ATEŞE AŞIK KELEBEK • BÖLÜM 3 •

8.8K 485 52
                                    

Hayallerinize yakışan adamları sevin hayallerinizi yıkan adamları değil.

O hayallerin enkazının altında kaldığınızda anlarsınız ne kadar acı olduğunu.. Tıpkı benin Ateşten sonra anladığım gibi.

Arkamdan ayak seslerini duyduğum Ateşin bana yetişememesi için adımlarımı hızlandırdım ama pek işe yaramamıştı. Hızla kolumdan tuttu ve kendine doğru çekti beni.

''Evet gittim evet her şeyi mahvettim bunu söylediğimde mutlu olacaksan evet yaptım Elya!''

''Evet mutlu olacağım ama senin olmadığın bir hayatta ! Bir daha yoluma çıkma Ateş.''

''Senin yolun benim Elya.''

O kadar yorulmuştum ki cevap dahi vermeden gitmek için harekete geçtim fakat yine beni engelleyen Ateş olmuştu. Tam gidecekken belimden tutup kendine çekti beni sureti kendisiyle birlikte kokusunu da getiriyordu.

''Yaptığım hata seni kaybetmeme neden oldu bir daha seni bırakmam Elya.''

''Lütfen beni rahat bırak.''

''Elya sen bensiz yapamazsın.''

''Komiksin gerçekten. beni bırakıp defolup gittiğinden beri bu lanet şehirde tek başıma yaşamaya çalışıyorum!''

Artık çıldırmıştım söylediği her şey eski günleri hatırlatıyordu ve bu canımı acıtıyordu. Sesimi bile kontrol edemiyordum sokağın ortasında bağırıyordum en sonunda Ateş rahatsız olmuş olacak ki ağzımı elleriyle kapadı ve beni apartmanın içine aldı sırtım sert kapıya çarpınca kendime geldim.

''Bağırmayı kes yoksa tüm komşuları başımıza toplayacaksın!''

''Beni rahat bırak o zaman manyak!''

''Seni seviyorum!''

''Ama ben seni sevmiyorum!''

Söylediğim cümleden sonra bir an duraksadım aman tanrım bunu ben mi söylemiştim hemde deli gibi aşık olduğum adama yürek yemiştim galiba ama düşününce beni rahat bırakması için tek çarem buydu ona karşı koyamıyordum ama bir daha onunla asla birlikte olamazdım  Ateş'de bunu beklemiyor olacak ki şok içinde yüzüme bakıyordu.

''Bu.. bunu sen mi söylüyorsun!''

Kendimi toparlamaya çalıştım omuzlarımı dikleştirip gözlerinin içine baktım.

''Evet ben söyledim artık beni rahat bırak.''

Lafımı bitirdikten sonra kapıyı açıp dışarı çıktım omzumdan düşen çantamı düzeltirken  Ateşin sesi değdi kulaklarıma.

''Yalan söylüyorsun inanmıyorum sana.''

''İyi kolumda başka bir adam görünce anlarsın.''

Dedim ve daha fazla bir şey söylemeden yürümeye devam ettim. Kendimle gurur duyuyordum. Evet tamam biraz üzülmüş olabilirim ama biraz beni de düşünün başka çarem yoktu beni bir daha bırakıp gitmesine izin veremezdim. Evden uzaklaşıp barışla buluşmak için sözleştiğimiz kafe'ye doğru yola çıktım. Bir yarım saat sonra kafe'ye vardım köşede bir masada oturmuş beni bekleyen Barışın yanına doğru ilerledim.

''Selam!''

''Hoş geldin canım ne oldu apar topar çağırdın beni merak ettim.''

''Dur bir soluklanayım anlatırım.''

Masaya yerleştikten sonra bir kahve siparişi verdim.''

''Barış senden bir ricam olacak biliyorum ilk başta biraz saçma gelebilir ama en yakın arkadaşlarımdan birisin bunu senden başka kimseden isteyemem.''

''Ne oluyor?''

''Sevgilim olur musun?''

Barış söylediğimi duyduğu an içtiği çayı suratıma püskürtmekte geç kalmadı.

''Ne diyorsun sen Elya kafayı yedin iyice!''

Bir yandan üstümü temizlemeye çalışırken bir yandan da barışa açıklama yapmaya uğraşıyordum.

''Ya Ateş geldi.''

''Ne.. Ne zaman. Benim neden bundan simdi haberim oluyor.''

''Ya ben bile henüz alışamadım ki varlığına. Alışmak da istemiyorum ve bunun için sana ihtiyacım var."

Derin bir nefes alıp sözlerime devam ettim.

"Bak Ateş peşimi bırakmıyor ve ben bunca olan bitenden sonra ona bir daha güvenemem eğer sen benim sevgilim olursan belki beni rahat bırakır ha.''

''Emin misin Elya belki onu sonsuza kadar bile kaybedebilirsin.''

''Biz birbirimizi kaybedeli çok oldu Barış.''

Bunu söylemek çok acı vermiş olacak ki boğazımda oluşan yumruğu yutkunmakta hayli zorlandım.

''Var mısın yok musun?''

''Bu zor bir karar Elya hem senin için hemde benim için.''

''Tamam zorlama yok ben sadece bir ricada bulundum karar senin tabi ki."

''Peki tamam yapalım.''

''Ya sen bir tanesin be!''

Bir anda oturduğum yerden kalkıp Barışın boynuna sarıldım. İyi ki vardı iyi ki benim dostumdu. Bir an nasıl sıktıysam Barış boğulma tehlikesi geçirince ondan ayrıldım ve yerime oturdum.

''Tamam o zaman 2 gün sonra Didem'in doğum günü ona çok güzel bir doğum günü partisi hazırlamayı düşünüyorum oyunumuzu da orada oynamaya başlarız.''

''Peki bakalım öyle olsun. Ama yaşayacağın hiçbir acıdan ben sorumlu değilim ona göre.''

Bunu şakayla karışık söylemişti ama ben barışı tanırdım bir şey söylerse her zaman içinde bir gerçeklik payı da olurdu.

Haklıydı yaşadığım ve yaşatacağım her acıdan ben sorumluydum. Ve Ateş Yılmazın canını yakacaktım.

ATEŞE AŞIK KELEBEK •Where stories live. Discover now