5.Bölüm: 'O gece '

589 37 27
                                    

"Dünya.. hafızasında olmayan biri için ne yapabilirdi ki? Üzülmezdi, aramazdı, yokluğunu hissetmezdi. O bir hiçti, varlığı olmayan bir hiç."

.....
"Seni.." dedi Kerem, "Eskiye döndüreceğim." diye ekledi.
"Ne?" dedi Eylül, gözleri heyecan ve merakla büyüdü. Bunu yapabilir miydi gerçekten?

Genç adam sustu, kalbinde derin bir sızı yer aldı, parmağı canını yaktı. "Herkes eskisi gibi seni hatırlayacak ama.." Bakışlarını yavaşça ayırdı. "Senin hafızan beni silecek." arkasını yavaşça döndü, gözlerini kapayıp ufak bir soluk aldı.

Genç kızı eskiye döndürdüğü vakit, o yok olacaktı. Eylül'ün geçmişi, Kerem'in geleceğini yok edecekti.

"Ne?" Dedi Eylül şaşkınlıkla. Anlam vermeye hem kalbi hem beyni zorlanıyordu. "Ne demek bu?"

Gözlerini yavaşça buluşturdu, "Seni ailene, işine.." sustu, "Ve erkek arkadaşına kavuşturacağım."
"Gerçekten mi?" Gözleri dolu dolu oldu, ne çok özlemişti önceki hayatını. "Ne zaman?" Diye sordu, oldukça sabırsızdı. Bir an önce eskiye dönmeli, annesine, arkadaşlarına ve sevdiği adama sıkı sıkı sarılmalı, her sabah işine hiç şikayet etmeden erkenden kalkıp gitmeliydi.

"Nasıl.. nasıl yapacaksın?"
Kafasını iki yana salladı genç adam, şimdilik hiçbir fikri yoktu. Bir an önce bir çözüm bulup onu geçmişe çevirip sonsuzluğa gitmeliydi. Beklemenin de çabalamanında bir anlamı yoktu, o onu asla sevmeyecekti.

"Bilmiyorum.." ufak bir soluk aldı. "Çaresini bulacağım. Üzülme." arkasını döndü, hızlı hızlı ilerleyip uzaklaştı.

....

Mutfaktaydı Kerem, yönü tezgaha dönüktü. Elinde dikkatle bir bıçak tutmuş, yavaşça domates dilimliyordu. Sessizdi, oldukça ağır hareket ediyordu. Kalbinin derinlerinde aldığı kararın sonuçları vardı, hatırladıkça hem parmağındaki yarayı hem de bedenini sızlatıyordu. Hayatı gerçekleri ortaya çıkardığı gün son bulacak, artık dünyanın içerisinde varlığı olmayacaktı. Geride arkadaşları ve bir an bile onu sevdiğini göremediği kız kalacaktı. Olsundu, dünya kızı hatırlayacak, yeniden sevdiklerine kavuşturacaktı, buna değerdi.

Sessiz adımlarla mutfağa girdi Eylül, kafası darmadağındı. Düşünüyor, düşündükçe hiçbir şeyi yerine oturtamıyordu. Hayatı öylesine bir konumdaydı ki, ne mantığı ne kalbi bir cevap bulabiliyordu. Bir gece bir şeyler oluyor ve o dünyanın hafızasından tamamen siliniyordu. Artık ne ailesi ne sevdikleri ne de sevdiği adam onu tanıyordu. Artık onu tanıyan tek bir kişi vardı, o da kim olduğunu bile bilmediği bir adamdı.

Ufak bir soluk verdi, yapacak bir işi, gidecek kimsesi yoktu. Bekleyecek ve bu adamın verdiği sözü yerine getirmesini dileyecekti. Bundan sonra yapacağı tek şey, kilidin hızlı bir şekilde açmasıydı. Kollarını yavaşça göğsünde birleştirdi, gözleri genç adamın parmağına kaydı. "Parmağın.." dedi, yavaşça yanına yaklaştı. Yaraya rağmen domatesleri doğramaya çalışıyordu. "Acımıyor mu?"

Genç adam ufak bir duraksama sonrası doğramaya devam edip kafasını iki yana salladı. "Acımıyor."
İtiraz etti genç kız, böyle bir yaranın acımaması mümkün değildi. "Doğru değil, acır."
"Acımıyor."

Ağır adımlarla yanına yaklaştı Eylül, bıçağı almaya çalıştı, genç adam hızla elini çekip geri geri gitti. Yaklaşmasına izin veremezdi. Kalbi her yakınlıkta delice haykırıyordu.
"Yaklaşma!" Parmağını delice bıçağa bastırdı. Gözleri yavaşça genç kızın gözlerine kaydı, anında ayırdı. Bakışları kalbini eritiyor, parmağındaki sızıyı dindiriyordu.

"Neden?" diye fısıldadı Eylül, şaşkındı. Yaklaştığı her anda adamdan bu sert tepkiyi alıyordu. "Neden sana yaklaşmama izin vermiyorsun?" Sustu, bakışlarını çekinerek ayırdı. "Sana çok sert konuşmuş olabilirim, kırgınsındır. Ama.." ufak bir soluk aldı. "Öfkeliydim, çok üzgünüm. Söylediklerime dikkat etmeliydim."
Bıçağı tuttuğu parmaklarını istem dışında gevşetti Kerem, tezgahın üzerine bıraktı.

'GERÇEĞİN İZİNDE'Donde viven las historias. Descúbrelo ahora