3

143 34 13
                                    

Emre Aydın - Çocuğum Belki
Emir Can İğrek - Gönül Davası

BÖLÜM 3| GÖNÜL BAĞI & YAR YARASI

"Anladım, Yâr'la bir olmayınca;
Yer'le bir oluyormuş insan." Can Yücel

"Hata yapıyorsun Naz... Bilmiyorum, senin yerinde olsam ben ne yapardım nasıl tepki gösterirdim bilmiyorum ama bence sen de hata yapıyorsun. Biraz alttan alıp onu dinlemelesin bence." Hastaneden çıkalı bir gün olmuştu. Aslan beyle beraber bırakmıştık evine onu. Bu süreçte ne ben ona bakmıştım ne de o bana. Sessizlik uzayıp gitmişti yol boyu. Şimdiyse her zamanki buluştuğumuz cafe de kızlarla sohbet ediyorduk çünkü Baran'la aramızda olan bu konu çözülmeden rahata ermeyecektik. Kahve bardağının içindeki son yudumu da içip masaya koyduğumda Yasemin'e baktım.

"Kolay olmuyor onunla aynı ortama girdiğimde bile içimde ki öfkeyi yok saymak... Göz göze geldiğimiz anda canını yakan sözler sarf etmek istiyorum."

"Peki rahatlıyor musun öyle yapınca?" İnci'nin sorusuyla omuzlarım düştü.

"Aksine omuzlarımda ki yüküm daha da artıyor sanki. Rahatlayamıyorum bir türlü."

"Nasıl rahatlayabilirsin peki?" Yasemin'in sorusuna dudaklarımı büzerek cevap verdim. Hayatımda ilk defa onun böyle bir konu hakkında yumuşak yaklaştığını görmek, her seferinde şaşırmama sebep oluyordu.

"Dinlemeyi hiç denedin mi?"

"Hayır." Açık bıraktığı kıvırcık saçlarını geriye doğru atarak düşünür gibi gözlerini kıstı.

"O zaman bence oturun sakince dinleyin birbirinizi." Ben ne anlatıyorum sabahtan beri der gibi bakan ifademle üfledim.

"Yaso bende sana onu anlatmaya çalışıyorum ya canım arkadaşım. Dinleyemiyorum onu. Ne zaman ağzını açsa, ki her seferinde güzel sözler söylüyor, benim sinirden tepem atıyor. İstiyorum ki birbirimize içimizdekileri kusalım ve rahatlayalım..."

"O zaman öyle yap aşkım. Nasılsa evine uğramak zorundasın bugün, kır dök evi?"

İnci'nin sözlerinin hemen ardından telefonum çaldı ve arayan çok sevgili teyzemdi.

"Ben konuşup geliyorum."

Dışarı çıktığımda montumun kapşonunu başıma geçirerek sonlanan aramaya geri döndüm.

"Efendim teyze?"

"Neredesin Naz?"

"Kızlarlayım."

"Baran'ın yanına ne zaman geçeceksin?" Nefesimi havaya sesli bir şekilde verip gözlerimi güneşin son kalıntılarını taşıyan gökyüzüne diktim.

"Bilmiyorum teyze." Sinirlenmeye başladığını hissetsemde umurumda olmadı.

"Filiz'le konuştum gelmedi hala dedi. Sen beni deli edeceksin Naz. Boşuna mı magazincileri diktim ben onların kapısına? Sabah beraber gördük haberleri, yazmamışlar mıydı Barlas ve Özsoy'ların nişanı iptal mi diye? Hastaneye de geç geldin. Çabuk hemen gidiyorsun onlara!" Kulağımdan uzaklaştırdığım telefonu cümleleri bitince geri koyduğumda, "Var mı başka bir şey?" diye sordum.

"Yok. Gidince instagramından da bir şeyler paylaş bir zahmet..." Daha fazla cümlelerine maruz kalmamak için aramayı sonlandırdığımda, Yasemin de sigara içmek için dışarı çıktı.

"İster misin?"

"Yok..." Bağımlı olmasa da severdi arada böyle içmeyi. Annesi Yeliz Teyze görse, kıyameti kopartırdı kesin...

İZWhere stories live. Discover now