ATEŞE AŞIK KELEBEK • BÖLÜM 28 •

3.2K 178 8
                                    

Hayatta hiç bir şeyin mucize ile gerçekleştiğine inanmayanlardandım ben her zaman doğrusu, çünkü mucizeler güzellikleri ve mutluluğu doğururdu, fakat benim hayatımda en mutlu olduğum an Ateşi tanıdığım andı. Ateşleri içinden çıkıp gelmişti, hem kendini hemde beni yakacağından habersiz..

"Bazı ayrılıklar yeni bir hayat getirir."

"Sensiz gelecek hiç bir hayatı istemiyorum ben Elya."

"Olmuyor Ateş yapamıyoruz, kendimizi sürekli bir uçurumun kenarında buluyoruz."

Karşımda koca cüsseli fakat küçücük kalpli nefes dahi alıp verirken zorlanan bir adam vardı, gözlerinden anlıyordum, yorulmuştu hemde çok, tıpkı benim gibi, tıpkı benim kadar..

Gözlerimi gözlerinden ayırdıktan sonra köşedeki tekli koltuğa oturdum, avucunun içiyle gözlerinden akıp yanağıma doğru süzülen yaşları sildim.

"Ben gidiyorum Ateş."

Sorgulayan gözlerle adımlarını bana doğru atarken Ateş, kalbim ağzımda atıyordu resmen.

"Nereye?"

Tek nefeste düz bir sesle sorduğu soru bana anlamını bilmediğim bir kelime gibiydi, nasıl anlatmalıydım bilmiyordum, aslına bakılırsa henüz kendime bile cevabını verememiştim bu sorunun.

"İngiltereye gidiyorum."

Aramızdaki mesafeyi kapatıp önümde belirli verdiğinde gözlerine bakacak cesareti kendimde bulamamıştım.

"Öyle birden bire İngiltereye gitmeye karar verdin öyle mi?"

Öfkeliydi sesine yansıyordu, bunun sebebi ise benim gidecek olmamdı, ama buna ikimizde alışmak zorundaydık. Bizim için en iyisi bu olacak.

"Evet gideceğim Ateş kararlıyım."

Yüzümü kaldırıp ona baktığımda gözlerini kapamış derin bir nefes almıştı, gözleri açılıp gözlerimle birleştiğinde korkuyla gözlerimi ondan ayırıp yüzümü yere eğdim.

"Peki git."

İki kelimelik cümlesi şaşkınlıktan ağzımın açık kalmasına sebep olmuştu, yüzümü kaldırıp şaşkınlıkla yüzüne baktığımda adeta alev saçan gözleri üzerimdeydi.

Aramızda ki tek adımlık mesafeyi de kapatıp bir kolunu koltuğun köşesine koydu ve üzerime doğru eğildi, fazla yakındık ve bu hiç iyi değildi.

"Ama sakın Ahmetle gitmeyi aklından bile geçirme!"

Şaşkınlığım iki kat artmıştı, nerden biliyordu Ahmeti takip mi ediyordu beni yoksa! Dilim tutulmuştu resmen hiçbir şey söyleyemiyordum. Ateş yavaşça doğrulduktan sonra hiçbir şey söylemeden evden çıktı bende öylece kalakalmıştım. Şimdi ne yapacaktım. Eğer Ahmeti biliyorsa asla onunla gitmeme izin vermezdi, bende tek başıma gidemezdim. Ama burada biraz daha kalırsamda kafayı yiyecektim.

Oturduğum koltuktan kalktıktan sonra evden çıktım önce kafeye uğramam gerekiyordu. Uzunca yürüğüm yolun ardından beynimdeki düşüncelerden bir süreliğine de olsa sıyrılıp kareye girdim.

Cenk bir masada oturmuş önündeki kitaplara yoğunlaşmıştı. Adımlarımı hızlandırıp karşısındaki sandalyeye oturdum. Başını kaldırdığında beni gördüğüne çok şaşırmıştı yüzündeki ifade bunu gayet belli ediyordu doğrusu.

"Merhaba."

Şaşkınlığını atmak adına gülümsedi, önündeki kitabı kapatıp köşeye bıraktıktan sonra

"Merhaba Elya hoşgeldin."

Dedi, gülümsemesine aynı şekilde karşılık verdikten sonra konuya bir yerden başlamam gerektiğini düşündüm.

ATEŞE AŞIK KELEBEK •Where stories live. Discover now