XXI

394 73 31
                                    

Hyuka'nın attığı mesajı dehşet içinde okudum. Sabah uyandığım gibi gördüğüm ilk şey onun mesajıydı. Ve evet farkındaydım, beni üzmek için söylemiyordu. Gerçeklerin farkında olmalıydım. Maalesef ki farkında olsam bile Soobin'in benden uzaklaşmasını istemiyordum.

Beni üç hafta içinde çok güzel sevmişti. Sevgisini o kadar güzel gösteriyordu ki ona hayran kalmıştım. Sürekli öpüyor, kokluyor, iltifat ediyor, iyi olup olmadığımı soruyor ve sağlığıma kadar beni düşünüyordu. Daha önce hiç kimseyle bunları yaşamamıştım. Soobin başkaydı. Bu yüzden gitmesine izin vermek istemiyordum.

O sabah okula gitmedim. Bu ruh halindeyken insanların yanına çıkmak onlarla konuşmak istemiyordum. Bu yüzden ertesi güne kadar hatta belki ondan sonraki günleri de evde geçirmeyi planladım.

Sabah kahvaltısı için iştahım yoktu bu yüzden hiçbir yemek istemesem bile masanın üzerine yine bir kase gevrek hazırlayıp koydum. Bir gözüm telefondayken gevrekle oynaya oynaya yedim onu. Neredeyse yarısına kadar bile gelmemişken masadan kalkıp tekrardan odama geçtim. Hiçbir şey yapmak istemiyordum.

Soobin o gün içinde mesajıma yine dönmedi. Son yazdığım mesajları defalarca kez okuyup duruyordum. Bu sadece bana zarar veriyordu ama kendimi alıkoyamıyordum. Ben ondan uzaklaşmayı düşünürken birden o aramıza mesafe koymuştu. Nedenini öğrenmem gerekiyordu.

Ertesi gün okula gitmek yerine hazırlanıp Hyuka'nın yanına kafeye gitme kararı aldım. Orada olmalı ve onları kendi gözlerimle görmeliydim. Tüm gece uyumamıştım ve açtım ama hiçbirini de yapmak istemiyordum.

Hyuka kasadaydı ve beni görünce endişeyle sarıldı. "Yeonjun, bu halin ne?" Şaşkınlıkla sordu.

Hemen dudaklarım aşağı doğru büzüldü. Ağlayacak gibi oldum. "Hyuka-" Kendimi onun kollarına attığım gibi ağlamaya başladım.

"Yeonjun ağlama." Birbirimize sarıldık. Bana kocaman kucaklamasını verdi. Uzun bir süre sonra birisiyle bu yakınlığı hissetmek iyi gelmişti. Birbirimize sımsıkı sarıldıktan sonra Hyuka beni mutfak tarafına götürdü.

"Sana bir şeyler hazırlamamı ister misin?"

Başımla onayladım onu. "Çok yemem ama."

Hyuka bana küçük bir tost yaparken gözlerim telefonumdaydı. Hâlâ bir mesaj bile yoktu. Hyuka tostumu hazırlayıp önüme koyduğunda gülümseyerek ona baktım. "Teşekkür ederim." dedim mahçup bir ifadeyle. Kocaman gülümsedi. "Rica ederim Yeonjun. Ama buraya gelmen ne kadar doğruydu bilmiyorum onları birlikte görmen sana daha çok acı verir."

"En azından gerçeği öğrenirim."

Ben tostumu yerken Hyuka kafeyle ilgilenmek üzere gitti. Küçücük bir tosttu ama yemesi o kadar uzun zaman almıştı ki bir ısırıkta bile doymuşum gibi hissettirmişti. Hepsini yiyemedim. Tostu orada bırakıp kasaya geçtim ve kahve makinelerinin arkasında durarak kafeye gelip gidenlere baktım.

"Yeonjun, telefonun çalıyor!" Hyuka bana seslendi. Mutfakta bıraktığım telefonu koşarak gidip aldım. Ekranda onun ismini görmeyi beklerken annemi görmek beni büyük hayal kırıklığına uğrattı. Zaman kaybetmeden kasaya geri döndüm.

"Yeonjun, sabah evden siyah bir cüzdan alıp çıktın mı?"

"Hayır. Hiçbir şey almadım."

"Bak, oğlum, dün eve gelen adamın cüzdanı kayıp. Eğer bulamazsa işler kötü olur. Sendeyse hemen eve geri getir-"

"Bende değil diyorum. Neden onun cüzdanını alıp çıkayım?"

Gözlerim kafenin her yerinde gezinirken ve bir yandan da öfkeyle annemle konuşurken kapıda Soobin'i gördüm. Yanında da o kız vardı.

"Yeonjun, içinde binlerce doları varmış, kartları da içindeymiş eğer şimdi getirmezsen-"

Telefonu yüzüne kapattım. Onunla ilgilenemeyecek ve onun dertlerini dinleyemeyecek kadar doluydum. Hatta neredeyse oturdukları masaya gidip hesap soracak kadar sinirliydim. Ama yapacak cesaretim yoktu. Burada olduğumu bile bilmesini istemiyordum.

Bir hafta önce benimle aynı yatakta uyuyup beni öpen ve mühürlemek istediğini söyleyen alfa bugün bir kadınlaydı. Onu uzun zaman sonra görmek beni heyecanlandırsa bile gözlerimin önündeki görüntü hep canımı acıtacaktı.

"Yeonjun, seni arka kapıdan çıkarabilirim istersen?" Hyuka destek verircesine elini sırtıma koydu.

Kafamı iki yana salladım. "Gitmek istemiyorum."

"Onları izlemek sana iyi gelmeyecek."

"Biliyorum." Gözlerimi iç çekerek kapattım. Telefonum tekrar titredi, yine annemdi. Sıkıntıyla onun numarasını meşgule atarken mesajlara girip Soobin'e yazdım.

yeonjun
konuşmak istiyorum.

Hyuka ile aynı anda gözlerimizi masaya çevirdik. Soobin'in telefonu titredi. Eline aldı, ekrana baktı ve ekranı ters çevirip masaya geri koydu.

Beni görmezden geldi.

-

merhaba.

ben valjie.

bu gece bir bolum daha paylasacagim beklemede kalinnnn <333

benim gençliğim- yeonbin (omegaverse)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin