28. Bölüm

5.5K 517 247
                                    

Keyifli okumalar☘️

Medya: Dougal



Uzun zamandır beni sık sık yoklayan his, yine tüm bedenimi ele geçirmişti. Karşımdaki kadının, sevdiğim adama bakarak söylediği sözlerin sanki tadını almış gibi yüzümü buruşturmuştum. Ani öfkeyle elimi Dougal'ın ellerinden ayırdığımda, vücudumun ateş basmasına tezat olarak ellerim buz kesmişti. Kısa bir an ancak bana seneler gibi gelen sessizliğin ardından buzlu kovaya sokmuş gibi hissettiğim ellerimde hissettiğim sıcak tenle kendime gelerek bakışlarımı yanımdaki bedene çevirdim. Dougal'ın az önceki şaşkınlığı geçmiş yerini katıksız öfkeye bırakmış gibi gözüküyordu.

"Fran!" Diye bağırınca karşımda oturan ve beklenti dolu gözlerle Dougal'ı izleyen -Emily'nin- yutkunduğunu gördüm. Dougal'ı en yakın arkadaşıyla aldatan ve ondan hamile kalan eski karısı.

Ona nefretle bakmaya devam ederek burnumu havaya kaldırdım. Emily'nin bakışları bana düşmeden Dougal'la aramızda kalan ellerimize uzun uzun bakarak kendi kendine gülümsemeye başladı. Ardından bakışları bana dönerken yüzünde sadece alaycı bir tebessüm vardı.

Emily ile birbirimizi öldürecek gibi bakışmaya devam ederken Fran'ın hızla kulübeye girdiğini hissettiğimde çıkardığı şaşkın nidayı da duymuştum. Fiona'yı görmeyi beklemiyor olacak ki bir an hareketsiz kaldığında, Dougal Emily'nin yanından yürümeye başlamıştı. Sıkı sıkı tuttuğu elim sayesinde ben de onunla hareket ederek Emily'nin bakış açısından çıktık.

"Bu ikisini alın sorgulanacaklar!" Diyerek dış kapıya doğru benimle birlikte yürümeye başladı. Arkamızda kalan Emily'nin "Dougal!" Diye bağırmasını duysam da yanımdaki adam bir daha arkasını dönüp bakmamıştı ve emin adımlarla çıkışa doğru ilerliyordu.

Ormanlık alanda gerçekleştirdiğimiz küçük çaplı savaş yüzünden her yer kan gölüydü. Kılıç yarası, kurşun yarasına hiç benzemiyordu. Temas ettiği beden yere düştüğünde ardında kan havuzu bırakıyordu. Koku öyle yoğundu ki bir an burnunu kırıştırarak gözüm arkadaşlarımı aradı. Emir ve Rob'un iyi olduğunu ve ölü bedenleri kontrol ettiğini görünce bakışlarımı onlardan ayırdım.

"Tuğra, o kadın..." Sözünü elimi elinden çekerek kestim. Emily'i bana açıklamasına gerek yoktu çünkü ben bilmem gereken her şeyi zaten o gün öğrenmiştim. Bu tepkimi yanlış anlayan Dougal belindeki kılıcının kabzasıyla oynayarak bana mahçup bakışlarla bakmaya başladı. Elimi uzatıp göğsüne yasladığımda tırnaklarımın arasındaki kurumuş kanları önemsemeden gözlerine döndüm.

"Eski karın hakkında tekrar konu açılmasını istemiyorum." Dougal'ın şaşkın bakışlarına göz devirip diğer elimi de göğüsüne yasladım. Hâlâ şaşırmasına inanamıyordum.

"Connor beni kaçırdığında onun konusu açılmıştı. Nasıl biri olduğunu sen de sonrasında anlattın. Tekrar dinlemek istemiyorum Dougal" diye daha açıklayıcı olduğumda, yüzündeki şaşkın ifade silinmese de göğüsünde yaslı olan elime kısa bir bakış atıp tekrar gözlerime bakmıştı. Konuyu bilmediğini belli eden ifadesi devam ederken Emir'in "Tuğra!" Diye seslenmesi ile elimi göğüsünden çekerek ona arkamı döndüm.

Emir ağır adımlarla yanıma yürürken Fran kulübede kadınları çıkartıyordu. Sürekli bağırıp çağırsalar da, Emily sürekli 'Dougal' diye seslense de Dougal arkasını dönüp ona bir kere bile bakmamıştı. Bu durum içime biraz su serperken Emily'nin bana yobaz dediği halde Dougal'a karşı küfürleri başlamıştı. Fran, onu resmen sürükleyerek götürse de Emily direnmeye devam ediyor ve Dougal'ın ilgisini çekebilmek için küfürlerine dozunu arttırıyordu. En sonunda "Sen beni hiç sevmedin ki benden sevgi bekledin. Sana ancak yanındaki gibi bir erkek kılıklı kadın gerekirdi. Ne de olsa tercihlerin ona çok yakın" sözleriyle Dougal'ın gözlerine kırmızı bir sis bulutunun indiğini ona bakmasam bile anlayabiliyordum. Herkes bir an da susmuş, Fran bile bu ağır sözler karşısında anlık donakalsa da Emily'i sıkı sıkı tutmaya devam ediyordu. Herkes şu an Dougal'dan çıkacak sözleri bekliyordu.

TUĞRA [İNVERNESS 1]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin