Bölüm 30

81.6K 3.3K 482
                                    

Sınır 250 oy 300 yorum.

Boran Eceye kısa ama tutkusunu benim bile hissettiğim bir bakış attıktan sonra bana dönüp derin bir nefes aldı. "Savaş'ı iki dakika boyunca öp. Dudaktan."

Yaslandığım beden Boran'ın yapmam gerekeni söylemesiyle kasılırken Savaş'ı öpmemek için herhangi bir bahane bulamamamla yutkundum.

Benim için herhangi bir sorun yoktu. Ben Savaş'ı havada, karada, denizde, uzayda, her türlü paralel evrende bayıla bayıla öperdim ama Savaş için aynısının geçerli olmadığı kasılan bedeninden belliydi.

Bir oyun oynuyorduk ve onu öpmem söyleniyordu. Sırf ben istiyorum diye o istemediği halde oyunu bahane edip onu öpmeyecektim.

Beni öpmek istemediği kasılan bedeni, gevşeyen ellerinden belli olan bir adamı öpmeyecektim. Savaş'ın kollarının arasından çıkıp doğruldum. "Saçmalamayın isterseniz."

Ece'nin kaşları havalandı. "Saçma olan ne tam olarak?"

Tavrını anlayabiliyordum ama artık canımı sıkmaya başlamıştı. "Çocuk gibi davranıyorsun farkına mısın? Saçma olan tam olarak bu. Çocuk gibi davranıp sırf inanmana muhtaç dahi olmadığım bir şeye inanman için gözünün önünde birini öpmemi istemen."

Kaşları iyice havalanırken güldü. "Birini? Kocan için birini demen ne kadar ironik?"

Tamamdı. Yeterdi. Benim de bir yere kadar bir sabrım ve anlayışım vardı. İnsanlara sabır ve anlayış göstermekten yorulmuştum. "Derdin ne senin tam olarak?"

"Sensin." Dökülüyordu. "Bir gecede hiç tanımadığın bir adamla, karısından yeni boşanmış bir adamla, aşk gerekçesiyle evleniyorsun ve benim bunu sorgulamamamı mı bekliyorsun?"

Kaşlarım havalandı. "Sana sorgulama hakkı mı sundum?"

Ağır konuşmaya başlıyorsun.

Savaş'ın beni öpmek istemediğini yüzüme vuracak şeyler yapmasın o zaman. Canım acıyor.

"Ben evlendim Ece. Sen değil. Savaş benim kocam. Senin değil. Doğal olarak seni bağlayan bir durum yok."

Yüzü dehşete düşmüş bir hal aldı. "Sen ne dediğinin farkında mısın? Arkadaşınım ben senin. Kardeşinim!"

Tam olarak burada saçmalıyordu işte. "Evet, arkadaşımsın ama bana yardım etmek yerine köstek oluyorsun. Evet, ani oldu ama ikimiz de birbirimizi seviyoruz. Çocuk değiliz. Evliliğin getirdiği sorumlulukların farkındayız."

Yumuşa biraz. Kırılmasın.

Derin bir nefes aldım. "Endişelenmeni anlıyorum. Senin yerinde ben olsam ben de endişelenirim ama endişen gerçekten gereksiz Ece."

"Anlamıyorsun. Ben sadece-"

Derin bir nefes daha aldım. "Beni üzmesinden, kırmasından, canımı yakmasından, kandırmasından, kullanmasından korkuyorsun ama öyle bir şey yok. O gerçekten öyle biri değil."

İçine sinmediğini gözlerinde görebiliyordum. "Ben bana göre yanlış olan bir şey yapmam."

Bir şey demedi ama gözleri "Ona köpek gibi aşıksın. Bir kere 'Gel.' dese sonunun kötü olacağını bilsende arkana bakmadan gidersin yanına." der gibi bakıyordu.

Çok büyük bir laf edecektim. "Bana göre yanlış olan hiçbir şeyi yapmam. Aşkımdan Mecnun'a dönsem de yapmam. Bana güven ve yanımda ol."

YANLIŞ Όπου ζουν οι ιστορίες. Ανακάλυψε τώρα