15

75 12 48
                                    

Suzan Hacıgarip - Alışamıyorum
Sezen Aksu - Kaybolan Yıllar

BÖLÜM 15| KAYBOLAN YILLAR

"Onu kırmış olmalı, yaşamında birisi. Dinledikçe susması, düşündükçe susması... Tek başına iki kişi olmuş kendisiyle gölgesi, heykelini yontuyor yalnızlığın ustası." Özdemir Asaf

"Ne kadar inkar etsem de,

Yine karşındayım işte.

Her yolu denesem de,

Gözüm her kapandığında;

Seninleyim çaresizce...

Reddedişlerim arasından,

Tereddüt ettiğim,

Yalnızca sensin...

Görüyorsun işte."

15 Aralık 2019

O evdeydim. Balkonun demirliklerine yaslanmış, aşağıyı izliyordum. Yüzümde kocaman bir gülümseme, üzerimde de yazlık, uçuş uçuş bir elbise vardı. Saçlarım kısa değil, eskisi gibi upuzundu. 

"Oğlum, koşturmayın öyle! Düşeceksiniz şimdi!" diye bağırdığımda, bahçede koşuşturan iki oğlumuzu izliyordum. Ellerindeki su tabancalarıyla birbirlerini ıslatan ikili, "Bu sefer bittin oğlum sen! Bana bulaşma demedim mi sana ben? Rahat bıraksana beni!" 

"Asıl sen o kitaplardan kafanı bir kaldır da, benimle oyna birazcık!" sözleriyle de gülümsememi çoğaltıyorlardı. 

"Kime çekti bu oğlanlar hiç anlamıyorum... Ben koşuşturacaklar derken, birinin böyle çok yaramaz, diğerininse ondan kurtulmak için sürekli onu kovalayan biri olacağını hiç düşünmemiştim..." Tıpkı yıllar önceki gibi sırtıma göğsünü yaslayarak ellerini önümde bağlayan Baran'ın sesini duyunca huzurla gözlerimi yumdum. 

"Uyudu mu kızların?" diye soruşumda sitem vardı. Benimle asla uyumayan iki minik kızımız, bir tek babalarıyla uyuyorlardı. 

"Uyudular tabii. Babaları onlara masal anlatır anlatmaz, göğsümde mışıl mışıl uyudular hemde." 

"Eee," dedim hafif kıskanç çıkan sesimle. "Niye geldin yanıma o zaman? Kızlarınla beraber uyusaydın ya..." Gülerek boynumdan öptüğünde, "Yok." dedi. "Sıra şimdi asıl bebeğimde, onu sevmem ve ona doymam gerek birazda..." 

"Baran," dedim gülerek huylandığım için. Ona doğru döndüğümde, "Seni çok seviyorum..." dedim. Ancak ona döndüğümde karşılaştığım manzara bambaşkaydı. Kararmış hava, şiddetle yağan yağmurun altında, balkonun köşesinde duruyordum ben. Oysa, karşımdaydı. Beyaz gömleği dağılmış, papyonu düşmüş, saçı sakalı birbirine girmiş bir haldeydi. Gözleri, yorgunluktan kıpkırmızıydı.

"Nazenin... Söz veriyorum," dedi. "Gitmeyeceğim." 

Yüzümde oluşan buruk gülümseme, geleceği biliyor gibiydi. 

"Yalan söylüyorsun... Sen beni yine bırakıp gittin!" 

Gözlerimi açtığımda, sabah ezanının sesini duydum. Yine uykusuz geçen bir gecenin, birkaç dakikalık göz kapamasında gördüğüm şeyle bütün uykum tuz buza dönmüştü. Hiç ısınmayacakmış gibi üşüdüğüm için artık, üzerimdeki yorgan ve battaniye ikilisine daha fazla sarılmak isterken, yataktan ayrılıp balkona çıktım. Sigarayı dudaklarımın arasına koyup yaktığımda, bakışlarım gökyüzündeydi. Değişen şehirlerle beraber bence gökyüzü de değişiyordu. Çünkü buradaki gökyüzü veyahut hemen ilerimde duran deniz; bana onun gözlerini hatırlatmıyordu. Onu bana hatırlatan şehirden kmlerce uzaktaydım. Bugün o uzaklık son bulacaktı. Her yerinde onu bulacağım, üzerimde gözlerini hissedeceğim şehire gidecektim gitmesine de... O orada olacak mıydı bilmiyorum...

İZWhere stories live. Discover now