6.Bölüm: 'Dilek'

561 37 81
                                    

"Bir gece, bir şey oldu ve dünya Eylül ve Kerem için değişti."
.....

"O gece neler olduğunu bulursam, düğümü çözebileceğim." Delice heyecanlandı, "Ve bu şekilde Eylül'ü sevdiklerine kavuşturacağım."

.....

Yeşil gözlerini yavaşça araladı genç adam, günün erken vakitleriydi. Kapalı bir hava hakimdi, bulutların varlığı odayı kaplamıştı. Ufak bir soluk alıp doğruldu, gece oldukça geç vakitlerde uyumuştu. Ayaklarını yataktan indirip kalktı.

Gününü aydınlatan bir kişi vardı günlerdir evinin içerisinde, büyük bir hayal gibiydi. Her sabah uyandığında gördüğü yüz, duyduğu ses ona aitti.

Odanın kapısını aralayıp odasına yaklaştı. Uyanmış olmalıydı. Kapının önünde adımlarını durdurup yumruk yaptığı elini yavaşça vurdu. Bekledi, ses yoktu. Yeniden vurdu, ses yine yoktu. Uyuyor olamazdı, elini kulpuna bırakıp yavaşça indirdi, gözleri yatağa kaydı. Boştu ve çarşafları özenle düzeltilmişti.

Yüzündeki ufak şaşkınlıkla odaya adım attığı gibi gözleri komodinin üzerindeki ufak not kağıdına kaydı. Gözleri telaşla büyüdü, gitmiş, bırakmış olamazdı değil mi? Ne yapabilir, kime sığınabilirdi, dünya hafızasından böylesine silmişken.

Hızlı adımlarla içeri girip kağıdı eline aldı, 'Yalnız kalmaya ihtiyacım var. Biraz dolanıp döneceğim, merak etme." Ufak bir soluk aldı genç adam, rahatlamıştı, geri dönecekti.
....

Bir evin önündeydi Eylül, gece boyunca gözüne hiç uyku girmemiş, günün aydınlandığını gördüğü anda soluğu sokakta almıştı. Saatlerce bir başına dolanmış, ayakları onu buraya getirmişti. İki katlı müstakil bir evdi, çisil çisil yağan yağmurun varlığı ile ufak bahçesi nemliydi. Kim bilir çiçekleri ne güzel kokuyordu?

Yaklaşmak istedi, tek adım atıp durdu. Yapamazdı, burası artık ailesine ait değildi. Gözleri buğulandı, yavaşça yere eğdi, bir ses ulaştı kulağına. Evin iç kapısı aralanıyordu, annesi gözüktü. "Anne.." dedi fısıltıyla.

Yanına yaklaşıp delice sarılmak, kollarına sığınıp ellerini saçlarına hissetmek istedi, yapamadı. Dünya hafızasından silerken ailesini, annesini de almıştı. "Bak geldim anne." Diye ekledi. Yanağına ufak bir damla yaş yavaşça süzüldü. "Sözümü tuttum. Doğum günümde buradayım."

Elinin tersiyle yanağını silmeye çalıştı, geçen seneki doğum gününde gelemediği için ailesi büyük sitemlerde bulunmuş, genç kız söz vermişti. Bir sonraki doğum gününde yanlarında olacaktı. "Ama sen... bir kızın olduğunu bile hatırlamıyorsun." Ne garipti hayat, ne vereceğini ne alacağını bilebiliyorsun.

Dudakları delice titredi, çok özlemişti önceki hayatını, ailesini, sevdiklerini. Unutmuştu, doya doya gülmeyi, sıkı sıkı sarılmayı. Nasıl dayanacaktı buna?

Annesinin elinde bir çekpas vardı, balkonu yağmur suyundan temizleyip arkasını döndü. Eve girip kapıyı örttüğünde genç kızın iki yanağı da ıslandı. Yabancı olmak çok zordu.

.....
Geçen her saatte yağmur şiddetini arttırıyordu. Eylül yürüdüğü sokaklardan birinde durdurdu adımlarını. Kalbinde derin bir sızı, zihninde eşsiz anıları vardı. Gözleri dolu, ara ara da yaşlıydı. Özellikle bugün sevdiklerinin yokluğunu derinden hissediyordu.

Evin tek evladıydı, doğduğu günden bu yana el üstünde tutuşmuştu. Üstüne titreyen bir annesi bir babası vardı, asla bir isteği iki edilmemişti. Okulunun da gözde öğrencilerinden biriydi, en popüler çocuğuyla arasında herkesin imrendiği büyük aşk vardı, çok seviliyordu. Ömrü boyunca hiçbir günü böylesine sevgisiz, yalnız olmamıştı.

'GERÇEĞİN İZİNDE'Where stories live. Discover now