36. Bölüm

4.6K 542 121
                                    

Keyifli okumalar

...

Emir'le konuştuktan sonra ata bineceğimiz alana doğru gitmiştim. Emir başım ağrıyor diyerek biraz dinleneceğini söylemiş ve kendi odasına dönmüştü.

Bahçeye geldiğimde leydilerin piknik havasında keyif yaparken çevresinde çalışan kızların telaşlı bir şekilde hizmet ettikleri bir manzara ile karşılaşmıştım. Bahçenin bir ucunda leydiler, renkli örtülerin üzerine serilmiş atıştırmalıklarla keyif yapıyor, diğer ucunda ise seyisler atlarına son dokunuşları yapıyordu. Piknik havasına girmişlerdi yani.

Bahçenin taşlı yolunda, çiçeklerin arasından ilerlerken etrafımdaki lüks kıyafetler içinde parlayan kadınları göz ucuyla süzdüm. Ben ise sade siyah binici kıyafetim ve omuzlarımdan salınan dalgalı saçlarımla adeta bir tezat oluşturuyordum. Leydi Estelle ve annesinin dikkatlice bana döndüğünü fark ettim. Diğer leydiler de sessizce konuşmayı kesip, merakla beni izlemeye başladılar. Renkli çiçeklerin arasında, lüks kıyafetler içindeki kadınlar ve aralarında ben, sade ve mütevazı duruşumla bir tezatlık yaratıyorduk. Leydi Estelle'in şaşkın bakışları, beni bir an duraklatsa da yüzüme büyükçe bir tebessümü yerleştirip onlara doğru yürümeye devam ettim.

"Kraliçem, lordlarda bize eşlik edeceklermiş, onları bekliyorduk," dedi Estelle'nin kelimeleriyle, başımı salladım. Fakat Estelle ile yalnız kalma planımın suya düştüğünü de anladım. Bir çıkış yolu bulabilmek için, "Onları neden bekliyoruz ki? Biz ata binmeye başlayabiliriz. Geldiklerinde bize katılırlar," diyerek seyislerden yaşlı olan adama döndüm.

Yaşlı seyis, bir an tereddüt etti, sonra başını hafifçe sallayarak, "hemen getiriyorum efendim," dedi ve atları hazırlamak için harekete geçti. Estelle'in gözlerinde şaşkınlıkla karışık tebessüm belirirken, içimde bir zafer hissi belirdi. Kendi çizdiğim yolu takip etmek, beni daha da güçlü kılıyordu.

"Bana da bir at hazırlar mısınız?" Leydi Estelle'nin sözleriyle tüm kızlar da ayaklanırken yaşlı seyis bize uzaktan kafasını sallayarak "elbette efendim" dedi. Leydi Estelle hemen yanımda  gülümseyerek devam etti. "Ben de binmeyi önermiştim ancak leydiler erkekleri beklemek istedi" diye açıkladı.

"İsteyen bekleyebilir," derken seyisin getirdiği atı inceliyordum. Beyaz at, gözlerimde bir anlık şaşkınlık yarattı. O kadar güzeldi ki...Daha önce, Leydi Estelle'yi ilk gördüğümde üzerine bindiği o beyaz atı hatırlatıyordu bana. Gözlerim atın kıvrak hatları boyunca dolaşırken, aynı at olduğuna emin oldum. O gün, Leydi Estelle ilk kez gözlerime iliştiğinde, üzerinde binip bahçenin taşlı yollarında özgürce süzülüyordu. Beyaz atı, zarafeti ve güzelliğiyle adeta bir peri gibi görünüyordu.

"At sizin değil mi leydim?" diye sordum, yelesini okşadığım güzel ata bakarken.

"Evet, benim atım majesteleri. Çok asildir. Siz benim atıma binin lütfen," diye cevapladı Estelle, yanındaki annesi Leydi Nell ile göz göze gelirken.

"Bana başka at getirsinler lütfen leydim. Düzeninizi bozmak istemem. Belli ki bu ata siz alışıksınız, benim için farketmez," dedim, atı sevmeye devam ederek gülümsedim. Sözlerimi duyan seyisin hareketlendiğini görürken, Estelle itiraz edecek gibi ağzını açarken, ben annesine gülümseyerek baktım.

Leydi Nell, gülümseyerek başını salladı. "Elbette, isterseniz size uygun bir at getirelim," dedi nazikçe.

Estelle ise bir an tereddüt etti, sonra gülümseyerek, "Siz rahat hissedene kadar başka bir atla ilerleyebiliriz, Kraliçem," dedi.

"Teşekkür ederim, Estelle," dedim içtenlikle. "Bir başka atla ilerlemek daha uygun olacaktır." Estelle'in anlayışı ve nazikliği, içimdeki takdir duygularını daha da pekiştirdi. Leydi Nell'in buyruğuyla seyis hemen yanımıza bir başka at getirdi. Bu kez, daha sakin bir yapıya sahip, kahverengi renkli bir atla karşılaştım. Atın gözleri, güven ve huzur doluydu.

TUĞRA [İNVERNESS 1]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin