elli bir

206 24 3
                                    

"Diziden neden ayrıldığını söylemeyecek misin?" sorusuyla eş zamanlı olarak arabayı garaja park ettim. Akabinde anahtarı kontaktan çıkarırken "Haberler ne çabuk yayılıyor." diye mırıldandım. Neredeyse bir haftadır telefonumu, bilgisayarımı ve tabletimi kullanmıyordum. Kimse beni arayıp rahatsız etmesin mesaj atıp huzursuz olmama neden olmasın diye aldığım yegâne bir karardı.

İçime derin bir nefes alıp verdiğim esnada "Yokluğumda ne oldu, ne konuşuldu, dünya ters mi döndü, hiç merak etmiyorum." dedim. Telefonun ucundaki arkadaşımdan, Onur'dan, birkaç hışırtı gelirken kapıya yöneldim. Arabadan çıkıp kapıları kilitlediğim vakitlerde Onur "Diziden ayrılman, yokluğundan önceydi." dedi.

"Yine de konuşmak istemiyorum." dediğimde ise daha fazla zorlamaktan kaçınarak "Peki." deyip sustu. Biricik kocamla yaşadığım devasa evimizin garajından çıktım. Onur'la sessizliğimiz korusak da aramayı sonlandırmayı teklif eden henüz yoktu. Evin kapısına ilerlediğim sırada kapının açılıp kapanması, içeriden çıkan bir kadının -ki bu Zeynep'ten başkası değildi-, üstünü başını düzelte düzelte bahçe kapısına doğru yürümesiyle boğazıma bir yumru oturdu.

Onur "Lâl, bak." dedi, anlayışlı bir edayla, "Anladığım kadarıyla kötü bir dönemden geçiyorsun ve bu süreçte yalnız kalmak istiyorsun. Buna saygı duyuyorum ama bu kadar uzamasını sağlıklı bulmuyorum. İstersen bir doktora gidelim."

Zeynep bahçe kapısından çıktı, kapıyı kapamak adına bu tarafa dönünce ise beni gördü. Ona tam şu an "Yazık, metres olmuş." bakışlarımı atmak istesem de elimden gelmedi. Öylece bakmakla yetindim. Zaten o da bakışmayı uzun tutmaktan kaçınarak kısa sürede kapıyı kapadı ve gitti. Gerisinde bıraktığı evime göz attığım esnada "Neden böyle oldu ki?" diye konuştum.

"Çok yoğun çalıştın, ondan olmuştur." fikir yürüten arkadaşıma karşın "Onur, konuşmaya sonra devam edelim mi?" diye sordum. "Şu an kendimi iyi hissetmiyorum. Akşam konuşmamız daha doğru olur."

"Sen nasıl istersen." deyince "Teşekkür ederim." deyip telefonu kulağımdan uzaklaştırmak suretiyle aramayı sonlandırdım. Ardından bir müddet daha evi seyrettikten sonra ilerlemeye başladım. Devran'ın böyle bir şeyi bana yapacağını düşünmek istemiyordum. Kapıya vardığım gibi evin anahtarını çıkarıp kilidi döndürdüm. Ardından açılan kapıdan içeri girdim. Kapıyı kapatacağım sırada az ilerideki salonun zemininde gözüme çarpan tişörtle yavaşladım.

Devran'ın tişörtüydü.

Sindirmek için büyük bir çaba harcarken kapıyı usulca üstüne örttüm. Salona doğru yol aldığım an, gözüme her bir adımımda daha fazlasının çarpmasıyla "Erkek değil mi?" dedim. "Önce kendilerine bağlıyorlar, sonra aldatıyorlar. Hepsi aynı."

Sehpanın üzerindeki boş şarap şişeleri, bir-iki yudumluk dolu olan kadehlerin etrafındaydı. Sehpanın bitişiğinde kalan üçlü koltukta oturmuş olmalılardı. Burnumun ucu sızlarken koltuğun arkasında kalan vitrindeki birçok nesnenin yerde olduğunu gördüm. "Gece sert geçmişe benziyor." derken elimin tersiyle yanağımdaki ıslaklığı sildim. Daha fazla bu görüntüye şahit olmak istemediğimden dolayı merdivenlere yöneldim. Devran'ın tişörtünü geçtiğim yerde basamaklar başladı. Onları bir bir çıktığım esnada bir basamakta inci tanesi gördüm. 

Eğilip göz attığımda kolyeden başka bir şey olmadığını fark ettim. Zeynep'in olmalıydı. Demek ki merdivenlerden çıkarken de sevişmeyi sürdürmüşlerdi. İnce zincirli inciyi izlemeye son verip basamakları çıkmayı sürdürdüm. İkinci kata geldiğim gibi, Devran'ın odasına dönmemle ayağıma bir kumaş parçası çarptı. Büstiyerdi.

"Odaya kadar dayanamadınız mı?" diye homurdandığım sırada büstiyeri de es geçtim. Devran'ın odasına gittim, kapısını açtım. Göreceğim muhtemelen son kaçınılmaz olurken iç çektim. Eşim diye yanımda gezdirdiğim, soyadını kullanmaktan hiç gocunmadığım adam, yatakta çırılçıplak yatıyordu. "Gece ne kadar kötü performans sergilemişse artık, kadın sabah sabah koşarak kaçtı."

Öyle ki büstiyeri, kolyesi ve şu an görüyordum iç çamaşırı bile hâlâ buradaydı. Yatağın altına yolladıkları iç çamaşırının birazını görünce midem çalkalandı. Hiç "Lâl eve geri döner mi?" kaygısı taşımamışlardı. Bu canımı sıkıyordu.

Yatağa kadar giderken öncesinde defalarca seviştiğimiz alana bakmadan edemedim. Gerçi yatağın sağ tarafında başlayan birlikteliğimiz birçok yerde devam ederdi. Yatağın başında durup Devran'ın çıplak sırtındaki tırnak izlerinde göz gezdirdim. Oldukça yaratıcı çizgiler mevcuttu. Derinlikleri bile yer yer değişiyordu. "Vay canına, buna normalde izin vermiyordu." diye konuşurken komodinin üstündeki su bardağına uzandım. Kavradığım gibi hızla suyu üstüne fırlattım.

"Hassiktir, ne oluyor?" derken doğrularak bana döndü.

"Eşin geldi." dedim, sakin bir tavırla, "Selam vermek istersin diye düşündüm."

"Lâl," bir bana bir yatağa bakıp duraksadı. Dün geceyi hatırlama aşamasında olacak ki kaşları bir müddet çatıldı, sonra gevşedi. "Her şey göründüğü gibi." dedi, bulunduğu pozisyon normalmişçesine, "Hatta belki de fazlası." altındaki çarşafı kaldırıp yataktan çıktığı sırada olduğum yerde kalıp onu izledim. "Senin yaptığını yapıyorum." diyordu.

"Ben ne yapmışım?"

"Edward'la bir haftadır aynı evdesin. Muhtemelen yapmadığınız şey kalmamıştır." dediğinde ilk başta neden bahsettiğini anlamadım. Fakat, gerek bakışlarından gerek sözlerinden zaman geçtikçe olayı bir çerçeveye oturtturabildim. O, pantolonuna uzandığı esnada "Babaanneydim." diye konuştum. 

"Nasıl?" deyip pantolonunu bırakıp bana döndü.

"Onu giyin." dedim, pantolonunu işaret ederken, "Seni çıplak görmeye katlanamıyorum." 

Sözlerimi dinleyip eğildi ve pantolonunu alıp giyindi. Ardından doğrulurken "Sen babaannendeysen yandaki evdeki kadın kimdi?" diye sordu. "Bunu bana mı soruyorsun?" dememle bana yaklaşmaya kalktı ama elimi kaldırıp durmasını işaret ettim. "Bugünü mahkemede aleyhine kullanmayacağım. Senden tek bir ricam var. O da, bundan sonra aldatmak için bahane arama, olur mu? Biriyle birlikte olmak istiyorsan direkt ol. Bu umurumda değil. Hatta başından beri böyle anlaşsaydık ikimiz içinde en iyi karar olurdu."

Edward'ın evinin yönünü gösterirken "Oradasın sandım." dedi.

"Ne âlâ," dedim, önce yatağa sonra ona bakarak, "Eve gelmediğim her gece başka bir erkeğin koynunda olduğumu düşünüp aldat beni. İntikam hırsıyla sert bir sevişme olur. Hem tanıdığın bildiğin bir kadın, seni herkese anlatmaz da. Ama işte ben bundan hoşlanmıyorum. O yüzden dediğim gibi bundan sonra dürüstçe başkasıyla birlikte olursan sevinirim. Sizin hazzınıza arttıracak bir etken olmak istemiyorum."

"Lâl," deyip bana yaklaştığından yine durmasını işaret ettim ama bu defa durmadı. Geçti karşıma, "Sarhoştum ve sana öfkeliydim." diye konuştu. İntikam hırsıyla sertçe seviştiklerine şu cümlesinden bile emin olurken iç çektim. Ben bu adam için bir de depresyona girmiştim.

"Devran," dedim, sükunetle, "Sen bizim evimizde bizim birlikte olduğumuz yatakta başka bir kadını becerdin. Bunun ne demek olduğu o 'iş adamı' kafan almıyor mu? Hiç çekinmeden benimle yatıp uyuduğun yatağa başka kadını sokabildin ama hâlâ geçmişsin karşıma 'sarhoştum' diyebiliyorsun. Ne oldu az önceki erkekliğine? Hani her şey göründüğü gibi, hatta daha fazlasıydı?" 

"Sen de beni aldatmıştın." diye başka bir savunmaya geçtiğinde "Sakın," diye bastıra bastıra konuştum. "Benim Edward'la birlikte olmamla senin Zeynep'i bu yatakta sikmen aynı şey. Sakın kıyaslama. Bir kere biz o dönem birlikte bile değildik. Gerçi," deyip odada göz gezdirdim. "Ben kime neyi anlatıyorsam? Siktir et, bitti."

Odadan çıkmak adına arkamı dönecekken kolumu tuttu. Görüş açım da iki kişilik dağınık yatak olunca ister istemez yutkundum. Boğazımdaki yumru sızlayıp kendini belli ediyordu. Bu yatakta yaşadığımız anları, başka bir kadının hatıraları silip süpürmüştü. "Halledebiliriz." diyen Devran'la başımı belli belirsiz sağa sola salladım. "Halledemeyiz." dedim. "Bu yatağı atsan da bu evi yaksan da halledemeyiz."

Kolumu elinden kurtarıp kapıya gittim. Kulpu indirdiğim sırada aklıma gelen şeyle durup ona baktım ve "Sevgilin birkaç hatırasını almadan evden çıkmış. Büstiyer çok önemli değildir ama inci kolyesini iade et." dedim. 

Niye dedim hiçbir fikrim yoktu.

Parade of Stars | Texting ✓Where stories live. Discover now