XV

442 79 22
                                    

Soobin ile günlerimiz birlikte güzel geçiyordu. Onu kabul edeli neredeyse iki hafta olmuştu ve bu zamana kadar da bana karşı kötü bir davranışı olmamıştı. Her şey güzeldi. İstediğim gibiydi.

Dediği gibi her okul çıkışı yemek yiyor ve öyle eve geçiyorduk. Beni asla aç eve göndermiyordu. Okulda bir şeyler yemiş olsak bile zorla yediriyordu. İki hafta içinde gerçekten de kilo almıştım. Hoşuma gitmiyor değildi.

Okuldakiler de bizi biliyordu. Herkes aramızdaki ilişkinin farkındaydı çünkü Soobin herkesin bilmesi için her şeyi yapıyordu. Derslerde elini üzerimden çekmiyor, teneffüslerde benim gittiğim her yere geliyor ve bazen tuvaleti boşalttırıp başbaşa kalmanızı sağlıyordu. Bahçede çimenlere uzanırken göğsüme yatıyor ya da beni göğsüne yatırıyordu.

"Yeonjun." Annem odasından bana seslendi. "Yeonjun para lazım bana."

Mutfakta son kalan gevreğimi yiyor ve bir şeyler izliyordum. Annem ise odasındaydı ve ne yaptığını bilmiyordum ama birden bana böyle bağırması beni korkutmuştu.

"Paran var mı?" Odasının kapısını açıldı ve topuklu ayakkabılarının sesini duydum. Mutfağa geliyordu. "Bu gece gelmeyeceğim. Para lazım." Kapı eşiğinde durmuş bana bakıyordu. Onun bu halinden utanıyordum. Gece gelmeyeceğini söylemesine bile gerek yoktu zaten hiçbir zaman gelmediğini biliyordum.

"Bende para yok." Gevreğimi yemeye devam ettim.

"Ne demek para yok?"

"Ne demekse o demek. Para falan yok."

Kollarını göğsünde birleştirdi. Bana alaycı bir tavırla üstten bakarken, "Biliyorum seni." dedi. "Kendini kullandırıyorsun sende. Kokunu saklamıyorsun. O alfayı da böyle mi taktın peşine?"

Soobin'den bahsediyordu. Kaşlarımı çatarak ona baktım. Onu görmüştü, biliyordu ve bana iğrenç imalarda bulunuyordu.

Sırıttı. "Annen gibi ol. Parasını iyi ye, yedir." Birkaç adım yaklaştı bana. "Şimdi ver bakalım sendeki paraları. Otobüse bineceğim beş kuruşum yok."

Yumruk yaptığım elimi masaya sertçe geçirdiğimde masadaki her şey yere döküldü. "Bende para falan yok!" Kelimelerin üzerine bastırarak konuştum. Bardak yere düşüp kırılırken gevrek masaya dökülmüş ve tabak da yuvarlanıp yere düşmüş ve kırılmıştı.

Ama annem bundan korkmadı. "Odana bakacağım." dedi beni tehdit eder gibi. Gözlerim doldu. Onun hızlı adımlarını takip ederek arkasından gittim. Odama girdiği gibi çekmecelerimi açmaya başladı. Tüm çamaşırlarımı yere atarken kolundan tutup geriye ittirdim onu. "Çık odamdan!"

"Para lazım Yeonjun. Çıkamam!"

Dolabıma yöneldiğinde tekrardan onu tutup çekmeye çalıştım. Ama çıldırmış gibi etrafı dağıtıyor ve para arıyordu. Paralarımı kumbara olayından sonra odada saklamayacak kadar akıllıydım. İstese de bulamazdı. Boşuna dağıtıyordu.

Gittikçe sinirleniyor ve üzülüyordum. Onun hala hapların etkisinde olduğunu bildiğimden bir şey de demek istemiyordum. Bana söylediği sözler yeterince canımı yakmıştı zaten.

"Aptal çocuk! Nerde bunlar?!" Ondan kurtulamayacağımı anladığımda pes ederek geriye çekildim. Tüm odamı dağıttı. Para bulamayınca öfkelenip kapıyı çarparak odadan çıktı, gitti. Sonra da evden gitti.

Dağınık odamın içinde yere çökmüş deli gibi ağlarken kapı çaldı. Açmayacaktım. Geri dönmüştü. Bu sefer daha beterini yapacaktı. Sadece odamı değil tüm evi dağıtacaktı. Kapı birkaç kez çaldı. Açmadım. Kalkıp da gidemezdim.

Fakat ben direndikçe o da direndi. Kapıyı açana kadar çalmaya devam etti. Hem zile basıyor hem de kapıyı yumrukluyordu. Odamdan çıkıp kapıya doğru giderken onun sesini duydum.

"Yeonjun! Benim, Soobin!"

-

merhaba.

ben valjie.

sanirim toplanip bana bu kitap icin ilham gelsin diye dua edip ayin yaptiniz su an cok fazla yazasim var cunku 🤭🤭

benim gençliğim- yeonbin (omegaverse)Where stories live. Discover now