︎


🥂


VİSAL

Ağustos, 2029.

Önümde ki örtüyü kaldırıp Aylaya doğru eğildim ve ıslak mendili alıp ağzının kenarlarında ki yemek lekelerini sildim. Üç yaşına girmişti. Aylamız artık üç yaşındaydı ve her geçen gün gözümüzün önünde büyümeye devam ediyordu. Gözleri Sefaya benzemeye başlamıştı. Size yemin ediyorum gözleri Sefanın gözlerinin aynısıydı. Ama diğer yerleri beni anımsatıyordu. Benim gibi hafif sarışındı. Ve Sefa her gün onu güzel kızım diyerek seviyordu. Artık onun gözünde bir numarada ben değilmişim gibi duruyordu ama bunu görmezden gelebilirdim.

"Sefa şöyle yedirmesene" dedim Aylanın üzerine dökülen yemeği silerken. "Ama böyle yemek istiyor" diyerek kaşığı Aylaya doğru uzattı ve gülümseyerek ona yedirmeye devam etti. Ayla ise hiç olmadığı kadar geniş gülümsüyor ve bir saniye bile olsun gözlerini Sefadan çekmiyordu. Dokuz ay boyunca karnımda ben taşımıştım ama dokuz ayın sonunda babasına aşık bir bebek doğurmuştum resmen.

"Tamam o zaman" dedim elimde ki ıslak mendili Sefaya uzatırken. "Al sen sil" dedim. Sefa ise itiraz etmeden elimde ki mendili almış ve Aylanın yanaklarını silmeye başlamıştı. "Güzelim" dedi ona karşılık ve eğilerek boyun girintisine öpücük kondurdu. Ayla ise bundan hoşlanmış olacak ki kıkırdamaya başlamıştı. "Aa şuna bak" diyerek yakınımda ki mendil kutusunu Sefaya doğru attım. "Hemen unuttun beni" dedim.

O ise bana doğru yaklaşıp bu sefer benim boyun girintimi öptü. "Seni nasıl unutabilirim" dedi ve bir kez daha öptü. "Sen benim bir tanemsin" dedi.

Bir süre orada oturup birlikte evde hazırlayıp getirdiğimiz yemekleri ve atıştırmalıkları yedikten sonra Sefa gülümseyerek ayağa kalktı ve evden getirdiği gitarını çıkararak bir süre Aylaya çalmaya başladı. En sevdiği şeydi. Aylanın bu hayatta en sevdiği şey babasının sesini dinlemekti. Sefa da bu yüzden her yalnız kalmamızda ona bir şeyler çalar ve şarkı söylerdi.

Gitarını alarak tam karşımızda ki alana oturdu ve bacak bacak üstüne atıp herhangi bir şarkının melodisini çalmaya başladı. Hem ben hem de Ayla onun sesine bayılıyorduk.

Ayla babasının şarkı söyleyeceğini anlayınca ellerini birbirine vurarak seslice kıkırdadı ve bakışlarını pür dikkat Sefaya çevirdi. Sefa ise birkaç dakika boyunca gülümseyerek Aylaya bakmıştı.

Orada saniyelerce, dakikalarca hatta saatlerce Sefa gözlerimizin içine bakarak şarkı söyledi. Arada gözleri Aylanın gözlerimde oyalanıyor ve onu güldürmek için elinden gelen her şeyi yapıyordu. Arada ise gözleri bende takılı kalıyor ve doya doya gözlerimin içine bakarak şarkısını söylüyordu.

Şarkılarını artık konserde sadece beni düşünerek söylemiyordu. Artık tek değildim ama bu bile hoşuma gidiyordu. Size yemin ediyorum Sefa o kadar güzel bir baba olmuştu ki bende hayranlık hissi uyandırıyordu.

VİSAL | Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin