十三

2.3K 303 184
                                    

Ders zili çaldığında Michael sırasından hızla kalktı ve Luke'un yanına gitti.

"O da neydi öyle?" diye sordu. "Mavi renginin sadece zihnimde beliren aptal bir renk olduğunu biliyorsun. Neden aşkı maviyle açıklama gereği duydun?"

Luke omuzlarını silkti. "Bilmem. Bence gayet güzel konuştum." Çantasını omzuna asarken yüzündeki sırıtış büyümüştü.

"Of, herneyse Hemmings." diye iç çekti ve sınıftan çıkacağı sırada bileğini tutan elle birlikte acıyla inledi. Luke'un tutuşu onun dün gece açtığı taze yaralarını acıtmıştı.

Luke gözlerini ona dikti. "İyi misin? O kadar da sert tutmamıştım halbuki. Yoksa- Aman Tanrım, Michael gerçekten mi?!"

Luke, Michael ondan kaçmaya çalışsa da sağ kolundaki kazağının kolunu geri çekmeyi başarmıştı. Bileğindeki kırmızı izleri görünce yutkundu.

"Neden yaptın bunu Michael?" diye sordu güçsüz bir sesle.

Michael'ın yüzünde hüzünlü bir gülümseme oluştu ve bileğini onun elinden kurtarıp kazağının kolunu yine parmak uçlarına kadar çekerken mırıldandı. "Neden beni umursuyorsun ki?"

Koridorda kimse kalmamıştı. Neredeyse herkes son ders olduğu için okuldan hızla ayrılmıştı ama Michael ve Luke ise nedense konuştukları tek yer olan okuldan ayrılmak için acele etmiyorlardı.

Luke onun gözlerine baktı. Michael'ın dolmuş yeşil gözleri, Luke'un parlak mavi gözleriyle buluştu. "Çünkü seni seviyorum." diye fısıldadı Luke, en sonunda.

Michael'ın yüzündeki acıklı gülümseme büyürken derin bir nefes verdi. "Neden?"

Luke ona anlamamış bir ifadeyle bakınca Michael sözlerine devam etmek zorunda kalmıştı.

"Yani niye beni seviyorsun ki? İşe yaramaz bir eziğin tekiyim. Kendimden nefret ediyorum. Ben saçlarımdan, yüzümden, bedenimden, hislerimden ve şu tuhaf hastalığımdan iğrenirken senin bana dünyadaki tek mükemmel şeymişim gibi bakmandan nefret ediyorum. Senin sevgini haketmiyorum. Lütfen bana karşı mavi hissetmeyi kes, Luke. Bu ikimiz için de en iyi-"

Michael'ın sözleri, titreyen dudaklarının üstünde hissettiği dolgun dudaklarla kesildi. Zihninde beliren mavi bu sefer daha yoğun ve baş ağrıtıcıydı.

Calum'ın ona asla böyle bir mavi hissetmediğini ve hissetmeyeceğini düşününce tekrardan zihinsel olarak canı acımıştı.

Luke bu anın tadını çıkarmaya çalışsa da bir süre sonra geri çekilerek onun gözlerine bakmayı sürdürdü.

"Üzgünüm," dedi dudağındaki siyah metal halkayı dişleyerek. "Ne dediğini tam olarak dinlemedim. Çünkü konuşunca hareket eden tapılası dudakların dikkatimi dağıtıyordu."

~
Son paragrafı sevmedim.

Herneyse yakında sınav haftam başlıyor, şans dileyin lütfen

synesthesia //mukeМесто, где живут истории. Откройте их для себя