54.Bölüm "Dibe Vurun"

28.2K 1.3K 233
                                    

Güzel güzel okumalar.
Hayırlı geceler herkese.

İKRA'DAN
Eve döndüğümde oldukça yorgundum. Prova, topuklu ayakkabıların üzerinde oldukça zor geçmişti. Ama en azından aklım dağılmış, bir şeylerle uğraşmıştım. Aklım doktorun sorusunda takılı kalmıştı.  Kaan inşallah yakın bir zamanda çıkacaktı. O zaman biz ne olacaktık? Evliliğimiz devam edecek miydi? Ya da etmeli miydi? Bilmiyordum. Neden boşanalım diye kendime sorduğumda bir cevap veremiyordum. Ama neden evli kalalım sorusuna birbirimize olan sevgimizle, aşkımızla cevap verebiliyordum.

Aysel teyze, bir süreliğine hasta yiğeninin yanında kalacağından evde yalnızdım. Mutfağa geçip dolabı açtım ve ağzına kadar dolu olmasına rağmen bir şey yiyecek halde olmadığımı anladım. Dolabı kapatıp çay demlemeye başladım.

Çayımı demlemiş, televizyonun önüne kurulmuş ve akşam haberlerini açmıştım ki kapı çaldı. Kimseyle görüşmek isteyecek bir halde olmasam da kalkıp kapının deliğinden baktım. Korumalardan biriydi ve sanırım bir sorun vardı. Fortmantodaki yazmamla güzelce başımı örttükten sonra kapıyı açtım.

"İyi akşamlar İkra Hanım," diyerek başını eğerek konuşan korumaya "İyi akşamlar," dedim.

"Bir misafiriniz geldi fakat listede adını bulamadığımız için size sormak istedik."

Kaan, korumalara eve girişlerine izin verilecek kişilerin adlarını vermişti ve şimdiye kadar liste dışında biri hiç gelmemişti.

"Kimmiş?" diye merakla sordum.

"Basat Süalp olduğunu söyledi, alalım mı?"

Basat? Buket'in abisi, Patron'un oğlu Basat? Ne işi vardı burada? Bu saatte evime mi gelinirdi! Ve ben şu an kimseyle görüşmek istemiyordum. Hele Basat'la.

"Almayın, yarın şirkete gelmesini söyleyin."

Koruma başını sallayıp arkasını döndüğünde ben de kapıyı kapattım. Akşam saatinde tanımadığım birini eve alacak değildim, hem de bu kişi Basat'sa.

Tekrar koltuğa oturmuş, televizyonun sesini açmıştım ki kapı tekrar çaldı. Gözlerimi devirerek yerimden kalkıp tekrar kapıyı açtım. Karşımda Buket, yanında Basat ve arkalarında korumalar vardı.

"Buket?" diye kaşlarımı çattığımda az önceki koruma "Efendim, Buket hanım gelip abim deyince," diyerek savunmaya başladı.

"Sorun değil, ama bir daha olmasın lütfen." derken Basat'a baktım. Babasının deposunda gördüğüm kadar soğuk ve ürkütücüydü. Yanında Buket olmasa kesinlikle korkardım. Aslında artık korkmaya bile mecalim kalmamıştı.

"Peki efendim," diyen koruma ve  arkasındaki korumalar da başını salladıktan sonra nöbet yerlerine geri döndüler. Şimdi üçümüz kalmıştık. Buket, ürkütücü abisi Basat ve ben.

Kapıyı açık bırakarak salona geri döndüm. Yerime oturduğumda Buket de Basat'la birlikte gelip oturdular.

"Yarın şirkette görüşebilirdik. Bu saatte evimi basmanıza gerek yoktu Basat Bey." dediğimde yüzünde bir mimik bile oynamamasına şaşırmamıştım. Buket'ten az çok alışmıştım ifadesiz bakışlara.

"Ziyaret edeceğimin haberini vermiştim İkra,"

Adımı bastıra bastıra söylemesine sinirlenmiştim.  Sanki kırk yıllık tanışıklığımız varmışçasına adımla hitap etmişti. Ve bu saatte evime gelebileceğini düşünmesi ukalalık değil de neydi?

"İkra Hanım diyecektiniz sanırım?" derken sesim mesafeliydi ve bu mesafeyi farketmesini istiyordum. Evime bu saatte gelemezdi. Ve bu yüzden Buket'i buna alet edemezdi.

İKRAWo Geschichten leben. Entdecke jetzt