13

73 17 18
                                    

Bir dahaki bölüm, birinci kitap finali.

Buray - Bir Gülü Sevdim

BÖLÜM 13| YASEMİN & BUĞRA

"Elime bıçağı o vermişti, sapla göğsüme ve öldür demişti. Ben de bana denileni yapıyordum."

Yasemin;

Hiç kimse anlamamıştı. Bir kişi bile. Bir ben bilirdim, onun beni sevdiğini. Bir de o bilirdi, benim onu sevdiğimi. Bizden başkası bilmezdi sırrımızı... Nasıl bilmezlerdi diye dert yanamam çünkü Naz'ın Baran'a olan aşkı gözlerinden, sesinin tonundan, hareketlerinden bile belli olurdu ama bizim öyle değildi. Duygusuz bakardık, sert konuşur, nefret edermiş gibi hareket ederdik. Alışmıştık belki de, birbirimizi kırıp dökmeye. Kimsenin olmadığı zamanlarda ise, kırıp döktüklerimizi toparlamaya çalışmaya... Biz sevmenin acı haliydik ve tatlı halini asla tatmayı bilmezdik. 

"Ne yemek istersin?" Naz'ın doğum gününde uyuşturucu içtiğimi öğrendiği günden beridir peşimi bırakmıyordu. Sabahında uyandığım gibi kolumdan tutmuş, hastaneye götürmüştü. Aylardır tedavi görüyordum ve her şey yasaktı resmen. İçki yasaktı, gece kulübü gibi yerler yasaktı, alkolün içinde bulunduğu her şey yasaktı ve üstelik psikiyatristim sebebiyle bir süreliğine cinsellik bile yasaktı. Bana uyuşturucuyu hatırlatan her şey yasaktı kısacası. İlk ayım çok zor geçmişti, neredeyse her günüm hastanede geçiyordu ve kriz geçiriyordum. Ne uyku uyuyabiliyordum, ne de bir şey yiyebiliyordum. Daha da zayıflamıştım. 3 ay geçmişti ve ben şu an daha iyiydim. Artık kriz geçirmiyordum ama hala alkol kullanmamak beni çok zorluyordu. 

"Çok açım, pizza ve hamburger çekiyor canım." 

"İkisini de mi yiyeceksin?" diye sorduğunda şaşkın haline gülmek istesem de kendimi tuttum. 

"Neden yiyemez miyim Buğra? Ne demeye çalışıyorsun?" 

"Yok canım ye, yemen güzel kilo alıyorsun sonunda." Bakışlarım üzerimde dolaştığında verdiğim kiloların birazını almaya başladığımı görmek beni de mutlu etti. 

"Evet 3 kilo almışım bu ay." 

"Aferin sana." Kolunu omzuma attığında ve beraber avmde ilerlemeye başladığımızda, heyecanlanmıştım. Normalde temas ettiğimizde heyecanlanmazdım, alışmıştım birbirimize arkadaşça dokunmaya ama bu aralar vücudum farklı tepkiler vererek beni de şaşırtıyordu ve ben ona minnet duyuyordum. Bu geçen 3 ayda hep yanımda olmuştu. Hastane çıkışlarında beni hep evine götürmüştü, evdeki o kötülükten beni uzaklaştırmıştı. Annem haliyle çıldırıyordu ama dinlemiyordum. Belki de tek başıma bir yere yerleşmenin ve çalışmamın zamanı gelmişti. 

"Ben ev sahibiyle konuştum, sana yardımcı olacak." dediğinde kaşlarımı çattım. Onunla aynı rezidansta yaşayamazdım, ne o benim evimden ne de ben onun evinden çıkan insanları kaldırabilirdik. Arkadaştan öteye gitmeyeceğini bildiğimiz ilişkimizi daha da iğrençleştiremezdik. 

"Olmaz, ben seninle aynı yerde yaşayamam..." dediğimde onunda kaşları çatılmıştı. 

"Neden?" diye sorduğunda, evimden çıkan adamı gördüğü günden beri beni almayı bıraktığını unutmuş gibiydi... 

"Ne sen benim evimden çıkanları kaldırabilirsin, ne de ben." Açık sözlü konuştuğumda, gerildiğini hissettim ama doğrular bunlardı. Gerçekleri halının altına süpüremezdik. Bizim gerçeklerimiz o kadar büyüktü ki halının altına da sığmazdı zaten...

"Haklısın." dediğinde, sesinde kırılmışlık sezdim ama bir şey demedim. Bu 3 ayım onunla ve hastaneyle geçtiği için hayatıma bir adam girmemişti, onu da bir kadınla beraber görmemiştim ama elbet bir gün girecekti. Baştan önlem almak en iyisiydi. 

İZWhere stories live. Discover now