VIII

675 87 37
                                    

Ertesi sabah beni arabasıyla evime bırakırken hiçbir şey konuşmadık. Binanın önünde durdu. Arabanın apıları kilitliydi. Bindiğimiz an, ilk yaptığı kapıları kilitlemekti. Sabah onunla ya da ayrı, kahvaltı bile yapmamış, erkenden eve gelmek istemiştim. O ise buna hiçbir şey dememiş beni istediğim gibi evime getirmişti. Soobin ne istersem onu yapıyordu. İlaçlarımı da bir çantanın içine koyup bana vermişti. Neredeyse beni uzun bir süre götürecek kadar ilaca sahiptim. Hepsini karşılayan kişi o'ydu: Soobin.

"Endişe etme." Kafasını arkasına yaslayıp bana çevirdi. "İstediğin gibi olacak." İstemeden kabullendiğini görebiliyordum. "Uzak duracağım senden." Sesi kararlıydı. Tam tersini istiyordu. Benden uzak durmak istemiyordu. O bana daha çok yakınlaşmak, kokumu hissetmek isterken sırf ben istiyorum diye uzak duracaktı.

Bakışlarımı kucağımdaki çantaya çevirdim. Bir anda pes ediyor oluşu da doğru gelmiyordu. Kafam karışıyordu. İstediğim her şeyi yapıyordu ama neden böyleydi? Neden hemen kabulleniyordu?

Çekinerek ve yüzümü ondan saklayarak konuştum. "İlaçların parasını ödeyeceğim." Sesim neredeyse titreyecekti. Bundan emin bile değildim ama ödemem gerekiyordu.

"Lüzumu yok."

"Ödemek istiyorum."

"Senden ilaç parası alacağımı aklından bile geçirme." İtiraz istemiyor gibi ses tonu beni bastırıyordu.
O an Soobin'in sert, erkeksi kokusunu arabanın içinde, iliklerimde hissettim. Bir anlığına başımı döndürdü, gözlerim hafifçe kapanır gibi oldu.

Zar zor kendimi toparladım. Yüzüne bakacak cesaretim yoktu. Onu kullanmışım gibi hissettiriyordu. "Borçlu kalmak istemiyorum. Ödememe izin ver."

"Paranı istemiyorum Yeonjun." Her bir kelimeyi bastırarak söyledi.

Bakışlarımı korkarak ona çevirdim. "Öyleyse ne istiyorsun benden?" Sorum açık ve netti.

Gözgöze geldiğimiz o an, kokusuna yenik düşmemek için direndim. Kendimi sıktım. Soobin ne yaptığının farkında olarak daha çok kokusunu yaymaya devam etti. Beni mest eden de buydu işte.

Dudaklarını yaladı, gözleri yavaşça dudaklarıma indi. "Seni istiyorum Yeonjun." Ağır gelen güzel kokusu yine başımı döndürdü. Ama o an beni şok edecek bir şey söyledi: "Eğer bir şey ödemek istiyorsan bunu parayla yapma."

Yutkunamadım. Gözlerim hafifçe açılırken dudaklarım istemsizce aralandı. Söylediği kelimeler kafamın içinde hiç durmayacak bir döngü içine girerken ben ne dediğini idrak etmeye çalışıyordum.
Kilitli kapıları açtı. "Gidebilirsin artık. Konuşacak bir şeyimiz kalmadı." diyerek beni göndermeye çalıştı. Parmaklarım kucağımdaki çantayı sıkı sıkı tutarken gözlerim onunkilerdeydi.

Bana açıkça para istemediğini, bedenimi istediğini söylüyordu. Bütün ilgi ve alakası bu yüzdendi. Biliyordum. O bir alfaydı. Bir omega ile başka ne yaşamak isteyebilirdi ki? Herkese yaptığı gibi yapacaktı bana da. Altına alacaktı. Amacı mühürlemek bile değildi, evet, Soobin kesinlikle bedenimi istiyordu.

Soobin benim harekete geçmediğimi görünce uzandı, benim olduğum tarafın kapısını açtı ve geri çekilirken yanaklarımız birbirine değdi. Orada durdu, kulağıma fısıldarken nefesi boynuma çarptı. Gözlerimi kapattım. "Git artık."

Git artık.

Git artık.

Git artık.

Gözlerimde hissettiğim acıyla kendimi sıktım. Parmaklarım acıyordu, dişlerim. Beni arabasından kovuyordu ve öncesinde de bedenimi istediğini söylemişti. Şaşkınlığın verdiği afallamayla hiçbir şey yapamadım, hiçbir şey diyemedim.

benim gençliğim- yeonbin (omegaverse)Where stories live. Discover now