二十九

1.7K 214 82
                                    

Michael, Luke'un kollarında uyandı.

Luke yüzünü onun boynuna gömmüştü. Derin nefes alışları Michael'ın boynunu okşuyordu. Gülümsedi ve ona doğru dönmeye çalıştı.

Luke homurdanıp kollarını gevşettiğinde Michael yüzü ona bakacak şekilde döndü ve boynuna küçük öpücükler kondurarak yukarı çıkmaya başladı.

Çenesine son bir öpücük kondurduğunda Luke uyandı. Mavi saçlı çocuğun ona sevinçle, "Günaydın!" demesinden sonra gülümseyerek gözlerini ovuşturdu.

"Günaydın prenses." dedi Michael'ın kızarmasını sağlayarak. Michael bakışlarını hala ondan kaçırmaya çalışıp başını Luke'un göğsüne gömdüğünde baş ucunda duran telefon çalmaya başladı.

Michael sıkıntıyla iç çekti ve telefonu eline alıp arayan kişiye baktı. Ashton'dı. Ashton'ın ondan nefret ettiğini düşünüyordu ve neden aradığı konusunda hiçbir fikri yoktu. Küfür edip kapatacak mıydı? Yoksa son bir kez ondan iğrendiğini falan mı söyleyecekti?

Titreyen elleriyle telefonu açtı ve Luke'un meraklı bakışları arasında kulağına götürdü. "M-merhaba?" diye sordu kekelemesine lanaet ederek. Dudağını ısırdı ve karşıdan bir cevap beklemeye başladı.

"Hey, Michael!" dedi Ashton sevinçli bir sesle. "Um, biliyorsun aramızda pek de hoş olmayan şeyler geçti ve ben, um, bilirsin, bunları düzeltmek istiyorum. İki üç saat sonra Calum'ın çalıştığı pizzacıya gelir misin? Ve sevgilini de getir lütfen."

"Uh- pekala." diye duraksadı Michael. "Harika! O zaman akşam görüşürüz." dedi ve telefonu kapadı Ashton. Michael boş boş elindeki telefona bakıp olanları anlamaya çalışırken Luke'un hala boğuk olan sesi onun düşüncelerini bozdu.

"Arayan kimdi?"

"Ashton." dedi Michael. İç çekerek elini saçlarından geçirdi ve telefonu tekrar başucundaki masaya koydu. "Buluşmak istiyormuş. Eski olayları düzeltmek istediğini söyledi. Ve, uh, senin de gelmeni istiyor."

Luke yatakta doğruldu ve Michael'a yanaştı. Başını onun boynuna gömdüğünde zihnine tekrardan o parlak mavinin dolduğunu gördü. Luke hafifçe mırıldandı. "Sanırım onlardan özür dilemem gerekecek, değil mi?"

Michael gözlerini ona çevirdi. "Gerçekten gidiyor muyuz?" dedi başını onun başının üstüne yaslarken. "Bize bir tür tuzak falan kurmuş olabilirler. Yani Calum'a yaptıklarından sonra-"

"Hey," diye sözünü kesti Luke. "Ashton senin arkadaşın. Eminim kötü bir şey yoktur. Hem bu barışmanız için de güzel bir yol olur." Michael'ın yanağını hızla öptükten sonra ayağa kalktı. "Hadi şimdi hazırlanmalıyız. Sadece birkaç saatimiz var."

---

"Pekala." diye iç çekti Michael. "Sanırım hazırım." Luke onu belinden tutup çekti ve kısa bir süre öptükten sonra gülümsedi. "O zaman içeri girelim artık kedicik."

Michael kapıyı açtığında kapının üzerindeki zil titreşti ve küçük bir çınlamayla Ashton'ın onlara dönmesini sağladı.

"Selam!" dedi Ashton ayağa kalkarak. Yanındaki Calum da gülümsedi ve onu taklit etti. "Gelmenize çok sevindim." dedi elini uzatarak. Michael ikisinin de elini tuttu ve onlarda hiç kahverengi bir nefret görmediğine şaşırdı. Özellikle de Calum'ın ondan sonsuza da nefret edeceğini sanıyordu.

Luke ve Michael onların karşınındaki sandalyelere oturdu.

Calum derin birnefes alarak konuşmaya başladı. "Bak, gerçekten çok özür dilerim. Bunları neden yaptığımı bilmiyorum. Sadece, sözlerimi tutamadım. Senden nefret etmem için bir sebep olmadığını da sonradan fark ettim. Lütfen ikiniz de affedin." Ellerini önünde birleştirmiş gergince onlardan gelecek olan yanıtı bekliyordu.

Michael şaşkın bakışlarını Luke'unkilerle buluşturdu.

"Um, sanırım benim de senden özür dilemem lazım." dedi Luke Calum'a bakarak. "O kadar sert davranmak istemizdim. Sadece, bilirsin, sinirlendim ve olanlar oldu." Michael gözlerini ikisi arasında gezdirdikten sonra konuştu. "Yani, artık iyiyiz, değil mi?"

İkisi de gülümseyerek onayladı.

Michael pizzasını yerken hayatının ne zaman bu kadar güzel olmaya başladığını düşünüyordu. Ve cevap kulaklığını yere düşürdüğü o gündü.

~
Uh, bir sonraki bölüm final. O yüzden bu doldurma bölüm gibi bir şey oldu affedin xx.

Ayrıca hepinizin sevgililer günü kutlu olsun yeeey

Umarım Muke şu anda fluff şeyler yaşıyordur ehehehe

synesthesia //mukeWhere stories live. Discover now