4.Bölüm: 'Dünyanın Hafızası'

570 41 56
                                    

Ve Dünya kendi ekseninde döndüğü bir gece, hafızasından onu tamamen sildi.
Artık.. ne ailesi tanıyor, ne arkadaşları biliyor, ne de bıraktığı izler duruyordu.
O, hiç var olmamıştı.

.....

"Ben Kerem." diye cevapladı.

Genç kızın yüzünde istem dışı ufak bir tebessüm belirdi. Bu adam aynı kelimeleri tekrarlamayı seviyordu belli ki.

"Beni tanıyor musun Kerem?" diye sordu merakla.

Genç adamın yüzünde ufak bir tebessüm belirdi, gözleri kısıldı. "Tanıyorum."
Ufak bir soluk aldı genç kız, "Peki.. Ben Kerem'i tanıyor muyum?"

Kafasını yavaşça olumlu anlamda salladı,
"Tanıyorsun."
"Ne?" Dedi genç kız şaşkınlıkla.
"Eylül.." dedi fısıltıyla Kerem. Yavaşça yaklaşıp yatağın kenarına oturdu. Bir elini dikkatle yüzüne bıraktı, kalbi deli gibi haykırıyordu. "Kerem'i sevmelisin." diye ekledi.

"Ne?" dedi Eylül, gözleri merakla büyümüştü. Yavaşça bakışlarını bir çift yeşil gözden ayırdı. Geriye çekilip yüzünü elinden uzaklaştırdı. "Sevmek mi?"

"Kerem'i sevmek mi?" Diye tekrarladı. Kafasını yavaşça geriye yasladığı gibi hızla ayırdı. Unuttuğu çok önemli biri vardı, "Burak!" diye haykırdı. Neredeydi sevdiği adam? Neredeydi yıllarını verdiği aşk?

Ellerinden destek almaya çalışarak doğruldu. Be ayaklarında sızı ne akşamın karanlığı umurundaydı. Tek dayanağı vardı, yanına gidip kollarına sığınmalı, kafasını dizin dayayıp sakinleşmeliydi.

"Merak etmiştir." dedi fısıltıyla. Kim bilir bunca saat ne çok merak etmiş, ulaşmaya çalışmıştı. "Gitmeliyim."

Ayaklarını yataktan indirdi, sızıya rağmen kalkmaya çalıştı. Yüzü ekşidi, acısı çok şiddetliydi. "Dur." dedi Kerem, "Gitme."

Kafasını şiddetle iki yana salladı genç kız, hiçbir güç onu burada tutamazdı bundan sonra. "Karışma bana." gözlerini hızla ayırıp arkasını döndü, genç adam kolundan tuttu. Gitmesine izin veremezdi.

Gözlerini kolunu tutan ele çevirdi Eylül, ufak bir soluk alıp tüm gücüyle hızla geriye çekti. "Bana engel olamazsın." Kapıya yöneldi, Kerem hızla önüne geçti.

"Çekil önümden!" diye haykırdı genç kız.
"Gidemezsin.." dedi genç adam, gözlerini endişeyle ayaklarına çevirdi. Kan izleri gözüküyordu. "Canın acır." Diye ekledi endişeyle.

Eliyle hızla itip umursamadan solladı genç kız, seke seke de olsa dış kapıya yaklaştı. Kerem sessizce takip ediyordu. Gitmesine müsaade edemezdi, hayatta kalmasının tek amacıydı. Böylece gitmesine izin veremezdi.

"Gitme Eylül." dedi fısıltıyla. Yeniden önüne geçti.

Delice gözleri büyüdü genç kızın, derin derin nefes alıp sakinleşmeye çalışarak işaret parmağını gözlerine doğrulttu. "Kimsin ya sen! Kimsin! Bana karışamazsın!"
"Kerem ben.." dedi fısıltıyla genç adam.

"Kerem.." diye tekrarladı Eylül, öfkeliydi. Gidemediği her saniyede de deliriyordu. Gözlerini onun bir çift yeşiline çevirdi. "Bilmen gereken bir şey var Kerem! Seni sevmeyeceğim! Bu asla ama asla gerçekleşmeyecek!"

Sollayıp hızla kapıdan çıktı. Bahçeden hızlı hızlı uzaklaşırken Kerem bakışlarını yavaşça ona çevirdi. Geçen her saniyede uzaklaşıyor, karanlıkta kayboluyordu.

Gözlerini yavaşça kapattı, bedenini derin bir sızı aldı. Önce kalbini yaktı, sonra sol elinin küçük parmağını bir alev sardı. Bir acı, her saniye canını daha şiddetle yakıyordu.

'GERÇEĞİN İZİNDE'Where stories live. Discover now