19.Bölüm:'Yeni bir Hayat'

406 40 44
                                    

"Bir hayat kuralım, içerisinde sadece biz olalım. Yeni arkadaşlar edinelim, yeni iş bulalım ve yepyeni anılar biriktirelim."

......

"Kerem.." dedi fısıltıyla. Gözlerini kapıyı açtığı anda içeride gezdirdi. Eve büyük bir sessizlik hakimdi, ağır ve sessiz adımlarla salona yaklaştı.

Bakışları koca koltuğa kaydı, genç adamı gördü. Koltuğun üzerinde derin bir uykudaydı. Bedeni oldukça kötüydü, ne direnebiliyor ne acısını dindirebiliyordu.

"Uyuyor musun?"

Parmak uçlarında yanına yaklaştı. Gözleri yaraya kaydı, sıkıntılı bir soluk verdi. Canını çok fazla yakıyor olmalıydı. Köşedeki ilaç poşetini yakınına getirip koltuğa oturdu.

İki eliyle uyandırmamaya dikkat ederek kafasını kırlentten ayırıp dizlerinin üzerine bıraktı. Uzanarak yetiştiği ince pikeyi bedenine usulca örtüp ilaç poşetini açtı. İçerisinde gördüğü ilaçlardan yara kremini eline aldı, aynısını o da almıştı.

Kapağını açıp parmağının ucuyla yaraya sürdü, dokunduğu her anda gözlerini kıstı, tüm nefesini üfledi. Canını yakmamaya büyük gayret ediyordu.

Hemen ardından bir sargı bezini dikkatle sardı, kapalı olması belki de daha acısız olacak ve daha kolay iyileştirecekti.

Poşeti sessizce köşeye itip gözlerini genç adama çevirdi. Beyaz teni, uyumlu kirli sakalları ile çok başkaydı. Bahar gözleri kapalıydı, sessiz sessiz soluklar alıp veriyordu.

"Kerem.." diye fısıldadı. Kulağına doğru yavaşça eğilip dudaklarını yaklaştırdı. Ufak bir nefes verdi, "Dönmeyelim.." delice titreyen elini dikkatle yanağına, sakallarının kısa tutamlarının üzerine bıraktı. Kalbi eridi, kül olup kanat çırparak uçtu.

"Gerçeğe dönmeyelim." Diye ekledi. Gözleri dolu dolu oldu, ilk defa gerçeğe dönmeyi değil de burada kalmayı istiyor, diliyordu.

Ufak soluk verdi, "Hep burada kalalım." Avucunun temas ettiği sakalları dikkatle okşadı. "Sadece ikimiz olalım." diye ekledi.

Küçük bir kıpırdama hissetti, elini yavaşça geriye çekti. Genç adamın bahar gözleri usulca aralandı. Bakışlarında, körkütük aşkın izleri vardı. Bir çift koyu göz, ömrünün en güzel manzarasıydı. "Eylül.." dedi fısıltıyla. Yavaşça doğrulmaya çalıştı, "Dönmüşsün." Diye ekledi. Endişeyle beklediği anlarda bedeni istemsiz derin bir uykuya teslim olmuştu.

"Döndüm.." Diye fısıldadı. Ses tonu ciddi ve kararlıydı. "Dönmek istedim."

Ufak bir nefes verip gözlerini gözlerinden yavaşça ayırdı. "Kerem ben.. gerçeğe dönmek istemiyorum."
"Ne?" Dedi genç adam, şaşkındı.

"Burada kalsak, hiç dönmesek olmaz mı?"
"Ama.."

Hızla elini elinin üzerine bırakıp sıktı. "Dönmek istemiyorum."
"Ama.." diye yineledi genç adam, bahar gözleri şaşkınlıkla anlam vermeye çalışıyordu. Geldiği andan beri ailesi ve sevdiği adam için dönmek isteyen, günlerce gözyaşı dökendi, şimdi neden vazgeçmişti.

"Ailen.. ve." Sustu, isminden bile rahatsızlık duyduğu adamı anımsadı. "Burak..?"

"Ben.." dedi fısıltıyla genç kız, titreyen elini yavaşça yanağına bıraktı, adamın kalbi delice titredi. Ufacık bir temas nasıl da tüm benliğini ele geçiriyordu? Ufak ve sık nefesler almaya çalıştı, her an kendinden geçebilirdi.

"Sadece yaşamanı istiyorum." Gözlerini yavaşça gözleriyle buluşturdu. "Ve seninle olmak istiyorum."
"Benimle mi?"
"Seninle." Gözleri doldu, direnmeye gayret etmedi, işe yaramayacaktı. Yanağına ufak bir damla gözyaşı yavaşça süzüldü.

'GERÇEĞİN İZİNDE'Where stories live. Discover now