2.6K 362 92
                                    

Luke yazmayı bırakıp kafasını Michael'a çevirdi.

"Pembe de ne demek oluyor Michael? Ne hakkında konuştuğun konusunda hiçbir fikrim yok, anlatır mısın?"

Michael iç çekti. "Anlatırsam büyük bir ihtimalle deli olduğumu düşüneceksin. Hiçkimsem yok ve seni de kaybetmek istemiyorum."

"Seni bırakmayacağıma yemin ediyorum. Şimdi lütfen şu sikik pembenin ne olduğunu açıkla."

Michael fark ettirmeden onun eline tekrar dokunduğunda altın rengi bir merak duygusunun o parlak rengini görmüştü.

"Üzüntü." diye mırıldandı Michael. "Pembe, üzüntü demek. Yeşil, yalnızlık. Siyah, heyecan. Sarı, neşe... Şu an saçmaladığımı düşünebilirsin ama ne zaman birine dokunsam bu siktiğimin renkleri aniden zihnimde beliriyor." Michael'ın sesi titredi. "Bazen gerçekten de lanetlendiğime inanıyorum."

Luke sadece ona şaşkınlıkla bakıyor ve ne demesi gerektiğini bilemiyordu.

"Sinestezik misin?" diye sordu yavaşça.

Michael başını sallayarak onayladı.

"O zaman tüm bunlar anlamlı gelebilir." dedi Luke bakışlarını onun gözlerine kilitleyerek.

"Sayı ve harfleri renkli görmeyi anlayabilirim ama ben nasıl bu duygu sinyallerini alabiliyorum? Sikik bir radyo falan değilim."

"Aslında, öylesin. Radyo dalgaları sadece bir çeşit..."

"Elektromanyetik radyasyondur." Michael, Luke'un cümlesini tamamladı.

"Doğru. Gözümüzün göremeyeceği kadar uzun dalga boyuna sahip bir enerji. Senin sinestezin başkalarının zihnindeki bilgiyi alışık olduğun somut bir şekle çeviriyor. Yani renklere. Çoğu insan, başkalarının hisleri hakkında sadece fikir sahibi olabilir. Ama sen çok daha farklısın."

Luke yutkunduktan sonra Michael'ın gözlerinin içine bakarak devam etti.

"Ve çok daha özel."

~
Heey! Jet Black Heart klibini izlediniz mi?

tANRIM ÇOK MÜKEMMELLER.

synesthesia //mukeNơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ