Bölüm 45

87K 5.2K 1.2K
                                    

Sınır 2300 oy 700 yorum.



***

Kapı kolunu tuttum. "Muhallebi yaptım. Yemeyecek misin karıcığım?"

Sesi kulaklarımda yankılanırken beni affetmesi içimde kocaman bir mutluluğa sebep oldu. İçimdeki duygu yoğunluğu artarken buna bağlı olarak ağlama isteğimde de büyük bir artış oldu.

Savaş'ın karşısında yeterince ağlamıştım ve o ağlamam karşısında yeterince tepkisiz kalmıştı. Bir daha bana tepkisizce baksın istemiyordum. En iyisi dışarı çıkıp ağlamak ve geri dönmekti.

Bir şey demeden kapı kulbunu aşağı doğru çekmem ve kapının hareketlenmesiyle adım sesleri kulağıma doldu. "Hey!"

Acıttığım kapıya bir elini yaslayarak kapıyı kapatırken diğer kolunu belime sımsıkı sardı. "Nereye gidiyorsun?"

Konuşursam gerçekten hıçkıra ağlardım. O yüzden konuşmadan kendimi onun kollarından kurtarmam ve dışarı çıkmam gerekiyordu.

Sadece biraz ağlayıp geri gelecektim.

Kolundan kurtulmaya çalışmamla kapıyı tutan kolunu da kapıdan çekip karnıma sardı. Sıkı sıkıya sardığı kollarıyla beni hafifçe havaya kaldırıp bir iki adım geriledikten sonra yere bıraktı.

Eğer kollarından kaçmayı başarırsam kapıya ulaşmadan tekrar yakalamasına fırsat vermek için yapılmış zekice bir hareketti.

Karnımdaki ellerini tutup ayırmaya çalıştım ama boşaydı. "Aslı lütfen durur musun bir? Tamam, özür dilerim. Çok özür dilerim. Gitme lütfen."

Sanırım beni affetmesine rağmen tamamıyla çekip gideceğimi, ayrılacağımızı sanmıştı. Pardon da ben enayi miydim? Kocamın söylediklerimden sonra beni affetmesine rağmen onu terk eder miydim?

Kurtulamaya çalışıyordum ama boşaydı. Savaş o lanet olasıca kol kaslarını boşuna yapmamıştı. Kollarından ona zarar vermeden kurtulmam imkansızdan da imkansızdı.

Karnımın üzerindeki ellerini tuttum. "Ağlayıp geleceğim. Bırak lütfen."

Konuşursam ağlarım, demiştim. Tıpkı dediğim gibi olmuş, kendimi daha fazla tutamamış, hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlamıştım.

Beni tutan kollarını zerre gevşetmeden elinin üzerindeki elimi tuttu. "Ağlama. Ağlayacaksan da burada, kollarımın arasında ağla."

Derin bir nefes aldım. "Bırak beni."

Yüzünü boynuma gömüp kollarını sıkılaştırarak beni göğsüne bastırdı. "Çok özledim seni." Dudaklarını boynuma bastırıp derin bir nefes aldı. "Çok... Bırakamam."

Bırakmayacaktı ve ben ağlamak istiyordum. Yapacak bir şey yoktu. Başımı kaldırıp göğsüne yasladım ve hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım.

O ise boynumdan derin derin nefesler alıyor, tuttuğu elimi okşayarak beni sakinleştirmeye çalışıyordu.

Şu an neden ağladığımı bilmiyordum. Beni affetmişti. Ağlamama gerek yoktu. Sanırım çok fazla gerildiğim ve çok yoğun hissettiğim için ağlıyordum.

Dakikalar sonra hıçkırıklarım yerini küçük küçük iç çekişlere bırakırken kollarını gevşetti. "İyi misin bebeğim?"

Bir şey demeden gevşettiği kollarının arasında ona doğru dönerek yüzüne bakmaya çekinerek, utanarak kollarımı sıkıca boynuna sardım, sarıldım.

YANLIŞ Where stories live. Discover now