18. Bölüm : Yasak ve Yanlış.

6.9K 253 48
                                    

Nasılsınız canlarııım???
Umarım iyisinizdirr.
Yeni bölüm ile gelddiiiiim, artık gerçeklere yaklaştıııkk... bol bol yorum bekliyoruuum sizdeeen. Bu bölüm yazma hevesimi etkileyen bir şey.
Vote ve yorumlarınızı bekliyorum, benim için çok önemli düşünceleriniz:))




Bölüm şarkıları
(Sena Şener - Bak bana, Mahzar Alanson - Yandım, Selami Şahin - özledim her şeyini)


18. Bölüm : Yasak ve Yanlış.

Durulan adımlarım kendiliğinden hareketlendi özlemle yürüdüm Calvert'a. Adımlarım hızlandı ve neredeyse koştum. Yanına ulaştığımda sevinçle kollarını araladı ve sarıldık.

"Calvert.." diye fısıldadığımda eliyle sırtımı sıvazlıyordu. Ayrıldık, elimden tuttu ve beni kendinden uzaklaştırıp inceledi daha sonra İngilizce bir şekilde konuşmaya başladı.

"Nalan.." dedi beni incelerken. "Çok özlemişim." Tekrar beni çekip kendine sardığında, "Bende çok özledim seni." Dedim. İngilizceyi zaten biliyordum fakat Londra'da üç yıl yaşayınca iyice gelişmişti.

Varlığını bir an unuttuğum Asaf boğazını temizleyerek yanımıza yaklaştı. Sert adımları uyarı niteliğinde yeri delip geçti.

O sırada biz de toparlanarak ayrıldık. Calvert Asaf'ı fotoğraflarımızdan biliyordu. Bu yüzden onu gördüğünde kaşları çatıldı. Ve bakışları bana döndü. "Gerçekte daha da yakışıklıymış." Dedi espritüel bir şekilde. Gülmemek için zor durduğum sırada Asaf sertçe sordu.

"Ne diyor bu lavuk?" Bakışlarım Asaf'a çevrildi. Çatık kaşlarıyla Calvert'a bakıyordu. Daha da gülesim geldiğinde ağzımın içine yuvarladım dudaklarımı. İngilizce bilmiyordu ve Calvert gülerek bir şeyler söyledikçe deliriyordu.

Sonrasında toparlandım.

"Tanıştırayım.. bahsettiğim doktor arkadaşım, Calvert." Dedim Türkçe konuşarak, sonrasında Calvert'a döndüm.

"Asaf.. gayet iyi biliyorsun zaten."

Calvert beni gülerek onayladı.

"Türkçe konuşsana kızım." Dedi Asaf sinirli sinirli. Bakışlarını Calvert'ın üzerinden çekmiş bana sabitlemişti.

"Calvert Türkçe bilmiyor Asaf." Dedim, omuz silkerek. "Ne işi varmış bunun burada? sor bakayım."

Asaf'a göz devirdim ve Calvert'a döndüm. "Senin nereden çıktın bir anda? Mektubunu aldım." Dedim.

Calvert dudaklarımı tek çizgi haline getirdi ve elini omzuma yerleştirdi. Asaf anlık olarak dudaklarını araladı. "Çek o eli." Dedi kendini tutamayarak. Calvert anlamaz bakışlarını Asaf'a yönlendirdiğinde ben yavaşça Calvert'tan uzaklaştım.

"Mektubu öylesine yazdım. Senin ben gelmeden Londra'ya dönmeyeceğini biliyordum." Dedi. Başımı eğdim utançla. Aynı zamanda Asaf'ın İngilizce bilmemesine bir kez daha sevindim.

"Bunları sonra konuşuruz fakat gelsen de-" Calvert yerde ki bavula eğildi konuşurken. "Eve girelim artık." Dedi sözümü keserek.

Yeni geldiğinden dolayı böyle şeyleri konuşmak istemiyordum. Onu onayladığım sırada bizi anlamaya çalışan Asaf'a baktım.

"Neden gelmiş?" Dedi Asaf merakla. Sertçe yutkundum.

"Neden geldiğini sonra konuşuruz, gel hadi." Dedim davet ederek. Başını iki yana salladı 'nereye' der gibi.

PİNHAN MAHALLESİ | Mahalle HikâyesiWhere stories live. Discover now