Kayboluşlar

729 27 52
                                    

Sarı sokak lambasının cılız ışığı altında titreyen ellerime baktım. Tekrar yaşanıyordu.Kabuslarım geri geliyordu.Cehennem alevinin sıcaklığının tekrardan vücuduma işlediğini hissedebiliyorum. Sonumu kendi ellerimle getirme düşüncesi ensemdeki tüyleri ürpertirken , irademin acizliği karşısında midem bulanmıştı.

Kulandığım uyuşturucuların yavaş yavaş bedenime yayıldığını hissedebiliyorum.Zihnim bulanıyordu.Anayolda hızla ilerleyen arabaların ışıkları gözlerimi kamaştırıyordu , neredeyse önümü göremiyordum. Her adımımda midem çalkanıyordu.Eve kadar bile sabredemedeyip bana sunulan zehri burnumdan çekerken tek düşündüğüm şey kafamdaki seslerin susmasıydı. Sadece birazcık sessizlik istemiştim.İstediğim şeyi de elde etmiştim. Kafamın içinde sadece minik cızırtılar dolanıyordu artık.

Adımlarımı hızlıca yaşadığım mahalleye doğru atıyordum. Sadece eve git.Sakın yolda bayılıp kalma.

Yaz havasının ılık rüzgarı yüzüme çarparken ceketimin önünü titreyen ellerimin izin verdiği miktarda kapattım.Maddenin etkisindeyken insan daha fazla hissediyor , görüyor , duyuyordu.Ama bir film sahnesi gibi geliyordu tüm yaşananlar ;soluk ve bulanık.

Bedenimin fazla zamanı kalmadığını hissedebiliyordum. Beynimdeki uyuşukluklar ensemden inerek bedenime de nüfus etmeye başlamıştı. Tekrarlanıyordu , hayatım otomatik döngüye alınmış bir video gibiydi. Tekrarlanan hatalar , acılar , gerçekleştirilemeyen potansiyeller.

Ölmek istemiyordum. Ama kendimi tekrardan bu yola sürmüştüm . Neden böyle yapıyordum ki?Kontrol bende değilse kimdeydi. Her gün aynada gördüğüm yansımanın sahibini kim kontrol ediyordu. Bu olmak istemiyordum.Her gün bataklığıma daha çok batıyordum. Hayatım acı veriyordu. Yaşadıklarım değildi acı veren yaşayamadıklarımdı. Sevgi asla seçeneklerimden biri olmamıştı.

Hafifçe sendelediğimde hızlıca sokak lambasının direğine tutundum.Evime varmak üzereydim.Birkaç adım sonra kaldığım apartmanın girişindeydim.

Apartman kapısının önünde elindeki anahtarla kapıyı açmaya çalışan o adamı fark ettim. Bulanıklaşmaya başlayan görüşümle üniforma benzeri kıyafetinin arkasında , geniş omuzlarının üzerindeki yazıyı okumaya çalıştım. Çevik Kuvvet.

Titrek bir nefes döküldü dudaklarımdan...

Apartmanımıza neden bir polis girmeye çalışıyordu. Bulanık zihnim düşünmemi engellerken o an aklıma gerçek olmaması için insanlık tarihi boyunca var olmuş tüm Tanrılar'a yalvaracak bir düşünce geçti. Yanımdaki boş daire...

Göğsüm hızla inip kalkarken , olduğum yere çakılı kaldığımın farkına bile varmamıştım. Yanımda bir polis yaşayamazdı. Bir polis bu kadar yakınımda olmamalıydı. Bu iyi değildi . Zihnim eskilere dair anıları aldığım maddenin etkisiyle oynatamıyordu. İyi ki içime çekmiştim o tozları.

Anahtarlarını döndürüp kapıyı açtı birkaç merdiven yukarıda duran adam. Kapının paslı menteşelerinin çıkardığı gıcırtı dikkatimi tekrardan toplamama yardımcı olmuştu. Kapıyı omzuyla ittirirken arkasında duran beni fark etmiş olacaktı ki bedenini hafifçe sola doğru çevirdi. Ardından kafası bana doğru dönünce apartmanın sensörlü kırık beyaz renkli ışığı altında yüzünü seçebildim.Suratı ışıklar altında gölgelenmişti.

Gözlerini gözlerime diktiğinde konuşmak için tereddüt ettiğini görebilmiştim.Ardından ağzını hafifçe açarak,

''Apartmana mı girecekseniz?'' diye sormuştu. Kafamın içindeki cızırtılar artarken başımı aşağı yukarı sallamakla yetindim. Midemin her geçen dakika daha çok bulanmaya başladığını neredeyse ağzıma kadar ulaşan mide suyumdan anlayabiliyordum.

Hızlıca hâlâ benim için tuttuğu bariz bir şekilde olan kapıya doğru ilerledim. Hızlı adımlarla yanında geçip asansöre doğru ilerledim. Asansörü çağırma tuşuna basıp , üçüncü kattan inmesini beklemeye başladım.Arkamdan gelen ritmik adım seslerinden o adamın da asansöre doğru geldiğini anlamıştım.

Birkaç saniye sonra asansörün boş kabinin kapısının açıldığını görünce kendimi hızlıca içeriye attım.Bacaklarımın yetisini kaybediyordum.Yorgun bedenimi daha fazla taşıyamacağının farkına varabiliyordum.

Asansörün aynasında yansımamla göz göze geldim.Hızlıca gözlerimi ayırdım yansımamdan.Sertçe yutkundum. Kapıyı benim için tutan adam bindi ardından asansöre .Kolu benim durduğum yerin yanındaki kat düğmelerine ilerletti. Sekizinci katın tuşuna batığında kabuslarımın tekrardan bir avcı gibi peşime takılmasının huzursuzluğuyla yerimde huzursuzca kıpırdandım.

Titreyen ellerimi olabildiğine gizlemeye calışırken , asansörün kapısı kapandı ve yukarı doğru çıkmaya başladık.Bu hareket beni neredeyse kusma raddesine getirecekken , gözlerimi sıkıca yumup sakinleşmeye çalıştım.

Yanımdaki adamın varlığı beni deli gibi gererken , kapalı gözlerimle içimden tek tek katları sayıyordum.

Bir , iki , üç , dört , beş , altı , yedi , sekiz

Asansörün durmasıyla hızlıca yaslandığım duvarın zeminden doğrulup , kapıların açılmasını bekledim. Bu sırada yanımdaki adamın sert bakışlarıyla beni gözlemesini görmezden gelmeye çalışıyordum.

Kapılar açılınca bedenimi hızlıca dışarı attım.Ceketimin cebindeki anahtarlarımı çıkarıp daire kapımın kilidini başarısızca açtım. Karanlık koridoruma hızlıca girerken kapıyı gürültülü bir şekilde çarptım. Bacaklarımın boşalan sinirleri yüzünden hızlıca yere çöktüm.

Bilincim kapanırken zihnimdeki tek düşünce yaşadığım dairenin hemen yanındaki daireye taşınan adamın varlığının rahatsız edici düşüncesiydi.

Kayboluşlar b×bWhere stories live. Discover now