~22~

182 14 65
                                    

Kaybolmuş hissediyordum.Düşüncelerim karmakarışıktı.Fiilen ölmeye başladığımı düşünüyordum o an.Ölüyordum , kanımın son damlasına kadar.Damla damla yok oluyordum.Ruhumdaki yaralarda böcekler geziyordu.Ne acıklı bir maceraydı hayatım, acıyordum kendime sadece acıyordum.O an o kadar hissizdim ki gerçekten acı duyduğumdan bile emin değildim.

Karşımda bana anlayamadığım sorular soran polis memurunun suratına öylece boş gözlerle bakıyordum.Zihnim bulamaca dönüşmüştü.Sorgu odasının loş ışığı gözlerimi yakıyordu.Cızırtılar doluydu , her yer cızırtıyla kaplıydı.Sesler sanki kilometrelerce uzaktan ulaşıyordu kulağıma.

Varla yok arasındaydım o an , hep varla yok arasındaydım ki zaten ben.Kalkıp yürümek istedim , kaçmak istedim.Ama nereye kaçacaktım ki? Neyden , kimden kaçacaktım?

Her defasında kaçtığımı sanmıştım ama dönüp geldiğim yer her zaman kendi benliğimdi , gittiğim en uzak yolun sonunda yeniden eve varıyordum.

Titreyen ellerime baktım.O an bir göz yaşı düştü çenemden.Yalnızca o gün eve dönmeseydim olmaz mıydı sanki?Neden gitmiştim ki?

Kışın soğuk rüzgarı bedenime işlerken soğuğun tenimi yaktığını hissediyordum.İnce pantolonumun ardındaki bacaklarım titrerken hızlı adımlar eşliğinde yürüyordum.Bir cenaze arabası geçti hemen yanımdaki yoldan.Ölüm hakkında düşünmeme sebep oldu bu.Biraz komikti ölmek.Neden ölüyorduk ki?Öleceksek neden yaşıyorduk?Bir gün çürüyen bir ceset olacağımızı bile bile nasıl hala her şey normalmiş gibi davranıyorduk?Ölüm ensemizde solurken nasıl hala gülebiliyorduk?

Bizler sadece insandık.Dua eder , isyan eder , lanetlerdik sonra yaşar ve ölürdük.Bazen sever bazen nefret ederdik.Yalanlarımızın bizi sürüklemesine izin verirdik ordan buaraya , aynı rüzgarla uçuşan yapraklar gibi.Kararsızlığımızdan yakınırdık fakat öyle kalmaya devam ederdik.Çünkü bilirdik ki her kararın aslında bir vazgeçiş olduğunu.Hiçbir şeyden vazgeçmek istemezdik ki biz.Çünkü vazgeçişler veda gibi gelirdi gözümüze.Elvadalara ise ancak ruhu çoktan parçalanmış insanlar katlanabilirdi.Bu yüzden ızdırabımız asla sona ermeyecekti işte.Zaten çoktan paramparça ruhlarımız için korkuyorduk çünkü.

Böcekler ve larvalar bizleri mezarlarımıza kadar takip ederken kaderlerimizden kaçıyor sanıyorduk hepimiz.Ne kadar modern bir trajedi.Çantalarımız yüzlerce kırık kalple dolu,hayatımız boyunca sırtımızda bir yük gibi taşıyoruz o çantayı , çanta kan damlatırken.

Yol karanlıktı.Düşüyordum , tekrardan uçurumların kenarında ölüme meydan okuyordum.

Apartmana yalnızca birkaç metre kalmıştı.İçimdeki canavarlar beni avlamak için apartman kapısının arkasında bekliyordu.Kalbim güçsüzdü.Keşke diye geçirdim içimden.Keşke korkusuz bir savaşçı olsaydım , keşke korkak gibi kaçmasaydım ,her defasında bu kadar sessiz kalmasaydım.Her şeyi sadece bir şakaymış gibi görmeseydim.Belki biraz büyüyünce daha cesur olurdum.Kim bilirdi ki...

Anahtarla kapı kilidini çevirdim.Apartmana adımladım isteksiz adımlarla.Yaşadığımız dairenin önüne varmıştım kafamın içinde konuşan o ses bana inandığım yalanları söyelemeye devam ederken.Olmak istediğim o kişi olamamanın verdiği üzüntüyle doldum.Hala umuda umutsuzca tutunuyordum.Tepenin üzerindeki ışık her tırmanmaya çalıştığım zaman biraz daha uzaklaşıyordu.Sadece biraz ara vermek istiyordum bu koşuşturmaya.Sesler uyumamı engellemesin istiyordum.Sanırsam bu rutine güzel adapte olmuştum.

Derin bir nefes aldım.Bu sefer anahtarlıkta bulunan diğer anahtarı tuttum elimle.Kapının kilidine geçirdim anahtarı ardından çevirdim.Saat oldukça geç olmuştu.İçeride yalnıza salonun ışığı yanıyordu.Bakışlarımı salona çevirdim.Babam oradaydı.Her zaman oturduğu koltuğa oturmuştu.Elinde neredeyse bitmiş bir içki şişesi vardı.Televizyonda oynayan bir maç tekrarını izliyordu.Üzerinde hala polis üniforması vardı.Belindeki silahı bile çıkarmamıştı.Silahın kılıfı öylece belindeki kemere takılıydı.

Kayboluşlar b×bWhere stories live. Discover now