10.Bölüm: 'Kelebek'

459 43 55
                                    

"Annelik öyle güçlüydü ki, dünyaya rağmen evladının izini kalbinde tutabilmişti."

....
"Kızım.." Dedi kadın titreyen dudaklarıyla. Elini yavaşça bedenini deli gibi saran kızın saçlarına bıraktı. "Güzel kızım.." diye ekledi.

Bir adım geriye gitti Kerem, gözleri dolu doluydu. Parmaklarındaki yara delice acıdı, canını yakıp kalbini parça parça etti. Sadece iki parmağını saran yara, büyüdü, büyüdü sol elinin tamamını kapladı. Artık ölüme çok çok yakındı..

"Ölüyorsun.. Bu aşk seni gerçekten öldürüyor." diye fısıldadı genç bir kız, beyazlar içerisindeydi, yanakları yaşla doldu. Ne yapsa da  bu adamı ölümden koruyamıyordu. Kalbindeki büyük aşk uğruna hayatından ve kendinden vazgeçmeyi göze alan bir adamı, gerçekten uzak tutmak mümkün değildi.

O... 4 yılını tek kelimesine, ufak gülüşüne hasret geçiren, aşkının uğruna ölüme meydan okuyan bir avareydi.
O... kalbinin en büyük dileği tek isim olan bir aşıktı.
O... tüm kapalı yollara rağmen içeriyi görmek için pes etmeden dua edendi.

"Annem.." kollarını kadının boynuna sıkı sıkı doladı Eylül, gözlerini kapatıp derin soluk aldı. Şimdi daha güçlüydü, şimdi her şeye gücü yeterdi, annesi artık yanındaydı.

Bir adım geride bekliyordu genç adam, sol elini saran derin yaranın ne acısı ne büyüklüğü umurundaydı. Sonunda sevdiği kızı annesine getirmiş, mutluluk gözyaşlarına şahit olabilmişti, gerisi umurunda değildi.

Bakışlarını yavaşça ayırdı, yanaklarına ufak bir damla yaş süzüldü. O gece neler olmuştu da, sevdiği kız ensesinden derin bir yara almış, ailesinin sevdiklerinin hafızasından silinmişti? Ne olmuştu da farklı bir evrende, farklı bir şekilde dilekleri gerçek olmuştu?

Gözleri yavaşça kadının gözleriyle buluştu, genç kızı sıkı sıkı kollarının arasında sarmıştı. Bir eliyle saçlarını yavaşça okşuyor, bakışları merhamet haykırıyordu.

Annelik... dünyaya karşı mı geliyordu?
Sildiği hafızasına rağmen hatırlamaya mı başlıyordu?
Evlat kokusu, her şeyden daha mı güçlüydü?

Yavaşça geriye çekilmeye çalıştı Eylül, özlem dolu gözleri annesinin bakışlarıyla buluştu. Ellerini sıkıca tuttu, önce kemikli sırtına sonrada avucuna öpücük kondurdu. Varlığına, sesine oldukça hasretti.

"Daha iyi misin?" diye sordu kadın, kalbinde koca bir haykırış vardı. Bu kızın gözlerine baktığı her anda deli hibi sızlıyor, garip bir hissin mimarı oluyordu.

Alt dudağını yavaşça ısırıp bir adım geriye gitti Eylül, tek dayanağı arkasındaki adamdı. Gözleri önce gözleriyle buluştu, bir dayanağa ihtiyacı vardı.

Kerem tereddüt etmeden sağ elini eline yaklaştırdı, parmaklarını parmaklarının arasına geçirdi. Hep yanındaydı, olmaya da devam edecekti. Ufak soluk verip gözlerini kadının gözlerine çevirdi.

"Bizi.." dedi biraz da çekinerek. "Biraz misafir edebilecek misiniz?" diye ekledi.

Kadının yanaklarına usulca bir damla yaş süzüldü, bakışlarını genç kızın bitkin bakışlarından ayırıp tereddütsüz olumlu anlamda salladı. Evinde, ansızın kapısına gelen iki gence elbette yer vardı.

"Buyurun.." dedi, geriye çekilip kapıyı misafirlerine açtı. "Hoş geldiniz."

İki gencin gözleri buluştu, Eylül mutlu, Kerem'in ise gururluydu. Bakışlarında bu ifadeyi görmekti tek amacı, tıpkı eskisi gibi mutluydu. Parmaklarının arasındaki eli yavaşça sıktı, genç kız dolu gözleriyle kafasını salladı. İçeri girecek olmak oldukça heyecanlıydı.

'GERÇEĞİN İZİNDE'Donde viven las historias. Descúbrelo ahora