23

58 10 104
                                    

Rasul Dündar - Doldum Dolana Kadar
Nazlıcan Kübra - Kalbim Yaralı

Bölüm 23| Kader'in Zamanı

"Hiçbir yere ait olmayanları, iyi tanırım. Her yere aitmiş gibi davranırlar." Hakan Günday


Yasemin'den;

Mario Levi der ki; "İnsan en çok kaybettikleriyle kazanıyordu galiba. Gerçek öğrenmeler, gerçek bedelleri gerektiriyordu."

Çok kaybetmiştim. Hayatımda kazandığım şeyler bir elin parmaklarını bile geçmiyordu neredeyse. Elimden alınan güzel günlerle dolu hayatım için, hep isyankar biriydim bu yüzden yaratıcıya. Sanki ben, Sertap Erener'in de şarkısında söylediği gibi; tanrının unuttuğu insanlardan biriymiş gibi hissederdim. Yaşadıklarımın her biri için bir sebep var olduğunu, her zorluğun ve kötü günlerin ardından insanın beklentisinin de üzerinde güzel şeylerle karşılaşacağını; biraz sabretse, gönlüne kışı değil de yazı getirecek birinin olduğunu görebilirdi.

Ben isyankardım. Günahlarla dolu, bu hayattan geçip gidecek olan bir çöp olarak görüyordum kendimi.

Yanıldım. Ve bu yanılgıyı bana 2 haftada tanıdığım adam öğretti.

Yılmaz Erdoğan bir şiirinde diyor ya,

"Bilsem ki sana gelmek içindi,
Bütün mola sancıları
Bütün stabilize arkadaşlıklar
Daha hızlı koşardım
Sever adım gelirdim
Gözlerinin maviliğine."

Eğer bilseydim, bu yaşıma kadar çektiğim her acı ona ulaşmak içinmiş, her gece yaratana isyan etmek yerine dua ederdim. Bu iki haftada her gece başımı yastığa koyduğum anlarda yaptığım gibi.

Şiirin devamında diyor ya;

Sana bakmak,
Bütün rastlantıları reddedip bir mucizeyi anlamaktır
Sana bakmak,
Allah'a inanmaktır...

Hayatımda ilk defa, bir şeyin elimden alınmasından korkuyor ve bunun için bir an bile kulluk yapmadığım yaratana yalvarıyordum.

"Seni özledim."

Sabah uyanır uyanmaz gördüğüm tek bir mesajı bile, havalara uçurmuştu beni. Arabanın radyosunda çalan şarkının sesini yükselttiğinde, bakışlarım Buğra'ya döndü. Onun aşkıyla tüm kalbimin yok olduğunu, ondan başka hiçbir adamı sevemeyeceğimi sanırdım. 3 sene önceye kadar, onun yanında düzgün biri olamadığım için nefret ederdim kendimden. Oysaki, doğru söyleyen oymuş. Onunla ilk yüzleşmemizde söylediği gibi, bizden birbirimize yar değil, yara olurmuş. Arkadaşlıktan öte, dertten başka bir şey vermezmişiz birbirimize. Şimdi ben bunu anlarken, inkar eden oydu.

Daha dün yanımda, kollarımdaydın
Boynuma sarılıp öper, koklardın
"Seviyorum" derken, hep özlüyorken
Şimdi neden bana yabancısın sen?

Pamela ve Ümit Besen'in sesi, bundan iki hafta öncesi olsa, beni hüzne boğabilirdi. Yanımda durmuş, araba sürerken bana bakan elalara, Hani seviyordun beni? O zaman neden onunla nişanlandın? diye sorabilirdim. Ama artık öyle bir şey yoktu içimde. Ali Ahlas Yargıcı bir büyücüydü ve ben ise onun sihrine tek bir günde kapılmıştım.

"Bizi nereye götürüyorsun?"

Fahriye babaanne bir şeyler istediği için merkeze inecektik fakat Buğra ben arabaya bindiğim gibi kimseyi beklemeden sürmeye başlamıştı. Söylediği tek şeyse, konuşmamız gerektiğiydi.

İZWhere stories live. Discover now