23.Bölüm:'Kalbime Emanet'

350 38 62
                                    


Yanakları ıslandı, bakışları yalvarıyordu. "Lütfen.."

Gözlerini yavaşça gözlerinden ayırıp kalkmaya çalıştı Kerem, elini sıkıca tutan daha da sıktı, gitmesine müsaade etmedi.
"Lütfen Kerem, kimdin?"
"Ben.." dedi genç adam, yanağına yavaşça bir damla gözyaşı süzüldü. "Gölgeydim." diye ekledi.

"Ne?" Dedi Eylül, elini yavaşça yanağına bıraktı, kalbini titreten yaşı dikkatle sildi. "Ne gölgesi?"

"Ben.." kafasını yavaşça eğdi Kerem, kalbi heyecanla çırpınıyordu. Bir gün cesaretini toplayıp itiraf yapacağını hiç hayal etmemişti. Her daim ulaşılmaz, yaklaşılmaz, dokunulmazdı. "Senin gölgendim."
"Ne?"

Yanağı usulca yeniden ıslandı genç adamın, kalbini sakinleştirmeye büyük ihtiyaç duyuyordu. Ufak bir soluk verdi, artık kaçış yoktu. Artık hayalini bile kuramadığı o anı gerçekleştirip kalbini dökmeliydi. "4 yıldır arkanda bir gölge vardı. Her anını izliyor, takip ediyordu."
"Nasıl.." diye sordu titret sesiyle genç kız. Anlam vermeye, anlamlandırmaya çalışıyordu.

"Seni 4 yıl önce okulun bahçesinde voleybol oynarken gördüm. Ter içinde ve soluk soluğaydın.  Topa vurduğun her anda duyulan kahkahaların kalbime bir kuş gibi konuyordu."
"Sen.." dedi fısıltıyla Eylül, yanağı usulca ıslandı. Maçlarında izleyicilere hiç dikkat etmez, sadece oyuna odaklanırdı. "Orada mıydın?"

Kafasını yavaşça onaylayarak salladı genç adam, "Ben senin olduğun her yerdeydim."
"Ne?"
"Kantinde kaşarlı tostu iştahla yediğinde de, okula geç kalıp koşarak geldiğinde de, arkadaşlarınla sohbet ettiğinde de ben vardım."
"Ne?" Yanağı usulca yeniden ıslandı.

Elini cesaretini toplayarak yavaşça tuttu genç adam, gözlerini dileğinin bakışlarına çevirdi. "Ben.. sen görmesen de hep seninleydim."
"Hep.. mi?"
"Hep."

Ufak soluk aldı Kerem, bahar gözlerin kızarıktı. "O adamın seni üzdüğüne de, şiddetli tartışmalarınıza da, maçta yaralandığında ve hastanede kaldığında da ben vardım."
"Neden?" Diye sordu. Yanakları durmaksızın yaş akıtıyordu. Bu nasıl mümkün olurdu, neden ömrünü bir kızı izlemekle heba etmişti. "Bunu neden yaptın?"

"Çünkü.." tuttuğu eli, yavaşça kalbinin üzerine bıraktı. "Burası.. seninle atıyordu."
"Ne?" Sesi delice titredi. Kulakları yanlış mı duyuyordu, varlığından bir haber olduğu bir adam 4 yılını, her anını ona mı feda ediyordu?

"Ben.. hiçbir zaman elini tutmanın hayalini bile kuramadım." Elini yavaşça sıkıp yavaşça yanağına bıraktı. "Sana dokunabileceğime ihtimal bile veremedim." Gözlerini yavaşça gözleriyle buluşturdu. "Gözlerine bakabileceğimi hiç düşünemedim."

Yavaşça bakışlarını ayırıp elini geriye çekti. "Sen.. bu gölgenin gerçekleşmeyeceği ve hiç hayal etmeye bile cesaret edemediği dileğiydin."
"Neden? Neden hiç karşıma çıkmadın?"
"Çünkü mutluydun." Sustu, "Yani mutlusun sanıyordum." Diye ekledi.

"Burak'tan dolayı.." dedi Eylül. Elinin birini yavaşça yanağına bıraktı, dikkatle sakallarının kısa tutamlarının arasında gezdiriyordu. "Halbuki seni sevmem için karşıma çıkman bile yetecekti."
"Onu seviyordun."

Kafasını yavaşça iki yana salladı Eylül, alt dudağını sertçe ısırdı. "Bazen.." yanağı ıslandı. "Önce birine aşık olduğunu sanırsın." İşaret parmağını dikkatle bahar bakışların göz kapağında gezdirdi. "Sonra hayatına başka bir adam girer, göz kapaklarına kadar tutulur, öncekinin aşk olmadığını anlarsın."

"Ben.." dedi, derin derin nefes toparlanmaya çalıştı. "Sadece bu gölgeye aşığım."

Gözleri yavaşça genç kızın gözleriyle buluştu genç adamın, kalbini sakinleştirmeye gayret edip yanağındaki eli sıkıca tuttu. "Ölümü kabullendiğimi söylemiştin ya." Yanağı usulca ıslandı. "Sebebi dileğimin gerçek olmasıydı. Hayattan başka bir beklentim yoktu."
"Hayır.." dedi Eylül. Kollarını sıkı sıkı boynuna doladı. "Dileğin beni kendine böylesine bağlayıp bırakmak mıydı?"

'GERÇEĞİN İZİNDE'Where stories live. Discover now