Bölüm 29

79.4K 3.5K 673
                                    

Sınır 250 oy 300 yorum. Önceki bölüm de dahildir.

Tercih yaptınız mı? Sırf bunu öğreneyim diye bölüm atıyorum valla. Yaptınız mı? Nasıl gidiyor? Ne yazdınız?

"Şöyle bakmayı keser misin Ece?"

Çok ama çok yakın arkadaşım olan ve buna rağmen saatlerdir beni bakışlarıyla gıcık eden Ece kaşlarını hafifçe kaldırdı. "Nasıl bakıyorum?"

Açık olacak, düşündüklerimi söyleyecektim. "Açığımızı arar gibi bakıyorsun. Sabahtan beri gözün üzerimizde. Seviyoruz ve evlendik. Bunu anlamak, kabul etmek bu kadar zor mu?"

Kaşları iyice havalandı. "Bu adamın seni sevdiğine inanmıyorum ben. Daha bir hafta önce ben bu adamı karısından boşadım be! Bir hafta önce! Nasıl pat diye seni sevdi bir haftada?"

Dudaklarımı aralayıp cevap verecektim ki devam etti. "Hadi bunu geçtim. Sen bu dolandırıcı sana evlilik teklifi etse direkt beni arardın. Her şeyi en ince ayrıntısına kadar anlatırdın. Yaptın mı? Hayır. Yani ikiniz de niye bilmiyorum ama bir oyun oynuyorsunuz."

Derin bir nefes aldım. "Sana haber vermeye fırsat olmadı. Yıldırım nikahı işte. Hem biz neden oyun oynayalım ki?"

Aynen ya. Sonuçta bizi döven bir babamız ya da takıntılı bir sapığımız yok.

Omuz silkti. "Ben orasını bilmem Aslı. Ya siz oyun oynuyorsunuz ya da bu adam seni kandırıyor, dolandırıyor."

Savaş derin bir nefes aldı. "Benim adım Serdar. Soy adım Tezcan. Dolandırıcılar kralıyım."

Kolunun altında olduğum Savaş'a dirseğimle hafifçe vurdum. "Dalga geçmesene."

"Ama..." Üzgün çıkan sesiyle yüzümü ona çevirdim. Yüzlerimizin arasında kısacık bir mesafe varken derin bir nefes aldı. "Dalga geçmezsem karım yanımda olmasına rağmen çok üzgün bir adam olurum çünkü karımın arkadaşı saatlerdir gözüne girmek için yaptıklarıma rağmen bana hala dolandırıcı diyor. Üzüleyim mi ben?"

Savaş dudakların var ya aşırı öpülesi duruyor.

Kısa bir bakışmanın ardından Eceye döndüm. "Üzülsün mü benim kocam?! Koskoca adam sırf sen istedin diye yere çökmüş doğruluk mu cesaret mi oynuyor! Polis bu adam polis!"

Boran söz ister gibi elini kaldırıp Eceye baktı. "Valla ben siz istediniz diye oynuyorum Ece Hanım. Bunlar da hiç umrumda değil aslında. Siz umursuyorsunuz diye umursuyorum. Ben size biraz yandım da."

Savaş'a da Boran'a gelen güncellemeden gelebilir miydi lütfen? Acil lazımdı.

Ece yüzünü buruşturdu. "Tamam be! Kesin sesinizi! Sinirimi bozuyorsunuz hepiniz!"

Ece normalde böyle gıcık bir insan değildi. Şu anki gıcıklığının sebebi ortada bir şeyler döndüğünden emin olması ve bundan haberdar olmamasıydı. Hayatımda olan bir şeyi bilmemek zoruna gidiyordu.

Kaşları çatık bir şekilde şişeyi çevirdi ve şişe Boran ile Savaş arasında durdu. Soruyu Savaş soracaktı. "Doğruluk? Cesaret?"

"Doğruluk."

"Peki." Savaş derin bir nefes alıp düşünmeye koyuldu. "Abimle arkadaşsın. Benden önce ilişkilerinden haberin var mıydı bilmiyorum ama eğer ben öğrenmeden önce öğrenseydin ne yapardın?"

"Abinle eskinden arkadaştım." Tavrı oldukça netti. "İlişkilerinden haberim yoktu. Olsaydı da direkt sana söylemek yerine basılacak alan yaratmaya çalışırdım. Abin sonuçta. İnanmayabilirsin. Yine seninle bir güzel basar, ağzını burununu eline verirdim. Zaten beni de kullandı it."

YANLIŞ Where stories live. Discover now