8

98 23 5
                                    

Hakan Yeşilyurt - Sen Aşksın

BÖLÜM 8| İSTİRİDYE İÇİNDEKİ SAKLI HAZİNE; BARAN'IN NAZENİN'İ

"Bir çiçeği büyüten sevgi, insanı güzelleştirmez mi sanıyorsun?" Küçük Prens

"Bu sözlerim belki senin için ağır olacak fakat sen zaten fazlasıyla kötü günlerin üstesinden gelmiş bir kadınsın. Bu yüzden bunları duyman gerekiyor," demişti Aslan Barlas'ın beni öldürmeye çalışmasından birkaç gün önce gittiğim psikoloğum. Ben o beyaz koltukta otururken, fazla fazla fazla soğuk olan ellerimi dizlerimin arasında ısıtmaya çalışırken; konuşmaya devam etmişti. 

"İnsanoğlu nasıl yaratıldı bilir misin?" Kafamı iki yana sallamam, ona hayır cevabını vermişti. 

"Sevgiden." Bakışlarım bana çam ağacını hatırlatan harelerinin içinde geziniyordu. "Sana felsefe veya din dersi gütmeyeceğim. Ama şunu bilmeni isterim ki, sevgiden yaratılan kul, en çok sevgiyi arıyor bu dünyada. Su ve topraktan yaratılan bedenimiz, bir balçıktan ibaret ve o balçığı kim eline alıp şekillendirirse; ona göre hayat buluruz Nazenin. Hepimiz ilk anne ve babamız tarafından şekilleniriz. Annenin ve babanın aşkları onların sonunu getirdi. Sen ise o sonun izleriyle büyüdün. Bir erkeği sevmenin sonu sana ölüm gibi gelirken, sen Baran'ı sevdin o küçücük kalbinle. Babanın annene duyduğu sevgisizlikle içinde açılan izleri kapatmak için aşkın en büyük avantaj olsa da; aslında bir yandan da dezavantaj olmuş çünkü sen Baran'ı annenin babanı sevdiği gibi sevmişsin. Zaman geçtikçe ve Baran seni istediğin gibi sevmedikçe; kendini annenin, Baran'ı ise babanın yerine koymuşsun fark etmeden. Önüne geçse, sana ilanı aşk etse; yine de inanmayacaksın ona. Aklında hep ihtimaller olacak, ya beni sevmiyorsa diye, ya yine çekip giderse diye... Ama bak, az önce anlattıklarınla ne dedin? Geldiğinden beri, hep peşimde koşuyor." Dikkatle bana bakarak sözlerine devam ettiğinde, benimde tüm dikkatim onun söylediklerindeydi. 

"Geçmiş gitti Nazenin. Canını çok acıttı belki ama geçti. Çocukluğunun yarasını geleceğinle kapatamazsın. Bırak. Özgür bırak. Onu seven yanını da, onun tarafından sevilmeyen yanını da, şimdi yavaş yavaş her şeyi telafi etmeye başlayan onun tarafından sevilmeye başlayan yanını da..." Birkaç darbe daha vurmuştu kendime gelebilmem için.

"Baban anneni hiç sevmedi diye, Baran da seni sevmeyecek değil. Bir kez dinle onu, kalbini, kendini... Böyle hep öfkeyle, kırgınlıkla, kızgınlıkla geçiremezsin hayatını. 22 yaşına yeni gireceksin. Hayat yolunun en başındasın ve hayat kimseye gül gülistan davranmıyor; sen onunla ne kadar savaşırsan; o, o kadar sana çelme takıyor. Ya sev, ya da onun yanından git. Bazen her şeyi geride bırakıp sevmeye devam edince, bazen de gidince iyileşiyor insan çünkü..." 

Ya sev ya da git diyordu...

Sadece suda yaşayabilen bir balığa, kıyıya vur der gibi...

Camdaki Kız kitabında ki Hayri adındaki karakter, şöyle bir cümle kurmuştu Gülseren Budayıcıoğlu'na; 

"Aşk doktor hanım, aşk her şeyin ilacıdır. Siz aşıksanız eğer, Allah bile daha bağışlayıcı gibi gelir size. Eskisi gibi kızmaz, yüzünüzü eğmez, işte o zaman ölümden bile korkmazsınız. Öbür dünyaya da gülerek gidersiniz. Şu ölümlü dünyada, bundan daha güzel ne olabilir ki?" 

Yoktu.

Elimde tuttuğum telefondan Baran'ın mesajını okuyordum. 

"Dakikaları sayıyorum, heyecandan titriyor gibiyim... Ne kadar körmüşüm ben kalbime, nasıl da yok saymışım yıllarca beni ben yapacak olan bu güzel duyguları... Bana ne yaptığının farkında bile değilsin Nazenin'im, nazlı güzelim. 7 saat oldu seni teyzene bırakalı ama ben artık sensiz bir saate bile katlanamayacak kadar aşık bir adama dönüşmüşüm sayende."

İZWhere stories live. Discover now