8.Bölüm: 'Eylül, Kerem'i Sevecek'

477 39 79
                                    

"Dokunmak ve gözlerine bakmak imkansızdı ama sesi ve gülüşü en büyük dayanağımdı."

.....

Gözleri genç kıza kaydı, sessizce oturmuştu. Bir eli ensesindeydi, izi yavaşça ovuyordu. Kafasını yavaşça çevirdiğinde, gözleri genç adamın bir çift yeşiline kaydı. "Kerem.."
"Gel, gidiyoruz." dedi genç adam, tek kelime etmesine müsaade etmeden elinden sıkı sıkı tutup ayağa kaldırdı. Bir an önce bir hastaneye götürüp durumunu öğrenmeliydi, elbet ufak da olsa bir bilgi alabilecek, o geceye dair bir iz elde edebilecekti.

....

Bir hastanenin önünde durdurduğu arabadan hızla indi Kerem, ön kapıyı açıp genç kızın inmesine yardımcı oldu. "Neden buradayız?" diye sordu Eylül hastaneye gözlerini çevirip.

"Ensendeki izin sebebini öğrenmeye çalışacağız." Elini sıkıca tutup hastaneye ilerledi, gözlerini girişte gezdirip danışmaya yaklaştı. Genç bir görevli vardı.

"Acil ne tarafta?" diye sordu.
"Koridorun sonunda sağda ama öncesinde kayıt yapmalısınız."
"Tabii." Gözlerini genç kıza çevirdi, "Kimlik yanında mıydı?"

Kafasını yavaşça iki yana salladı Eylül, o gün evde unutmuş, bir daha da alamamıştı.
Kerem'in gözleri görevliye döndü, "Kimliği unutmuşuz, başka türlü muayene olamaz mıyız?"
"Tabii, kimlik numarasını bilmeniz de yeterli."
"Biliyor musun?" diye sordu genç adam, gözlerini yeniden genç kıza çevirmişti.

Eylül kafasıyla onaylayıp görevliye döndü. 11 rakamı tek tek söyledi, görevlinin gözleri ikisine döndü. "Bu kimlik numarasına ait bir bilgi yok."
"Yanlış mı söyledim acaba?" dedi, tekrarladı, görevli kontrol etti, eksik veya hata yoktu.

"Maalesef ki bu kimlik numarasıyla giriş yapılamıyor."

Gözleri anında buluştu iki gencin, Eylül yavaşça elini genç adamın elinin içerisine bıraktı. Bu dünyanın hiçbir köşesinde yoktu. "Yokum.." dedi dolu gözleriyle. Bedenini delice bir korku sarmıştı.

"Halledeceğiz." dedi genç adam, gözlerini yeniden görevliye çevirdi. "Kayıt olmadan muayene olamaz mıyız, biraz acil ve önemli bir konu."
"Maalesef mümkün değil."

Gözleri doldu Eylül'ün, dünya onu tamamen silmişti. Elini hızla genç adamın elinden çekip arkasını döndü. Hızlı adımlarla bahçeye koştu, bir bedeni dışında hiçbir şeyi yoktu artık.

"Eylül!" diye seslendi genç adam, bahçenin orta yerinde kolundan tutup durdurdu. "Dur lütfen."

"Ben yokum!" İki yanağı çaresizliğiyle delice ıslandı, kabullenmek mümkün değildi. "Ben bu dünyada hiç var olmamışım!" diye haykırdı. Bu nasıl olurdu? Dünyanın en kuytu köşesinde bile ufacık bir izi yoktu. Her izi, her detayı, her anısı bir gece ansızın yok olmuştu. O artık bir hiçti..

"Eylül.." Yaklaşmaya çalıştı.

Genç kız kafasını hızla iki yana sallayıp geri geri gitti. Endişesinin yerini çaresiz bir öfke almıştı. İki elini iki şakağına sıkıca bastırdı. "Gerçekleşmesi mümkün olmayan bir rüya, hatta bir kabus olmalı her şey! İşim, artık işim değil. Ailem, artık ailem değil. En önemlisi sevdiğim adam, artık sevdiğim adam değil!"

Yanakları delice ıslandı, gücü tükeniyordu. Yavaşça yere çömeldi, "Ben annemi istiyorum." dedi, bakışları yalvarır, sesi titrekti. Kalbinin en büyük özlemi annesineydi. Sığınağı, limanı, gücü yoktu.

....

"Yalnız kalmak istiyorum." dedi Eylül. Eve girdiği gibi bedenini koltuğa bıraktı. Yüzü soluktu. Kollarını dizlerine sıkı sıkı sarıp kafasını eğdi, yanağı özlemle ıslandı.

'GERÇEĞİN İZİNDE'Where stories live. Discover now