21

88 12 52
                                    

Atsumu'yla kaldığı birkaç saatin yarısında uyumuştu Suna. Kalanındaysa çocukla oturup film izlemişlerdi başka bir şey düşünemedikleri için. Aslında Atsumu Suna'yı biraz dışarı çıkarmak istemişti hava alıp açılması için ama çocuk reddetmişti. İçmeyi de bırakmamıştı.

Kapı çaldığında Atsumu "Ben açarım." diye mırıldanıp kalktı ve kardeşini içeri aldı. Suna'nın o yokkenki durumunu fısıldayarak söylerken içeriden "Kim geldi?" diye bir bağırış gelmesiyle Osamu "Benim." diye yanıtlarken içeri adımlamıştı.

Suna çocuğu görünce gözlerinin parlamasına engel olamadı, bunu Osamu da Atsumu da fark etmişti.

"Hoş geldin." diye mırıldandı sesini sabit tutmaya çalışmadan. "Hoş buldum. Nasılsın?"

Suna kollarını açarak elleriyle kendini işaret etti. Saçları dağılmış, gözaltları her zamankinden saha mordu. Gözleri de kanlanmıştı, büyük ihtimalle düzgün görmüyordu pek. "Nasıl görünüyorum?"

Osamu gülmüş gibi yaparak yanına yaklaştığında Suna'mın onu bir anda tişörtünden çekerek dudaklarını birleştirmesiyle çocuğun gözleri şaşkınlıkla kocaman açılmıştı. Atsumu'nun varlığını unutmuştu Suna, o da direkt mutfağa doğru geçmişti zaten.

Birkaç saniyeliğine ayrıldıklarında Suna ayağa kalkarak çocuğu koltuğa itti ve bir anda kucağına çıktı. "Suna ne yapıyorsun?"

"Sevişelim."

"Hayır sevişmeyeceğiz. İn kucağımdan."

Suna bunu umursamayıp dudaklarını tekrar birleştirdiğinde Osamu kaşlarını çattı bu sefer. "Suna Atsumu burada, dur lütfen."

"Ne?" diye mırıldandı çocuk. "Atsumu..ha o buradaydı." dese de niyeti değişmemişti. "Odaya gidelim."

"Suna çok sarhoşsun, otur şuraya." derken çocuğu koltukaltlarından kaldırarak yanına oturttu. "Seninle bir şey konuşmam gerek. Tam da şu an yaptığınla ilgili."

Suna kafası karışmış şekilde baktı ona. "Ne yaptım?"

Çocuk sesli bir nefes verdi. "Biraz ayıl, öyle konuşalım."

"Ayılmayacağım ki." derken başını yaslamış, gülüyordu. Bu davranışı anlaşılırdı, ama doğru değildi.

"Üzgünüm ama bugün başka içmek yok."

"Sen karar vermiyorsun buna." Bu sefer de olduğu yerde kayıp Osamu'nun bacağına koymuştu başını kıvrılarak.

"Biraz uyu. Burdayım ben."

"Saçlarımı sever misin?" diye mırıldanışıyla sertçe yutkundu çocuk. Hemen ardından parmaklarını yumuşak tellerden yavaşça geçirmişti. "Severim tabii."

Yarım saat uyuyup yine kabus görerek uyandığında Osamu onu kucağına çekerek bir bebek gibi tutmuş, Suna da yüzünü boynuna gömerek kokusuyla sakinleşmeye çalışmıştı. Atsumu onları izlerken yaptığı kahveden bir yudum daha aldı. Osamu'nun Suna'ya diyeceklerini konuşmuşlardı, çocuğa biraz şok olacaktı büyük ihtimalle ama bilmesi gerekiyordu.

"Bıktım kabuslardan." diye mırıldanarak başını kaldırdı Suna. Terlemişti ama Osamu'nun kucağından inmek istemiyordu.

"Başım da iğrenç." derken şakaklarını ovdu birkaç saniye. "İlaç alayım."

"Saçmalama! O kadar alkolden sonra ilaç falan alamazsın."

"Ölmem ya." derkenki umursamazlığı Osamu'yu üzerken olduğu yere yerleşti kucağındaki çocuğu hareket ettirmemeye çalışarak. "İlaç almak istiyorsan içmeden bekleyeceksin."

healer || SunaOsaWhere stories live. Discover now