7.Bölüm: "Kalbimin Sahibi."

468 40 58
                                    

"Dünya o gece genç kızı hafızasından silerken, çok ufak bir ayrıntıyı unutup es geçmişti."

....

Gözleri dolu dolu oldu, her anda kalbinde olan tek dilekti. "Mutlu olman için ölmem gerekirse, öleceğim." Yavaşça ayağa kalktı, pikeyi dikkatle üstüne örttü. "İyi uykular dileğim."

Arkasını sessizce dönüp önce ışıkları sonra da çıkıp kapıyı kapattı. Bir an önce o geceye dair bir şeyler bulmalı, hatırlamalı ve onu önceki hayatına döndürmeliydi. Ölüm umurunda değildi, kısa bir an bile olsa ne de olsa dileği gerçekleşmiş, gözlerine bakabilmiş, yakınında durabilmişti.

.....

Yoğun bir yağmurun şırıltısı duyuluyordu dışarıda. Gece boyunca süregelen yağışın etkisi hakimdi, sokaklar su birikintilerine bulanmıştı. Kerem için saatler uykusuz ve ıssızdı son zamanlarda. Saatlerini yatakta, odada veya koca salonda dolanarak tamamlıyordu. Bu gece de sabaha değin ayakta kalıp günün ağarmasıyla bitkin düşmüştü.

Günün erken vakitleriydi, salonun orta yerindeki kanepedeydi. Yosun gözlerini yavaşça, kulağına ulaşan sesi, burnuna sinen koku ile aralamaya çalıştı. Koca evin içerisindeki sessizliğe sesti.

Ufak bir merakla ellerinden güç alarak doğruldu. Gözleri küçük parmağına kaydı, yarası belirginliğini koruyordu. Umursamamaya çalışarak ayağa kalktı. "Eylül.." dedi fısıltıyla.

Adımlarını mutfağa çevirdi, ses de kokularda oradan geliyordu. "Eylül.." diye tekrarlayıp durdu. Yüzünde hazırlıksız bir tebessüm, kalbinde koca bir soluk yer aldı. Masanın üzerinde kahvaltı hazırlanmış, genç kız bardakları yerleştiriyordu.

Gözleri gördüğüne, kalbi manzarasına inanmakta zorluk çekti. Ömrünün en büyük dileği, en büyük hayalindeydi. Dokunamadığı, gözlerine bir kez bile bakamadığı kız, şimdi evinde onun için kahvaltı hazırlıyordu.

Gözlerini yavaşça kapatıp koca bir soluk aldı, her şey gerçekten, gerçek değil miydi? Onun rüyası, genç kızın da kabusu muydu?

Kafasını yavaşça iki yana sallamaya çalıştı, parmağındaki yara sızım sızım sızladı, kalbinde derin bir ize sebep oldu. Gözleri dolu dolu oldu. Gerçekten de o, bugünlere kabus mu diyordu?

Yavaşça arkasını döndü, gözlerine görünüp kabusuna kabus olmamalıydı. Karşısına belki de mecbur olmadıkça hiç çıkmamalıydı.

"Kerem.." diyen ses ile adımı anında durdu. Kalbi delice haykırdı, ismini daha önce hiçkimse böyle güzel söylememişti. Gözlerini yavaşça kapattı, Eylül hızlı adımlarla yaklaşıp önünde durdu.

"Kızarmış ekmek sever misin? Yada yumurtayı nasıl seversin?" Diye sordu, elini hızla tutup yönünü heyecanla masaya çevirdi. Bir süredir hazırlamak için uğraşıyordu.

"Az pişmiş mi seviyorsun?" Diye ekledi. Kerem bakışlarını yavaşça gözlerinden ayırdı, her buluşmada kalbi delice acıyordu.

"Kahvaltı da çay mı içersin?" Diye ekledi heyecanla Eylül. Elini yavaşça elinden çekti.

"Ben.." dedi genç adam. "Çay severim." Sustu, tıpkı senim gibi diyemedi. Genç kız da çayı çok sever, sabahları özellikle delice içerdi.

"Yumurtayı az pişmiş mi yersin?" diye sordu anında Eylül merakla.
Kafasıyla onayladı genç adam, "Evet."
"Benim gibi." diye ekledi genç kız rahatlayarak. Damakları tamamen uyuşuyordu, rahatladı.

"Hadi kahvaltı yapalım."

.....

"Eylül.." dedi Kerem. Gözlerini üzerinden hiç ayırmıyordu, tıpkı bir hayaldi.

'GERÇEĞİN İZİNDE'Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin