2.Bölüm : 'Benim İşim'

702 47 44
                                    


Genç adamın gözleri kısıldı, bu kız delirmiş olmalıydı. Bu odada söylediği kişilerin hiçbiri yoktu, yaklaşıp kolundan tuttu. "Burada o kişilerin hiçbiri yok! Benimle dalga mı geçiyorsun?" Kolundan tutup kapıya çevirdiği an bir genç kız göründü kapıda.

Gözleri ikisine kaydı, Eylül hızla yanına yaklaştı. Yalvarır bakışlarıyla gözlerine bakıp işaret parmağını pencere önündeki masaya uzattı. "Orası benim masam." dedi.

Diğer kızın gözleri genç adama döndü, anlam vermeye çalışıyordu. Kafasını hızla iki yana sallayıp Eylül'e döndü. Deli olmalıydı. "Buranın sana ait olması mümkün değil, o masada 3 yıldır sadece ben çalışıyorum."
"Ne?" dedi Eylül, gözleri dehşetle büyüdü. Bir oyun olmalıydı her şey, arkadaşları bir araya gelip bir şaka yapıyor olmalıydı.

Kafasını yavaşça iki yana sallamaya çalıştı, hafızasından şüphe etmeye başlamıştı. "Burası.." dedi zorlukla. Zihni karmakarışıktı. "Benim masam."

Gözlerini yavaşça odada gezdirdi, kar küresine kaydı bakışları. İçerisinde küçük bir melek figürü vardı, pembe renkti. Hızla eline aldı, "Bunu arkadaşım işe başlarken bana hediye etmişti."

Bakışlarını karşısındaki kişilere çevirdi, hızla elinden çekti genç kız. "Bu kız kardeşimin hediyesi!" yaklaşıp masasının en özenli köşesine yavaşça yerleştirdi.

"Hayır.." dedi Eylül, "Hayır." Kafasını şiddetle iki yana salladı. "Hayır." diye yineledi.

Yavaşça bir adım geriye gitti. Gözlerini odada ve masalarda gezdirdi. Daha dün buraya gelmiş, yoğun işlerin arasında gününü tamamlamış, arkadaşlarıyla sıkıldığı bir anda buluşup karşılıklı kahve içmişti.

"Bir şaka olmalı." Ayakları uyuştu, geri geri gidip sandalyelerden birine yavaşça oturdu. Kafasını iki elinin arasında bastırıp gözlerini sıkı sıkı kapattı. Bir kabus muydu her şey?

"Benim işim." diye fısıldadı. Uzun yıllar sınavlara yoğun çalışıp buraya yerleşmişti. Yanılıyor olamazdı, bir yıldır her sabah uyanıp soluğu burada alıyordu. Bir hayal veya rüya değildi, burası onun iş yeriydi.

Gözlerini yavaşça aralayıp ellerini gevşetti. "Müdür.." dedi sessizce. Hızla doğruldu, hızla müdürlüğe gidip yerini kanıtlamalıydı. Ayağa kalkıp çantasını sıkı sıkı tutup odadan çıktı.

Hızlı adımları kendinden emin, sert ve endişeliydi. Koridorları hızla geçip bir odanın önünde durdu, derin bir nefes verip yumruk yaptığı elini yavaşça kapıya vurdu. "Gir." Sesini duyduğu gibi kapıyı itti.

Gözleri ilkin bir masaya kaydı, orta yaşlı adam oturuyordu gerisinde. Üzerinde siyah bir takım elbise vardı, saçları her daim aynı özenle şekillendirilirdi.

"Müdürüm." dedi Eylül, yüzünü gördüğü anda yüzünde koca bir rahatlama belirdi. Sonunda tanıdık bir sima görebiliyordu. Tebessüm etti, şimdi her şeyi anlayacaktı. Belki de odası değişmişti. İş arkadaşlarıyla birlikte başka birindeydi artık.

"Buyurun." dedi müdür. Eliyle masanın önündeki deri koltuğu işaret etti.

Yavaşça koltuğa oturdu genç kız, her gün düzenli olarak buraya uğrayıp yanına gelir, karşılıklı sohbet eşliğinde kahve içerlerdi. Ufak bir soluk aldı, "Müdürüm birimim mi değişti?"
"Ne?" dedi müdür. Yüzünde sert ve anlam vermeye çalışan bir ifade vardı.

"Odamda yabancılar var, üstelik masamda da başkası çalışıyor."
"Odanda mı?"
"Evet müdürüm."

Koltuğunda yavaşça doğruldu müdür, gözlerini karşındaki kıza çevirdi. "Kimsin?"
"Ne?" dedi genç kız, "Müdürüm Eylül ben. Başının tatlı belası Eylül."

'GERÇEĞİN İZİNDE'Opowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz